Piyasa anarşisine dikkat
Ekonomi 2013 yılından başlayarak, çeşitli raiting ve finans kuruluşları tarafından önce dünyanın en kırılgan ekonomileri arasında, sonra dünyanın en kırılgan ekonomisi olarak gösterildi.
Bu kötü sona; Sayın Erdoğan''ın açıkladığı "Devlet Anonim Şirket gibi idare edilmelidir'''' anlayışı neden oldu. Zira şirket anlayışında özel kârlılık, devlet anlayışında sosyal fayda, toplumsal fayda odaklıdır. Ayrıca hükümet uyguladığı iktisat politikaları ile ve gerekirse devleti de işin içine sokarak aksak rekabeti önler, ekonomik istikrar sağlar.
Devleti şirket gibi görmek anlayışı, başkanlık sistemine kadar ekonomiyi kırılgan yaptı. Ama başkanlık sisteminden sonra, demokrasi, hukuk alanında geri düşmemiz ve kayyum gibi uygulamalarla mülkiyet haklarının zedelenmesi hızlı bir güven kaybına neden oldu. Bu defa piyasada panik ve anarşi oluştu.
Bir arkadaşım anlattı… Alüminyum tekne yapımı için kilo başına işçilik maliyeti olarak dört tersane teklif veriyor; 17 Euro, 12 Euro, 13,3 Euro ve 4,3 Euro.
Hani birisi diğerinden yüzde 50 pahalı olabilir. Ancak yüzde 400 pahalı olması ancak anarşist piyasalarda olur.
Piyasa ekonominde de denetleyici ve düzenleyici kurumlar vardır. Türkiye Gemi İnşa Sanayicileri Birliği (GİSBİR), kendisini tek resmî temsilci olarak ilan ediyor. Ama tersanelerde fiyat anarşisine karşı kayıtsız kalıyor.
Öte yandan; böyle bir piyasa için aksak rekabet piyasası da demek mümkün değildir. Doğrusu bu bir anarşidir. Böyle bir piyasa yapısı iki algı oluşturuyor; birisi ekonomi yönetimi işi bilmiyor; ikincisi spekülatörlere altyapı oluşturmak istiyor.
Mamafih, sürekli olarak ekonomi yönetiminin Merkez Bankası bağımsızlığı ve faizlerle oynaması da aynı kapıya çıktı. Aslında dolarizasyon da varken tek başına faiz politikası istikrar sağlamaz, tersine yüksek enflasyonda yalnızca yıkıcı etkileri olabilir.
Faizin yalnızca reel faiz olarak görülmesi de ayrı bir istikrarsızlık oluşturdu. Aşağıdaki grafikte eylülden eylüle yıllık olarak mevduatın brüt reel getirisi yer alıyor. Çoğu sene mevduata eksi reel faiz verilmesi, dolarizasyona neden oldu. Kur artışlarını tetikledi ve istikrarı bozdu.
Enflasyonun etkisi giderildikten sonra satın alma gücünü gösteren reel getirisi bu kadar zikzaklı olursa, o ekonomide kimse millî para cinsinden tasarruf yapmaz. Yatırımcılar yatırım maliyet hesabı ve fizibilite yapamazlar.
Yerli ve yabancı sermaye; fiziki yatırım yapmayı unuttu. Çünkü aşağıdaki tabloda görüldüğü gibi, son dört yılda, mevduat faizi ve borsa ve devlete borç verenler kaybetti.
Altının da geçmişi parlak değil. 1970 öncesi bir ons altın 35 dolar iken 1974 yılında 400 dolara, 1982 yılında 820 dolara yükseldi ve fakat 2000 yılında tekrar 260 dolara geriledi. Çünkü altın piyasasında da maniplasyon var. Yalnızca finansal yatırım araçlarına dayanan Global piyasalarda istikrasız gidiyor.
Para politikası odaklı küresel süreç, ömrünü tamamladı. Dünyada devletin kısmen de olsa yeniden piyasaya girerek, rekabeti sağlaması ve tasarrufları yeniden reel yatırımlara yönlendirilmesi gerekiyor.