PKK açlık grevi yaptı askerler ne yapsın?
PKK açlık grevi ile istediği sonucu aldı. Abdullah Öcalan kurtarıcı siyasi lider rolünde tekrar sahneye döndü. Basınımız Öcalan’ın kurtarıcı rolünün altını çizerken, Cumhurbaşkanı Gül’den Adalet Bakanı’na kadar değişik noktalardan dolaylı teşekkürler almışlardır. Böylece PKK 2012/2013 kışına büyük bir siyasi başarı ile başladı. Öcalan serbest kalsın diyen PKK tecridi kaldırttı. Ana dilde savunmayı zaten kabul edecek olan hükümeti baskı altına alan PKK’lı katiller, Serap’ı yakarak şehit edenler, Başbakan’ın konvoyuna saldırarak bir polisi şehit edenler, Ankara Kumrular sokakta beş vatandaşı havaya uçuran terörist ve daha nice olayın failleri istedikleri sonucu aldılar. Öcalan’ın kardeşi “Ağabeyim 2013’de serbest” derken, Mahir Kaynak “Eninde sonunda serbest kalacak” diyor.
Öyle olacak. Bunun için sadece milletin alıştırılması gerekiyor. Peki içeride tutuklu bulunan subaylara ne olacak? Bunlardan birisi şöyle sesleniyor:
“1970’de İzmit’te bir gecekonduda; Sanat Okulu mezunu işçi bir babanın, ilkokul mezunu bir annenin çocuğu olarak dünyaya geldim. Bugün ise Hasdal Askeri Cezaevi’ndeyim. 1984 yılında Deniz Lisesi’ne girdim, 1992’de teğmen rütbesiyle mezun oldum. Gençliğim İzmit’in Fethiye ve Demiryolu Caddesi’nde geçti, simidin tadı hala aklımda. En son tutuklanmadan önce yedim.
Tüm ailede gurur kaynağı idim. Ne de olsa o güne kadar üniversite bitirmiş ilk aile ferdi idim. 1992-2012 yılları arasında ‘Deniz Subayı’olarak görev yaptım. 12 yılı denizde geçirmişim. Aileden ayrı. Sabırla ve dualarla beklediler.
17 Ağustos 1999 Gölcük Depremi; Şiddeti 7.4. Nöbetçi Subayım, binam yıkılmış, 66 vatan evladı hakkın rahmetine kavuşmuş, beni de hemen sonra enkazdan alıp götürmüşler hastaneye. Allah’ım bana ikinci bir hayat verdi. Şükran doluyum. O günlerin feryadı hala aklımda ORADA KİMSE VAR MI?
Kurmaylık sınavlarını kazanmışım, kurmay olmuşum, Deniz Kuvvetleri’nin bana göre en nadidesi olan 500 milyon dolarlık TCG KEMALREİS gemisinde Komutanlık yapmışım.
Sonra bir anda dediler ki darbecisin, hiçbir fikrim yok, darbe dedikleri şey 12 Eylül 1980’de olmuş, ben 10 yaşındayım, misket oynuyorum.
Gölcük Donanma Komutanlığı’nda bir arama yapılmış, ismin var dediler. Baktım sözde belgelere... Çok komik. İşin ilginci sanıklardan kimse bilmiyor, duymamış bu sözde belgeleri.
Bir anda başladı Cumhuriyet Savcıları silah arkadaşlarımı çağırmaya, dedim ki savcılar bir hata yapıyor, ama Türkiye’de ADALET MÜLKÜN TEMELİDİR. Adaletin temsilcisi hakimler her yerde mevcut, içimiz çok rahat.
İddianame çıktı, kabul edildi, kurmay yarbay rütbesindeyim. 15-20 yıl ile yargılanıyorum. 16 Ocak 2012’de yurtdışından geldim mahkemeye, 10 dakika savunma yaptım, zaten neyi savunayım ki diğer 364 kişi gibi kendimden çok eminim. Avukatım 20 dakika konuştu. Dedim ki bunlar sahte, benim haberim, imzam vs. yok. Dediler ki; “Tamam duruşmalardan vareste(izinli) tutuldun, gidebilirsin” KAÇMA ŞÜPHEM YOK, KUVVETLİ SUÇ DELİLİ YOK, DELİLLERİ DE!!! KARARTAMAZMIŞIM. Tekrar aldım valizi elime, gittim yurtdışına. Zaten 6 Şubat 2012’de görevim bitti döndüm tekrar hasretle vatanıma.
Diyorum ki ‘SİLİVRİ’DE TÜRK HAKİMLERİ VAR’, yanlış hesap Silivri’den döner.
21 Eylül 2012’de ’16 Yıl Ağırlaştırılmış Müebbet Hapis’cezası verdiler. Yani idam cezası olsa bizi asacaklar. Benimle birlikte 325 vatan evladı, baba, kardeş, eş, evlat, amca, dayı v.s kuzu kuzu alıyoruz cezayı.
22-23 Eylül’de ev cenaze evi gibi, duyan geldi. Dedim ki “Canlı canlı gömüyorlar bizi”, benim için ikinci Gölcük Depremi. 24 Eylül’de ‘KAÇMA ŞÜPHESİ İLE TUTUKLAMA KARARI VERİLEN BEN’, çıktım yola son görev yerim Ankara’dan, yanımda babam ve kardeşim. Geldim Çağlayan Adliyesi’ne, çıktım bana cezayı veren hakimlerin karşısına, karar yüzüme okundu. Ama onlar benim yüzüme bakmadılar, bakamadılar. Tek göz teması yok.
Aldım elime valizi tekrar darbeci/terörist ben gittim Hasdal Askeri Cezaevi’ne. Şimdi buradayım, arkada gözü yaşlı bir eş, 2 kız evladı, annem, babam, kardeşler... DEPREM DEĞİL AMA HUKUK ÜZERİMİZE ÇÖKTÜ SİLİVRİ’DE, ÇIĞLIĞIMIZI DUYAN DA YOK! HANİ GÖLCÜK DEPREMİNDE BAĞIRMIŞTIK YA, ŞİMDİ BİZ HAYKIRIYORUZ ‘ORADA KİMSE VAR MI?’
İNŞALLAH BERLİN’DE OLDUĞU GİBİ ANKARA’DA DA YARGITAY’IN HAKİMLERİ VARDIR VE ORADADIRLAR. AĞIR YARALI DA OLSAK, ÇIKARIRLAR BU ENKAZIN ALTINDAN BİZLERİ VE BEKLEYENLERİMİZİ.
Saygılarımla.
Yavuz KILIÇ, Deniz Kurmay Albay, Hasdal Askeri Cezaevi” ...