PKK Üniversiteleri hedef aldı...
Antalya’daki olayları televizyondan seyrettiniz. Türkiye’nin miladı sayılan 12 Eylül 1980 darbesinin öncesi ve sonrasını sıcağı sıcağına yaşayan biri olarak “kör gözün içine parmak sokmak” dedim. Allah eksikliğini göstermesin Türkiye’nin her köşesinde ülküdaşlık hukukumuz yüzünden dostlarımız var. Antalya’da ise hepsinden fazladır. İş ve ziyaret için sık sık gittiğim bu güzel kentimizin terör örgütünün hedefleri arasında olduğu devletin güvenlik raporlarında da mevcut.
Bir milyondan fazla gencin her yıl girdiği ÖSS’de kazananların da sayısı belirlidir. Türkiye’nin hemen her yerinde dershanelere trilyonlar verilerek çocuklarımızı hazırladığımız sınavlar Diyarbakır, Şırnak’ta da yapılıyor. Terör örgütünün hakimiyet kurduğu Dicle Üniversitesi yerleşkesinde yapılıyor. Güvenlik ve gözlemcilerin yıldırılmasıyla bölgede önemli miktarda öğrenciye cevaplar yazdırılarak ÖSS’yi kazanmaları sağlanıyor. Ve bu şanslı (!) öğrencilerin okul tercihleri yine örgüt tarafından belirlenerek hedef fakültelere dağıtımı yapılıyor. Alınlarının teri ile değil de örgütün terör baskısıyla Üniversitelere kapak atan gençler bunun bedelini örgütün emirlerini yerine getirmekle ödüyorlar. Nitekim yukarıda yazdıklarımın ayrıntılı raporları devletin istihbarat ve güvenlik birimlerinde kayıtlı. Ancak adı hukuk devleti olan Türkiye’de terörle mücadele yasaları budandığı için yasal işlem yapabilmek mümkün olmuyor. Kıldan tüyden konularla ilgili Cumhuriyet Savcılıklarına suç duyurusu yapanlar, TBMM’de Küba Dostluk Grubu’na girebilmek için uğraşanlar, seçildiği kent, doğduğu köy için önerge verenler birazda bu ÖSS işine kafa yorup sınavlarda hangi okullardan kaç kişi nereye yerleştirildiğini araştırma zahmetinde bulunsa örgütün kentlerdeki işbirlikçileri ortaya çıkacak. Ama oy uğruna, genel başkan sultaları, grup kararları adına yapamıyorlar.
Biz yine Akdeniz Üniversitesi’ne dönelim. Antalya’da “geliyorum” diye bas bas bağıran olayların perde arkasını araştırdım. Son üç yıldır yoğun olarak yapılan kayıtlarla bazı fakültelerde grup oluşturan PKK yanlıları geçtiğimiz ay Nevruz’u bahane edip gece sabaha kadar Antalya sokaklarını ateşe vermeye kalkışmışlardı. Polisin eli kolu bağlı olduğu için cesaretlenen teröristler yerleşkedeki öğrenci yurdu ve kantinlerde haraç toplamaktan, adam bıçaklamaya, kız öğrencilere baskıdan, personeli tehdide kadar her haltı yiyorlardı.
Güneş Operasyonu sırasında gösteri yapıp örgütün bez parçasını ve İmralı’daki katilin fotoğraflarını asmaya başladıklarında her hangi bir hukuki yaptırımla karşılaşmayınca zıvanadan çıktılar ve bölücübaşının doğum gününü kutlamaya kalkıştılar.
Yıllarca üniversitelerde okuyup bir türlü mezun olamayan biri olarak marjinal grupların forum ve gösterilene çok tanık oldum. Solun çeşitli fraksiyonlarının çalışmalarına gülüp geçtik hep. Ama Türk Milletinin tartışılmaz değerlerine el uzatılmaya kalkışıldığında “çizmeyi aşmayın!” uyarısında da bulunduk. Bayrağımıza ve devletimizin kurucusu Atatürk’e dil uzatmaya kalkışanlara gerekli cevabı verdik. Bizim dönemimizde zaten açıkça bölücülük yapmaya kimse cesaret edemezdi. Bölücü olduğunu tahmin ettiklerimizde solun marjinal grupları arasında kamufle olurdu.
Fakat Antalya’da durum öyle değil. Geçtiğimiz yıl Aydın ve Muğla’da baş gösteren olaylar gibi Akdeniz Üniversitesinde örgütün varoşlarda ikamet eden militanları da yerleşkedeydi. Günlerdir estirilen terör rüzgarı 301. madde tartışmaları sırasında tetiklenip ülke gündemi değiştirilerek bilgi kirliliğine sebep oldu.
Şimdi gazeteler boy boy provakatörün MHP yöneticilerinin arkasındaki fotoğraflara yayınlıyor. Hrant Dink cinayeti sırasında da BBP Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu’yla aynı fotoğraf karesinde bulunan kişinin istihbaratın adamı olduğu bir süre sonra ortaya çıkmıştı. Antalya’da özel olarak seçilen o tipin de sisli bir havada görevli olduğu mutlaka ortaya çıkacaktır. Ülkücü gençlerle PKK’lıları karşı karşıya getirmeye yönelik bu plan dün tutmamıştı bugün de, yarın da tutmayacaktır.
Yel değirmenlerine savaş açarcasına telefon görüşmeleri dinlenip hayali senaryolarla çete avına çıkılacağına Türkiye’nin her yerinde OKS, ÖSS ve diğer sınavlar mercek altına alınıp, terör örgütünün tezgahı bozulmalıdır.
Üniversite yöneticileri de, öğrencileride bu konuda uyanık olmalı, PKK’nın okullarımıza sızması engellenmelidir.