Pınar suyu, lağım suyu
Tutuklu arkadaşlar bırakılır, Erdoğan barajı düşürme ve yeni anayasa için söz verirse bu evet’in yolunu açar. 20 Eylül (Ateşkes) takviminin uzamasını sağlar”
Yukarıdaki sözler Ahmet Türk’e ait. Anayasa’daki Türklük kavramının değiştirilmesinde ısrarcı olan Ahmet Bey’in halen soyadını niçin değiştirmediğini sormak yerine, Erdoğan’ın kapalı kapılar ardında verdiği sözleri irdeleyelim. Dahası AKP’nin Diyarbakır’da yapacağı mitingi bekleyelim. Zira Ahmet Türk ve şurekası Erdoğan’ın Diyarbakır’da neler söyleyeceğini merak ediyormuş. Sözde ateşkesin uzamasını da burada vereceği sözlere bağlıyorlarmış.
AKP ile DTP’nin ya da BDP’nin çok önceden anlaştığını yazdığımızda “Bunlar aşırı milliyetçilerin iddiası. Sevr sendromuna, bölünme korkusuna kapılanların kuruntuları” diye yorumlayanlar bakalım şimdi ne diyecek? Pınar suyuna karıştırılan lağım suyunu içmeye devam edecekler mi? Dahası pınar suyu ile lağım suyu arasındaki fark için toplumu bilgilendirme görevini yerine getirebilecekler mi? Meydanları dolduran Anadolu insanı AKP ile PKK arasındaki pazarlığın perde arkasını öğrendiğinde bunun hesabını sormayacak mı? Rize’liler hemşehrileri Tayyip Erdoğan’a “PKK vagonunu arkana niye taktın” diye sormayıp bundan sonra da evet oyu verecek mi? Kayseri’de Abdullah Gül’e “İmralı’da devlet adına kim pazarlık yaptı” denmeyecek mi?
Yeniçağ okurları hatırlar. 3 - 5 yıl önce AKP’nin belediye başkanlarından biri umreden getirdiği zemzem suyunu bidonlarla şehrin içme suyu depolarına boşaltıp mikrofonla “Size zemzem suyu içiriyorum” demişti ya. İl sağlık müdürlüğü uzmanları da çeşmelerden akan zemzem suyunda bol miktarda koli basili tespit ederek belediyeye ceza yazmıştı hani.
En basit mantık ile AKP’nin anayasa paketi ile bunun hiç farkı yok. Yıllar önce saygıdeğer hocam Necdet Sevinç, Tuncay Mataracı ile Hilmi İşgüzar’ın MHP’ye katılacağı yolundaki haberler üzerine Hergün gazetesinde “Pınar suyu, lağım suyu” başlıklı bir yazı yazmış, bazı aklı evveller tarafından da eleştirilmişti. Ancak Mataracı ve İşgüzar Yüce Divan’da yargılanıp kodese girince onun haklılığı tescil edilmişti.
Şimdi durum daha da vahim. Rüşvet, irtikap, köşe dönme, ihale, vs gibi konular öylesine kanıksandı ki, “Bal tutan parmağını yalar” diye geçinip gidiyor. Oysa referandumda dayatılan paket yüzünden en geç 10 yıl sonra bal tutacak parmak bile bulunamayacak. Çocuklarımız “Yeterince mücadele etmediniz” diye emin olun yakalarımıza yapışacak.
Evet çamuruna ülkücüleri bulaştırmak isteyenler her gün malum gazeteler ve sanal alemde yalan haberler üretiyor. Şehit Selçuk Duracı’nın annesinin fotoğraflarını basıp “Evet dedi” haberlerine tekzip bile yayınlamıyorlar. Yıllarca ülkücüler aleyhine yayın yapanların birden ülkücülere olan bu aşkı,. ilgisi Erdoğan’ın timsah gözyaşlarını hatırlatıyor. Bu konuda en iyi çalışmayı gazete5 yaptı. Gerçek anlamda ülkücü kanaat önderlerini tek tek konuşturup hayır kararlarını yüzlerine tokat gibi vuruyor. ‘www.gazete5.com’u mutlaka okuyun. Son not: Emniyet teşkilatı içinde nelerin olduğunu “Haliç’te Yaşayan Simonlar. Dün Devlet, Bugün Cemaat” adlı kitapta toplayan Hanefi Avcı’nın neler yazdığını gerçekten merak ediyorum.
Deprem etkisi yaratacak bu kitabı en kısa zamanda okuyup değerli okuyucularımla paylaşacağım.