Pisagor'un laneti
Yüksek lisansını "Kültür Politikaları" alanında yapan bir "Sanat Tarihçisi" olarak, bölümün sonundaki "Sanat Yönetimi" ibaresinin azizliğine uğrayıp da, bir dizi işletme ve ekonomi dersi almak durumunda kaldığımda ciddi manada afallamıştım.
O dönemde almak zorunda kaldığım o bol sayılı, hesaplı dersler içinde tek anlayabildiğim Prof.Dr. Veysel Ulusoy''un anlattığıydı.
Önceki gün, Hoca''nın sosyal medya hesabında "Saraydayız" notuyla paylaştığı "Adliye önü pozu"nu görünce, biz biçare sözelcilerin karşısındaki "mevzuyu anlaşılır kılma çabası" geldi gözümün önüne. "Bundan olmalı" dedim kendi, kendime. Toplum neye uğradığını anlamasın diye…
Başının üzerinde Demokles''in Kılıcı gibi sallanıp duran bir "soruşturma" varken çekinir, susar, anlatmaktan vazgeçer belki ülke ekonomisinin perdelenen hali pürmelalini!
***
Ters tepti tabii.
Maliye Müfettişliğinden Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlığına, hesap uzmanlığından akademisyenliğe, "ekonomi bilimi" çerçevesinde faaliyet gösteren hemen her alan ve kademede görev yapmış uzmanlardan oluşan Enflasyon Araştırma Grubu (ENAG)''nun başında bulunan ve TÜİK''in yıllık 19,89 ilan ettiği yıllık enflasyon oranının yüzde 49,87 olduğunu açıklayan Ulusoy, "TÜİK''in itibarını zedeledikleri" gerekçesiyle başlatılan soruşturma yüzünden geri adım atmadığı gibi bir üzerine "hodri meydan" dedi:
Derhal dava açın!
Çünkü verilerinden emin.
Çünkü verileri, TÜİK''in de verileri!
***
Ulusoy, "15 gün görev yapan bir arkadaşın kininden dolayı açıldığını" iddia ettiği soruşturma dosyasıyla ilgili olarak, "Dört gözle dava açılmasını bekliyorum. Verileri açalım. TÜİK''le kalem kalem tartışalım. Akla karayı görelim" derken, ben de kendisine destek verenlerin estirdiği "Bilim yargılanamaz" rüzgarına kapılıp gitmek istiyorum ama…
Mevzu bahis rakamlar, sayılar olunca "Sayıların sadece rasyonel olduğunu savunan Pisagor''un, karekök ikinin rasyonel olmadığını ispatlayan öğrencisini öldürttüğü" gerçeği geliyor aklıma; heyhat!
Galiba insanlığın "mayası bozuk" bilimsel bilgiyi kabul konusunda.
Benim de Veysel Hoca''ya desteğim tam ama "Bilim yargılanamaz" diye değil; akla zarar gerekçelerle ve akıl dışı usullerle de olsa yargılandı tarih boyunca!
Benim desteğim, insanlığın, iktidarların, egemenlerin, bilimsel bilgiye bakıştaki bu trajik sicillerine rağmen her türlü yargılamayı göze alarak; gerçeği savunmakta sergilediği kararlılık konusunda!
Son dua
Çocuğa geçen hafta baktığımda 229 lira olan oyuncak bu hafta 299 lira olmuş.
Geçen yıl 4,5 lira olan litrelik günlük süt bu yıl 9,45…
Saklanması mümkün mü; klişe tabirle "ekmeğin kaç lira olduğunu bilen" yani çarşı, pazar, market alışverişi yapan herkes farkında zaten açıklanan enflasyonla, "hissedilen" arasındaki farkın "uçurum" boyutuna olduğunun.
Ne yani; Veysel Hoca, malumu ilan ettiği için mi hedef haline geldi, şimdi!
***
Sadece "sayısal" anlaşmazlık değil bu tahammülsüzlüğün sebebi; tanığı olduğumuz süreç(ler), sosyal adalet, kamu vicdanı temelinde yükselen yahut çöken zihniyetler arasındaki mücadelenin de göstergesi.
"Veride tekel olmanın sorumluluğu"nun ne şekilde yerine getirildiği, yahut yerine getirilip getirilmeğiyle de ilgili.
Prof. Dr. Ulusoy, görünümü kurtarmanın yolunu ekonomik verilere "operasyon" çekmekte bulanlara öyle bir vebal yüklüyor ki, değil yüzde 49, yüzde 99 olarak açıklamış olsa bu kadar hop oturup hop kaldırmazı herhalde mesajın gittiği yeri;
"İnsanların cebinden gizli gizli, sayılarla para almak günahların en büyüğü!.."
***
Aldatılmak ve kandırılmak çoktan haber değerini yitirmiş olsa da, bir ekonomi profesörünün çıkıp da, sadece enflasyon değil mesela ihracat rakamlarının da doğru olmadığını söylemesinin, en azından "piyasada" bir etkisi oluyordur illa ki!
"İhracat rakamları da doğru değil" diyor Ulusoy; hem de öyle trajikomik ki sebebi;
"Hesaplarken kullanılan metodoloji değişti!"
Sırf "yüksek" gözüksün diye, sınırlarımız içindeki serbest ticaret bölgelerinde yani kendi kendimize "dolarla" yapılan satışları da "ihracat"tan sayınca, "patlama" yapıyormuş haliyle oranlar da!
Daha önce aynısını milli gelirin hesaplanmasında yapmışlardı. GSYH hesaplarına, devletin Suriyelilere yaptığı harcamaları da katmışlar, Suriyeliler "nüfusa" dahil olmadığı için kişi başına gelirimizin bir anda fırlamasını sağlamışlardı!
***
Ulusoy''un bir uyarısı da bu minvalde; fakirleşerek büyüme tehlikesine.
Tezi, Türkiye''nin tam da bunu yaşadığı yönünde.
İhracat yapıyor ama kendi halkını zenginleştirmeye yaramıyor; sadece yurt dışını besliyor.
İç pazar ise musalla taşında "son dua"sını bekliyor!
Cenaze kaldırmaya alıştık diye zahir kimse, "İyi bilirdik" dışında kelam duymak istemiyor.
"Uyarı"lara kulak vermek için daha ne olması gerekiyorsa artık!