PKK terörü-Türk öfkesi veya Ahmet Hakan’a mektup
Ayn el-Arap’ta IŞİD ile çatışmaları bahane eden PKK-HDP, Türkiye’deki taraftarlarına ülkemizi yangın yerine çevirme emri verdi. PKK yandaşları bu emir üzerine PKK-PYD’nin IŞİD’den yediği dayağın da PKK yanlısı zeminin moralinin bozulmasını engellemek amacı ile İstanbul’dan Hakkari’ye bütün Türkiye’yi terörize etmeye başladılar. Güneydoğu Anadolu’da Ziya Gökalp’in müze olan evi ve ambulanslar dahil yüzlerce ev PKK sürüleri tarafından yakıldı, talan edildi. Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da PKK’lı sürüler Türk esnafın mağazalarını seçerek yakmışlardır. PKK’lı teröristler askeri birliklerimize saldırılar düzenlemişlerdir. Bu arada AKP Hükümeti, PKK’lıların iddialarının aksine PKK-PYD’ye dolaylı yardım sağlamış, IŞİD ile çatışmalarda yaralanan PKK’lıarın Türkiye’de hastanelerde tedavi olmasını sağlamıştır. Bunu dışındaki yardım iddialarından, sınırda görev yapan güvenlik güçlerinden dolaylı bilgi gelmesine rağmen teyit edemediğim için bahsetmeyeceğim.
Bir şeyi tespit edelim. Bu sokaklarımızı esir alan Vandalist saldırılar Kürt öfkesi değil, PKK terörüdür. Türk bayraklarını, Atatürk heykellerini ve okulları yakan Kürtler veya Zazaların öfkesi değil, PKK terör örgütünün organize eylemleridir. Bütün bu eylemlerin bir numaralı sorumlusu Kandil’deki çete reisleri dışında Selahattin Demirtaş’tır. Bu terörden, yanmakta olan Ziya Gökalp müzesini kovalarla söndüren Kürdü, Zazası ve Türkü ile bütün Türk Milleti mağdurdur. IŞİD’çi olduğu iddiası ile kafası taş ile ezilerek öldürülen insanımız Kürt kökenli bir Türk’tür.
Bu düşünceler ile senelerden buyana televizyonlarda tartışma programları konusunda katılımcının ne düşündüğünü anlatmasına mümkün olduğunca yardımcı olup, kendi görüşlerini geri plana çekmeyi başaran, en başarılı isim olarak gördüğüm sevgili Ahmet Hakan’a (bu tespitimi kendisine de aktardığım için yazıyorum buraya) iki gün önce Hürriyet gazetesindeki Kürt öfkesinden bahsettiği yazısını okuduktan sonra şu iletiyi SMS ile yolladım: “Sevgili Ahmet Hakan... Bu ülkede Türklerin, üstelik öfkeli Türklerin de yaşadığını hatırlamanız dileği ile... Üstelik onları şimdilik (sokağa çıkmaktan) alıkoyan sadece sağduyuları.”
Doğrusu ben Ahmet Hakan’ın SMS ile cevap vereceğini veya telefon edeceğini sanıyordum. O bana bir sürpriz yaptı ve dün Hürriyet’te yazdığı yazısında cevap verdi: “Sevgili Ümit Özdağ... Kürtlerin öfkesinin karşısına Türklerin öfkesini çıkarmamalıyız. Kürtlerin öfkesine Türklerin öfkesiyle cevap vermemeliyiz... Öfkeleri birbirlerine yarıştırmamalıyız... Ne Kürtlerin öfkesine sırt dönelim ne de Türklerin öfkesine... İki öfkeyi de anlamaya çalışalım.”
Ahmet Hakan ile anlaşamadığımız nokta; sokakları terörize edenin Kürt öfkesi değil, PKK öfkesi olduğudur. Öte yandan başta İstanbul ve Gaziantep olmak üzere PKK terörüne rağmen sokağa inen Türk öfkesinin partisi yoktur ve PKK terörü gibi organize değildir. Bir parti veya dernek tarafından örgütlenmemiştir. Her partiden ve etnik gruptan mahalleli eline sopayı alarak nefsi müdafaa duygusu ile sokağa çıkmıştır. Amacı saldırı değil savunmadır. Bu anlamda karşılaştırmayı, Türk ve Kürt öfkelerinin karşılaması olarak ortaya koymak gerçeği yansıtmamaktadır.
Türk öfkesi, okulları, belediye otobüsünü yakmamakta, dershaneden gelen kız çocuklarını diri diri ateşe vermemektedir. Veya Diyarbakır’da olduğu gibi dershane önündeki çocuklarımızı havaya uçurmamaktadır. Bu ülkenin sağduyulu değişik etnik gruptan ve mezheplerden insanları senelerden buyana PKK’nın “sistematik mağdur edildik” efsanesinin baskısı altında evlatlarının dağlarda pusuya düşürülüp şehit edilmesine, kentlerin yakılıp yıkılmasına, köprülerin havaya uçurulmasına, otobüslerinin yakılmasına ses çıkarmamışlardır. Ancak beni korkutan, artık bir eşiğin aşılmak üzere olduğudur. Çünkü vatandaş bunları yapanların cezalandırılmadığına inanmaya başlamıştır. Türk Milleti mağdur etmediğini, aksine mağdur edildiğini düşünmeye başlamıştır. Böyle bir sosyal zemin çok kısa zaman içinde iç çatışma için ne yazık ki verimli hale getirilebilir.
Halen Ankara’da 30’a yakın PKK’lı canlı bombanın dolaştığına dair somut bir istihbaratı bilgi bana ulaştı. Bu bilgi doğru ise ve PKK canlı bombalar ile eylem gerçekleştirir ise bütün Türkiye’nin canı yanacaktır. Özetle; öfkeleri yarıştırmayalım. Öfkesiz yaşamak en iyisi. Ancak bir örgüt sürekli bayrağınıza, Atatürk’e, canınıza, malınıza kasteder ise Türk Milletinin de büyük sağduyusunun bir sonu olduğunu düşünmek gerekir.