PKK o karakola nasıl sızdı?

PKK, ancak katırlarla taşınabilen en ağır silahları ve iki yüzden fazla militanını en stratejik bölgedeki bir karakolumuzun etrafını kuşatan üç tepeye gizlice sızdırıp baskın gerçekleştirerek onlarca Mehmetçiği şehit edebiliyor ve onlarcasını da yaralayabiliyorsa bu onun adına büyük bir başarı devlet ve güvenlik güçleri için ise bir trajedidir.
Ortada bir “istihbarat zafiyeti” zafiyet ne kelime bir “istihbarat sefaleti” olduğu su götürmez.
Neymiş efendim ABD, Türkiye ile arasındaki istihbarat paylaşımı anlaşmasını ihmal etmişmiş, teröristleri ekranda görmüş de yetkililere söylememişmiş. Söylemişse bile, “Kaçakçı, canım kaçakçı!” demiş.
Demek bizimkiler de düşmanın söylediğini Allah’ın ayeti gibi “doğru” kabul etmiş.
Hepimiz biliyoruz...
Ayrıca Amerikan gazeteleri, İsrail gazeteleri onlarca defa yazdı. Irak’ın kuzeyinde 1000’den fazla MOSSAD ajanı var. Ne kadar CIA ajanı, ne kadar İngiliz ajanı, ne kadar İran ajanı olduğunu ise Allah bilir.
Ey millet, İsrail dünkü devlet.
ABD’nin Irak’a uzaklığı kuş uçuşu en az on bin kilometre. Türkiye ise o bölgeyi tam 402 yıl fiilen yönetti. Sınırın her iki tarafında hısım aileler var. Türkiye bölgedeki aşiretlerin, ağaların, beylerin evlerindeki halıların desenini, mutfaklarındaki kaşıkların sayısını bilir. Biz, komşuyuz, dindaşız. Saddam Halepçe’ye kimyasal silahlar attığında oradaki herkes “Beni kurtar” diye Türkiye’ye koştu. Türkiye de ne vefalı bir komşu olduğunu o zor günlerde bir kez daha gösterdi.
Orada PKK’dan çektiği için Türkiye’ye hasretle bakan aileler var, Saddam’dan kurtardığı için Türkiye’ye minnet duyan aileler var. Barzani ailesinden çekmediği kalmadığı için yüzü Türkiye’ye dönük aileler var. Yani bilgi toplamak için böylesine elverişli bir zemin varken sen bir bakıma “namusun olan istihbaratı” PKK’yı desteklediğini çok iyi bildiğin ABD ve İsrail’den medet umarsan kendinden utan. Hiç olmazsa sus, ciyaklama... İstihbarat için senin ABD’ye, senin İsrail ve İngiliz’e değil onların sana muhtaç olması lazım değil mi?
Bu ne beceriksizlik böyle?
İnsan hiç olmazsa bir kez olsun PKK’yı eğiten, ona ayakkabı, mont, silah taşıyan birkaç MOSSAD, bir iki CIA ajanının başına çuval geçirip Ankara’ya indirir, görüntülerini de Türk ve dünya kamuoyu ile paylaşır.. Ne olur o zaman? Adamlar derler ki, yahu biz burada cirit atıyoruz tamam da.. Türkiye’den bilgi sakladığımızda adamlar canımızı yakıyor, ne duyar, ne görürsek iletelim de başımıza o tür işler bir daha gelmesin..
Sakın ola ki, “Bir devlet böyle davranır mı?” demeyin. Elin Amerikalısı misafir kılığında geldiği Mehmetçiğin başına çuval geçirince oluyor, elin İsrail’i uluslararası sularda içi sivillerle dolu Türk gemisini basıp vatandaşlarımızı katlediyorken oluyor ya.. Amma velâkin... Bir devlet ve kurumlarının böyle milli refleksler gösterebilmesi için onu yönetenlerin ne ABD ne İsrail’e gebe olmaması lâzım. Ama bizimkilerin neresinden kazısan altında bu iki devletten biri, çoğu zaman da ikisi birden çıkıyor.
Öyle olduğu için de ne PKK terörü bitiyor, ne anaların gözyaşı.
Şimdi belki, böyle bir günde, birlik ve beraberlik için en hassas olunan bir günde bu tür laflar mı etmek lâzım diyorsunuzdur. Evet, artık bu tür laflar etmenin zamanı geldi de geçiyor bile. Otuz yıldır “Vatan sağ olsun” otuz yıldır, “Bütün evlatlarım vatana feda olsun” diye diye, başımıza bu halleri getirenleri sigaya çekmediğimiz için, PKK Gümüşhane’ye, İskenderun’a, Şemdinli’deki o karakola sızdı.
PKK sızmaya, Türk milletinin kanı akmaya devam ediyor.
Tamam, her zaman ve mahşere kadar “Vatan sağ olsun!”
Ama müsebbiplerinden hesap sorulmalı değil mi?

Yazarın Diğer Yazıları