PKK, raylı ağır havan sistemine geçti...

Terör örgütü militan ve yandaşlarının hain Mahsum Korkmaz’ın heykelinin kaldırılmasını bahane ederek artırdıkları eylemler gösteriyor ki; artık iyice gemi azıya aldılar. Hükümetin verdiği cesaretle şımarıklıklarını Atatürk heykellerine saldırı, yıkma teşebbüslerine kadar vardırdılar. 

İktidarın PKK’ya karşı tavizkârlığı güvenlik birimlerinde çok ciddi sıkıntılara yol açıyor. Devletin hassas birimlerinin an ve an hazırladığı istihbarat, değerlendirme raporları sürekli havacıva muamelesine maruz kalıyor. Hassas birimlerden gelen “artık bunlara karşı kesin tavır alınması lazım. Bu isyan hareketleri başka noktalara doğru gidiyor” uyarıları kale alınmazken özellikle TSK’nın operasyon istekleri  “çözüm süreci”  bahane edilerek kesin bir şekilde engelleniyor. Terör bölgesinde yaşanan son olaylar neticesinde öncesi-sonrası elde edilen bilgilerle raporlara “PKK’nın en çok palazlandığı dönem” ifadesi de girdi.
Güvenlik birimlerinde hazırlanan raporlara göre, terör bölgesindeki olaylar 1 Eylül’e kadar daha da kızışarak artacak. “Çözüm süreci değil yıkım süreci” olarak adlandırılan değerlendirmelere göre;
“Olup bitenlerin hepsi isyan faaliyeti”.. “Atatürk’e dokunulması Türk Milletinin dünyevi kutsalına büyük hakarettir”.. “Terör örgütünün amacı Hükümetten daha fazla taviz kopartmaktır”.. “Olaylar tam özerkliğe kadar tırmanır. Bununla da yetinmezler arkası gelir”.. “Güneydoğu kopuyor”..
Belki, bu sıraladıklarım sizleri kesmemiştir.. Hâlâ, iktidarın  “çözüm süreci düşmanı” propagandalarına kanıyor ve de uykudan uyandırılmak istemiyorsunuzdur. Ama bizim görevimiz de ne yapıp edip sizi bu kan uykusundan uyandırmak!..
YENİÇAĞ’ın sütunlarında devamlı olarak Valilerin Hükümetten aldıkları kesin talimatlarla TSK’nın operasyonlarına izin vermediklerini anlatıp duruyoruz. Bakın!.. Son olayların ardından yaşanan acı tabloyla ilgili daha çarpıcı bir örnek vereceğim;
Karakollara PKK’nın yaptığı son taciz atışlarına, ağır havan topu ile yapılanlar da eklendi. TSK bunlara anında karşı ateş ile cevap veriyor ama yeterli  olmuyor. Çünkü; kışladan çıkılıp operasyon yapılıp hainlerin tüm teçhizatı ile temizlenmesi gerekiyor. Ama ne oluyor?.. Valiler hâlâ TSK’nın operasyon taleplerine “şu anda ortamı daha fazla germeyin” gerekçesiyle izin vermiyor. Yani; terör örgütü PKK saldırıyor, TSK, vatan topraklarını savunmak isteyince ortamı gerecek unsur oluyor!..
Çarpıcı örneği biraz daha açalım;
TSK kaynaklarından edindiğim bilgilere göre; çözüm sürecini ve askerin operasyon yapamamasını fırsat bile hainler yeni modeller geliştirmişler. Bunlardan biri de, RAYLI AĞIR HAVAN TOPU. Valiler, bırakın buralara operasyon yapılmasını, helikopterle keşfe bile müsaade etmiyor. Yakın zamanda gerçekleşen havan topu tacizlerinin birinde saldırının geldiği yöne doğru bir Validen helikopterle keşif izni istenmiş fakat müsaade alınamamış. Bölge kaynakları terör örgütünün yeni sistemini şöyle anlatıyor;
“Çeşitli bölgelerde sayıları 40-50 civarı olan mağaralara raylı ağır havan topları kurmuşlar. İçeriye döşedikleri raylarla insan eli ile taşınamayacak 120’lik havan toplarını, mağaranın dışına çıkarıyorlar. 3-5 dakika ateş ettikten sonra tekrar tıkır tıkır içeri sokuyorlar. Karşı ateş veriyoruz ama sonuç alamıyoruz. Mutlaka operasyon yapılıp mağaraların içinin teröristlerle birlikte temizlenmesi lazım. Hava kuvvetleri ile operasyon yapsanız yine netice alamazsınız. Dağı taşı bombalar gelirsiniz. Çünkü, her şey mağaranın içinde fakat yerimizden kıpırdayamıyoruz, operasyon yetkimiz yok. Teröristler mağaralarda cirit atıyor.” 
