PKK ve toplumsal barış

PKK terörü kesintisiz bir şekilde Kayseri’den-Amasya’ya, Tunceli’den Hakkari’ye uzanan bir alanda devam ediyor. 4 Nisan-19 Haziran 2012 tarihleri arasında 2.5 ayda Türkiye 35 askerini şehit vermiştir. Bu sayılara yaralıları, PKK tarafından değişik illerimizde kaçırılanları, ele geçen bombaları eklerseniz gerçek tabloya biraz daha yaklaşırsınız. Bütün bunlar olurken basında ise barış konusunda “önemli bir aşamaya gelindiği” ve “olumlu bir iklimin oluştuğu” ileri sürülüyordu. Bu görüşlerini ise AKP-CHP görüşmesine, L. Zana’nın açıklamasına, Talabani PKK’yı ikna edecek söylemine, Bülent Arınç’ın Öcalan’a ev hapsi önerisine ve Kürtçe seçmeli ders tavizine dayandırıyorlardı. Sadece bu olumlu iklim inancı dahi Türkiye’nin PKK karşısında ne kadar yanlış bir yerde durduğunu gösteriyor.
PKK’nın bir Türkiye ve Orta Doğu stratejisi var. Oslo’da hazırlanan protokolde elde ettiklerini, İngiliz Dışişleri Bakanlığı’nın kasasına görüşmelerdeki hakem devlet olarak koydurmuş durumda. PKK biliyor ki, müzakereler tekrar başladığı zaman sıfırdan başlamayacak. Protokolde elde ettikleri üzerinden başlayacak. Öte yandan Arap Baharı’nın Suriye’ye ulaşması PKK için yeni ve büyük bir fırsat oldu. PKK, Suriye’de Kamışlı bölgesinde Suriye PKK’sı olan PYD aracılığı ile Esad rejimine destek vermek için çalışmalara başladı.
PKK, Esad’a destek vermekle birlikte sonunda Esad’ın devrileceğini, Suriye’de iç savaş çıkacağını ve örgütün iç savaştan istifade ederek Kamışlı’da denetimi ele geçireceği tahlilini yapıyor. Misafir olduğu K. Irak dışında Kuzey Suriye’de denetim kurmuş olan bir PKK, Türk Ordusu’nun saldırılarına açık olsa da buradan yapacağı güç projeksiyonu ile ikinci müzakere sürecinde masaya daha güçlü oturacağını düşünüyor. Öte yandan İran-Iğdır hattı üzerinden İran destekli PKK teröristleri de Ağrı-Iğdır hattında etkinlik kurmaya çalışıyorlar.
Bu süreç devam ederken PKK bir yandan terörü Türkiye içinde kontrollü olarak tırmandırıyor. Son on haftanın gösterdiği gibi Amasya’dan-Hakkari’ye uzanan bir alanda terör fırsat eylemleri ile devam ediyor. Kentlerde büyük bombalı kitle katliamları için zemin ve fırsat aranıyor. Bu arada AKP Hükümetinin PKK tarafından kazanımlar diye gördüğü tavizleri de müstehzi bir şekilde kayda geçiriliyor. PKK ne yaptığını biliyor.
Türkiye ise seçim sonrasında PKK’nın Oslo sürecini yıkması sonrasında bir şaşkınlık yaşadı. Sonra olabilecek en yanlış politika hükümet tarafından benimsendi. Başbakan bu politikayı, “Siyasi kol ile müzakere, PKK ile mücadele” diye adlandırdı. Bunun Türkçesi ’PKK terör eylemlerine devam etse de biz, BDP ile görüşebiliriz’dir. Bu tutumu PKK, “ben teröre devam etsem de nasıl olsa masadayım, üstelik terörü baskı aracı olarak kullanmamın önü açılmıştır” şeklinde algıladı. Nitekim Hakkari’deki saldırıdan birkaç gün önce Arınç’ın, “Öcalan’ı ev hapsine çıkarabiliriz” sözleri, (siz bunu örtülü serbest bırakma diye okuyun) PKK’ya ne kadar doğru bir strateji benimsediğini göstermiştir.
Hükümet, Hakkari saldırısından sonra da gerçeği algılamamış görünüyor. Erdoğan, “PKK’nın çok yaklaşılan toplumsal barış sürecini etkilemesi kesinlikle engellenecek” açıklamasını yapmıştır. Türkiye’de bir toplumsal çatışma yoktur ki toplumsal barış sağlansın. Türkiye’de Kürtler ile Türkler arasında toplumsal boyutlu bir çatışma yok ki, toplumsal barışı PKK etkileyebilsin. Türkiye’de süren çatışma bir toplumsal çatışma değil, devlet ile PKK terör örgütü arasında bir çatışmadır.
İşte analiz seviyesinde yapılan bu yanlış, Türkiye’nin PKK terörü ile doğru mücadele etmesinin önündeki engeldir. Barışın karşısındaki engel toplum değil, PKK’dır. Hükümet PKK’yı nasıl aşacağını ortaya koymalıdır. Yarın bu konu üzerinde duracağım.
Not: Türk milliyetçisi değerli kardeşimiz, mücadeleci gazeteci Müyesser Yıldız Uğur, Silivri’den tahliye edildi. Nedim Şener, Silivri’den çıktığı zaman, “buradan kahraman çıkmaz” demişti. Ancak Müyesser Yıldız Uğur, kahraman olduğunu bütün Türkiye’ye ispatlayarak çıktı. Hapishanenin yemeklerini bile yemedi. Çıktığı gece Polisevinde eşi ile birlikte kalmış. Herhalde dünyadaki ilk terör örgütü zanlısıdır bir dört yıldızlı emniyet müdürü eşi olup, hapishaneden çıkınca ilk gecesini Polisevinde geçiren.

Yazarın Diğer Yazıları