PKK uyuşturucuya yeni yol buldu!..
Türk Silahlı Kuvvetlerinin 23 Temmuz gecesinden itibaren bölücü hainlere karşı düzenlediği sınır ötesi operasyonların en başarılı noktalardan biri şuydu;
PKK'nın para yolları yani ekonomisi önemli ölçüde felç edildi. Bugüne kadar yapılması gerekeni çok başarılı bir şekilde yerine getirdi Mehmetçik. Kanlı yapının başta uyuşturucu ve kaçakçılık yollarını nerdeyse tamamen bitirdi.Yalnızca şer yuvaları değil para kasaları da patlatıldı. Zaten, ta Avrupa'dan gelen hırıltılarda bunun doğal (!) yankısıydı. Bence, bu nokta, öldürülen terörist sayısı,ele geçirilen mühimmattan daha da önemli.
Gelgelelim!.. Buzdolabından her an çıkarılması beklenen ve eski/yeni isimlerlerle yeniden cilalanmaya başlayan "süreç" yüzünden kahpe terör örgütünün yerel işbirlikçilerinin boş durmadığı ortaya çıktı.
Bölgedeki güvenilir askeri kaynaklardan ulaştığım bilgilere göre; Van ili Gürpınar ilçe belediyesi tarafından bölgede faaliyet gösteren PKK/KCK terör örgütü mensuplarının isteği üzerine, Gürpınar belediyesine ait iş makineleri ile Van ile Şırnak sınırında bulunan ve PKK'lı teröristlerin yoğun olarak faaliyet gösterdikleri Faraşin yaylasına yol yaptırıldığı ortaya çıktı. Olayın ayrıntıları ise daha dikkat çekici; zira yolun yaptırılış amacı yolun teröristlerin isteği üzerine yapılmasından bile daha vahim. Şırnak bölgesinde faaliyet gösteren örgüt mensuplarının yönlendirmesiyle Hakkâri-Şırnak hattından gelen kaçakçıların bu yola kaydırıldığı tespit edildi. Güvenlik kuvvetlerinin elde ettiği istihbari bilgilere göre, özellikle Hakkâri ilinden batı illerine sevki yapılan uyuşturucu madde, örgüt mensuplarının kontrolünde ortalama 3-4 araçlık konvoylarla gece, belediye tarafından yaptırılan bu yol kullanılarak Faraşin yaylası üzerinden sevk ediliyor.
Her gün gelen yeni şehit haberleri ile kavrulurken, kulağıma gelen bu ve benzeri bilgiler çok can sıkıcı!..
***
Belki de hatırlarsınız... Bir zamanlar çok tartışılmıştı Rus yapımı Mİ-17 helikopterleri.
Jandarma Genel Komutanlığı envanterinde bulunan Mİ-17 genel maksat helikopterleri (yanılmıyorsam) Rusya'dan 1994 yılında alındı. Bu helikopterler uçuş kabiliyeti olarak çok hantal bir yapıya sahiptir. Manevra kabiliyeti kısıtlı olması nedeniyle iniş yerlerinin geniş ve düz olması gerekiyor. Terör bölgesinin coğrafi yapısı bu helikopterin çalışma sahasının dar olmasına sebep olmaktadır. Özellikle acil durumlarda iniş yerlerinin çok kısıtlı olduğu da bilinmektedir. Geçmişte bu helikopterler, yangın söndürmede Orman Bakanlığı ile yapılan anlaşma ile etkili bir şekilde kullanıldığını da hatırlıyorum. Günümüzde ise bu helikopterlerin terörle mücadele kapsamında personel ve malzeme nakli amacı ile kullanıldığı bilgisi geldi... Askeri uzmanlara sordum; bu tip helikopterlerde yakın menzilli silahlara karşı zırh ve kendini savunacak silah sistemi bulunmadığını öğrendim. Ayrıca uzun menzilli füze ve docka türü silahlara karşı kendini savunma ve füze ikaz sistemleri de yokmuş.
Tırmanan terör olaylarından dolayı askeri nakil işlemlerinde karayolları neredeyse kullanılamaz hale geldi. Bu sebeple, Genelkurmay Başkanlığı ve Kara Kuvvetleri Komutanlığı, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde özellikle Hakkari, Otluca, Çukurca,Şemdinli ve Yüksekova'da zırhsız, kendini savunma ve füze ikaz sistemi olmayan helikopterlerin uçurulmaması ile ilgili emirler yayınlamıştı.
Buna rağmen sorumluluk sahası içerisinde helikopter görevlendirme yetkisi olan komutanların;mevcut emirleri, istihbari bilgileri hiçe sayarak Van, Güzeldere, Başkale, Çamlık istikametini güvenli bölge gibi görüp Mİ-17 tipi helikopterleri uçurmaya devam ettikleri belirtiliyor. Üstelik son istihbarat raporlarına göre, PKK terör örgütünün mensuplarına helikopterlere ateş açılması emrini verdikleri, helikopter düşürdüğünde bunun terör örgütü mensuplarına büyük moral ve motivasyon olacağı bilgisi olduğu halde.
Bölgede Mİ-17 helikopterlerinin halen kullanılması kafalarda soru işaretlerine sebep oluyor. Aklımıza "uçan tabut" olarak adlandırılan F4'lerin nice şehitler verdikten sonra envanterden çıkarılması geliyor. Ülkemizde bir çok olayda olduğu gibi hadiseler meydana geldikten sonra ağıtlar yakılması mı bekleniyor?.. Olumsuz sonuçlar doğuracak durumlar biliniyor olmasına rağmen şehit verildikten sonra mı tedbir alınmaya çalışılacak?.. Acaba bu zafiyetler için önceden tedbir alınması gerekmez mi?.. Devletimiz ve Türk Silahlı Kuvvetleri bu kadar aciz midir ki, personeli için terör şartlarına uygun yeterli ulaşım araçları kullanamıyor,bulamıyor?.. Güvenlik güçlerimizin canı zırhlı araçlara, Mercedeslere binenlerden daha az mı değerlidir?...