Pepee’yi yedirmeyiz!
Derenin altından çook sular aktıktan, Pepee bu hadiselerin üzerine iki kanal daha gezdikten sonra malumun ilanına gerek var mı bilmiyorum ama iddia o ki “ilk milli çizgi film kahramanımız”ın TRT’den tasfiyesinin sebebi de “Alo Fatih”miş!
Yine iddiaya göre Pepee’nin yayından kaldırılma nedeni, çocuklara “hırsızlığın, yalanın, iftiranın kötü bir şey olduğunu anlatması”ymış!
Yeni Türkiye, okul öncesi çağdaki çocuklara Arsen Lüpen tipi rol modeller öngörüyor zahir;
Ey Türk Gençliği, birinci vazifen, zeki, çevik, nazik hırsızlar olarak yetişmek ve para kutucuklarını ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir!
Bir gün gemicikleri, kupon arazi rantçılığını, para sıfırlamaktan dahi aciz mahdumları müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunduğun imkan ve şeraiti düşünmeyecek, hukuku guguklaştıracak, hakim ve savcıları kuklalaştıracak, avukatların analarından emdiğini burunlarından getirmekten çekinmeyeceksin!..
Velhasıl;
Pepee’nin “çok olduğu” doğru olabilir ama kanımca tek nedeni “dürüstlük öğretisi” değildir.
Buyrun size Pepee’nin yapımcısı/yaratıcısı Ayşe Şule Bilgiç’le yapılan röportajlarda en çok tekrarlanan iki soru:
-Pepee neden bu kadar “milliyetçi” ?
-Pepee’nin jeneriğinde neden Türk bayrağı var?
Hatta, “Pepee niye sarışın, mavi gözlü biri değil, ırkçı mısınız” diye soran/sorgulayanı bile oldu diyeyim, gerisini siz hesap edin!
Çünkü Pepee, milli bayramların yasaklandığı bir ülkede Türk bayraklarıyla süslü kürsülerde Atatürk şiirleri okuyor her 23 Nisan’da...
Cumhuriyeti reklam arası gören bir kafanın hükümranlığı altında “Cumhuriyet Bayramları”nı kutluyor coşkuyla...
Bir 10 Kasım bölümleri var ki, “ecdada saygı” ne demek ders veriyor bunu “sap gibi dikilmek” sayan büyüklerine...
“Gangnamstyle” çocukları karşılama, halay, misket oynamaya başladılar onunla...
“Dede”si, “nene”si, “bebe”si, “gözleme”si, “tarhana”sıyla olmadığı bir şeyi dayatmıyor çocuklara; abartmıyor, suni, zorlama bir “bak işte biz böyle olmalıyız” mesajına boğmuyor, inanılmaz eğlenceli bir dille “özleri”ni keşfetmelerine yardımcı oluyor yalnızca.
TRT’den gönderdiler, havuz medyasında boğmaya yeltendiler, ne gam... 2008’den beri -arkadaşlarının garip bakışlarına muhatap olmak pahasına- bir Pepee izleyici ve izlettiricisi olarak, lafa gelince Hollywood’un psikolojik operasyonlarına dair mangalda kül bırakmayan zevattan bir parça samimiyet bekliyorum;
“Elin Amerikalısı her filminde Amerikan bayrağını heybetle gösteriyor... Biz de Türkiye’de ilk kez yapılan bir işte bayrağımızın dalgalanmasından çok mutluyuz...” diyen Düşyeri ekibini de, güya manevi değerlere sahip nesiller yetiştirmek adına Örümcek Adam’a namaz kıldırmaya, Külkedisi’ne besmele çektirmeye çalışan kafanın tekelindeki sektörde, Türk kimliğiyle “çocukların kahramanı” olmayı başarabilmiş Pepee’yi de yedirmeyiniz!
Yedirmemeliyiz!