Dahası da var;
Bölge kaynaklarının belirlemelerine göre; Irak’tan Türkiye’ye giren Yezidiler arasında yeni terörist gruplar da bölgeye sızdı. Verilen bilgilere göre, en son Uludere’den giriş yapan 2 bin Yezidi arasından 50-60 civarında PKK’lı militan yurda giriş yaparak çeşitli yerlere dağıldı. Ayrıca Suriyelilerin bulunduğu kamplarda ise PYD unsurları var. Teröristlerin yığınakları giderek artıyor.
Eyy!.. Yüzde 52 hâlâ uyanmadınız mı?..
O halde iki somut örnek daha;
1- Terör örgütü şehir merkezlerini ve şehre giriş çıkışları kontrol eden MOBESE kameralarını hedef aldı. Protesto gösterilerinde özellikle MOBESE kameralarını hedef alan örgüt yandaşları, emniyet güçlerini şehri denetleyemez hale getirmeyi amaçlıyor. Terör örgütü PKK’nın talimatıyla gösterilerde; Van, Diyarbakır ve Hakkari’de bir çok MOBESE kamerasının kırıldığı belirlendi. MOBESE kameraları kırdıran PKK’nın bunu yapmaktaki amacı, sokaklarda devriye gezemeyen ancak kameralarla şehri denetleyen emniyet güçlerini tamamen devre dışı bırakmak. Zaten emniyet birimlerinin, şehir merkezlerinde silahlı gezmeye başlayan teröristlerle karşılaşmak ve çatışmaya girmek zorunda kalmamak için sınırlı sayıda devriye attıkları biliniyordu.
Geçenlerde HDP  İlçe Teşkilatını gören MOBESE kamerası, Varto Belediyesi’ne ait itfaiye aracının şoförü tarafından defalarca çarpmak suretiyle kullanılamaz hale getirildi. İtfaiye aracının kaçmaya çalıştığı esnada TOMA aracına çarpması neticesinde maddi hasar meydana geldi. Cumhuriyet Savcısı’nın talimatıyla itfaiye aracı muhafaza altına alındı. Araç içerisinde bulunan 2 kişi de yakalandı.
2- Ilısu Barajı’nın yapımı Avusturyalı bir şirketin de dahil olduğu konsorsiyum tarafından gerçekleştiriliyor. PKK, uzun süredir, baraj projesi çalışanlarını tehdit etmekte ve araçlarını ateşe vermekte, hatta  “Kerboran Bölge Komutanlığı”  rumuzlu ve mühürlü bildiriler dağıtarak, çalışanları açıkça hedef göstermekte. Konsorsiyum konuyu, birkaç kez DSİ Genel Müdürlüğü’ne, Bölge Müdürlüğü’ne ayrıntılı şekilde yazılı olarak aktardı  ve açıkça kendilerinin projenin hayata geçirilmesinden sorumlu olduklarını, ancak terörist unsurlarla mücadele etmek gibi bir misyonlarının bulunmadığını ifade ederek, devlet tarafından gerekli güvenlik önlemlerinin alınmasını talep etti.. Avusturya Büyükelçiliği ise durumu  20 Ağustos 2014 tarihli bir yazı  ile Dışişleri Bakanlığı’na iletti. Abdullah Öcalan’ın Ilısu Barajı’nın yapımına karşı olduğuna dair basına yansıyan ifadelerini de hatırlatarak, çoğunluğu Türk vatandaşı olan 1200 kişinin çalıştığı, asker ve jandarma tarafından korunan ’Askeri Yasak Bölge’deki inşaat alanının araçlarının nasıl ateşe verilebildiğini ve araçların yakılmasının intikal ettirildiği askeri personelin  “konuya ilişkin yetki ve talimatlarının bulunmadığı”  gerekçesiyle müdahale edemeyeceklerini belirtmelerini sorgulayıp, ayrıca konunun acilen araştırılarak işçilerin can güvenliğinin sağlanmasını istedi...
Sizlerden hâlâ horultu gelirse, kafanıza buzlu su dökeceğim. Harici menşeli medyatik şovlara bayılırsınız ya!..

Yazarın Diğer Yazıları