Pi-Vay-Di, Vay-Pi-Ci üzerinde sessiz mutabakat
Önceki gün Trump'ın "Türkiye Kürtlere saldırırsa ekonomik olarak mahvederiz" twitiyle güne merhaba dedik. "İkili ekonomik ilişkilerin ileri seviyelere yükseltilmesi hususunda mutabakatla" güne veda ettik.
Trump'ın çekilme kararını açıklayalı bir ay oluyor. Ama halen neyi kastettiği, gerçekten çekilip çekilmeyeceği tartışılıyor. Türkiye çekileceğinden emin, Rusya ise ABD'nin çekilmeyeceğini düşünüyor.
Daha ilk günden ABD'nin Suriye'den çekilmeyeceğini, bölgede yeniden konuşlanacağını yazdım söyledim. ABD, Suriye'den çıkacak ama çekilmeyecek. Suriye'de özellikle Menbiç ve Fırat'ın doğusunda siyasî, askeri, ekonomik kontrolünü sürdürecek.
Ve bizzat Pompeo son Orta Doğu turunda Al Arabiya TV'ye verdiği röportajda "Birkaç bin ABD askeri Suriye dışında yeniden konuşlanacak" (a couple of thousand US soldiers are going to be redeployed out of Syria) tam da benim söylediğimi aynı kelimelerle ifade etti. Trump son twitinde gerektiğinde Suriye çevresindeki üslerden Suriye'de terör hedeflerini vuracağız derken de bunu teyit ediyor.
Gelelim Trump-Erdoğan telefon görüşmesine. Açıklamalara bakılırsa karşılıklı bir telefon görüşmesi olduğuna inanmak zor. Sanki herkes kendi fikrini dile getirmiş ama karşı tarafı dinlememiş gibi.
Cumhurbaşkanlığı açıklamasında "Suriye'nin toprak bütünlüğü temelinde ülkenin kuzeyinde terörden arındırılmış güvenli bir bölge oluşturulması fikrini de ele almışlar" deniyor. Trump'ın açıklamalarında 20 mil derinlikte güvenli bölgeden başka bir detay yok. Ama Trump'ın paylaşımlarının tümüne bakarsanız ABD'nin PYD/YPG'yi koruma ve onlara özerk yapı oluşturacak bir güvenli bölge fikri var.
Erdoğan'ın açıklamalarına bakılırsa kafasındaki güvenli bölge inşaat projelerinin yapılacağı bir bölge. Ama ABD dahil diğer ülkelerin ne düşündüğü konusunda en ufak bir bilgileri yok.
Hep söylüyoruz nihai hedeflerini bilmediğiniz aktörlerin planlarına destek verirseniz oyunu onların kurallarına göre oynamak zorunda kalır, onların hedefine varır, siz açıkta kalırsınız.
Telefon görüşmesine ilişkin açıklamalar gösteriyor ki, tarafların tek ortaklığı Pi-Vay-Di, Vay-Pi-Ci üzerinde. Şaşırdınız mı? Bakın.
Beyaz Saray açıklamasında "IŞİD'e karşı birlikte savaştığımız Kürtler ve diğer Suriye Demokratik Güçleri" ifadesini kullanarak PYD/YPG'nin adını kullanmadan Kürtlerle eşleştirmiş, Kürtleri teslim ettiğini vurgulamış.
Cumhurbaşkanlığı açıklamasında ise "terör örgütleri DEAŞ, PKK ve PKK'nın Suriye uzantıları," denilmiş PYD ve YPG'nin adı zikredilememiş.
Bu iki açıklamaya bakıldığında PYD/YPG üzerinde bir "sessizlik süreci" mutabakatı var gibi. Muhtemelen ABD'lilerin Menbiç yol haritasıyla gündeme getirdikleri PYD içindeki Kandil kökenli az sayıda PKK'lı gönderilsin, kalan PYD'lileri de Türkiye kabullensin stratejisi.
Erdoğan'ın hem New York Times gazetesine yazdığı makale hem de dün grupta yaptığı Türkiye'nin Kürtleri hedef almadığı, aksine yardımcı olduğuna ilişkin açıklamaları, ki doğrudur, bu kabullenmenin emareleridir.
Çekilme dahil ABD ile aramızdaki tüm konuların yetkili kurumlarca görüşüleceği uzun bir görüşme maratonu var. Bu tipik Amerikan oyalama sürecidir.
Nasıl Menbiç yol haritasından ve Irak'taki 2'li 3'lü mekanizmalardan bir şey çıkmadıysa buradan da Türkiye lehine bir şey çıkmaz.
Türk tarafı, Trump'ın tehdit ve şantaj twitinden, bakın bizim dediğimiz güvenli bölgeyi yazmış diyerek başarı hikâyesi çıkarmaya çalışıyor ama ABD'nin oradaki güvenli bölgenin kontrolünü Türkiye'ye vereceğine ilişkin hiçbir veri yok, söz yok. Aksine Türkiye'nin sınırın Suriye tarafına adım atmasını engelleyecek gelişmeler var.
İç kamuoyuna yönelik verilen mesajların aksine sahada ABD planlarının yürüdüğüne ilişkin son dakika gelişmeleri var. Buna göre Fırat'ın doğusunda sınır hattında belli derinliğe kadar üç grubun silahlı güç konuşlandırılmasına izin veriliyor. Bu konuda ABD gözetiminde (özellikle J.Jeffrey) yapılan görüşme trafiğinde Türkiye, Barzani yönetimi, PYD-ABD'nin planlarına tamam dedi.
Buna göre; Kobani ve çevresine PYD, Tel Abyad ve çevresine Türkiye'ye müzahir ama ABD tahkikatından geçmiş Arap aşiretler, Malikiye-Tel Koçer gibi Irak-Suriye-Türkiye sınır bölgelerinde Barzani kontrolündeki Roj peşmergelerin konuşlanmasıyla bir tampon bölge oluşturuluyor.
ABD, "geriden yönetim" stratejisiyle az adamla kritik noktalardaki görevlendirmelerle süreci gözetleyecek. Böylece Türkiye'nin Fırat'ın doğusuna müdahalesine gerek kalmadı denilecek, YPG'nin de Türkiye'yi taciz etmeyeceği garanti edilecek.
Bu senaryoyla Fırat doğusunda 7 veya 8 kanton oluşturulması demek. Böylece, resmen tanınmamış olsa da ABD ve Batılı ülkelerin gayriresmi ilişkiye girdikleri PYD'nin ilan ettiği Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetiminin var olduğu düşünüldüğünde Fırat'ın doğusundaki bölge yönetimi üzerinde mutabakat sağlanmış gözüküyor.
Trump'ın sözde çekilme kararı işte tam da bunun için yani ikinci Kürdistan veya PKKistan veya PYD bölge yönetimi. Bu güvenli bölge tuzağına düşmeyin. Çünkü gitmesek de görmesek de o ABD'nin güvenli bölgesi.