Parti içi demokrasiyle CHP fark yaratabilir
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, İzmir 2. bölgeden ön seçime giriyor. Daha önce İstanbul 2. bölgeden milletvekili olduğu halde neden İstanbul’dan aynı bölgeden değil de İzmir’den giriyor? Bunu farklı yorumlayanlar olabilir... Ancak önemli olan genel başkanın ön seçime girmesidir.
Öte yandan, CHP önceki genel başkanı Deniz Baykal da Antalya’dan ön seçime giriyor. Partiyi sıfırdan yüzde 31 oy potansiyeline taşımış Deniz Baykal Antalya’dan kontenjan istemedi, ısrarla ön seçim istedi ve önseçime katılıyor.
Aslında, Deniz Baykal 1980 öncesi CHP’sinde demokrasi kültürü almıştır. Zira 1973 ile 1977 arasındaki seçimlerde, CHP’nin bugünkü MYK’sına tekabül eden Genel İdare Kurulu üyeleri, kontenjan adayı olamıyordu... Zorunlu olarak ön seçime katılıyorlardı. Bu uygulama “Halkın ve örgütün desteğini alamayanlar partiyi idare edemezler” temel felsefesine dayanıyordu.
CHP’nin atak yapması için diğer partilerden farklı bir kulvarda olması gerekir. Bugün Türkiye’nin en fazla ihtiyaç duyduğu alan, demokrasidir. CHP bu nedenle tüzüğüne yüzde 80 önseçim zorunluluğu koymuştur. Keşke siyasi partiler yasasının verdiği yüzde 5 kontenjan dışında adayların tamamı için önseçim zorunlu olsaydı. Çünkü, CHP’nin çıkaracağı söz gelimi 150 milletvekilinin önemli bir çoğunluğu yine kontenjanla gelmiş olacaktır.
Daha önemli olan, genel başkanın tayin ettiği genel başkan yardımcılarının de, partinin geçmişinde olduğu gibi ve bugün genel başkanı örnek alarak ön seçime katılmalarıdır. Ön seçime katılmayan genel başkan yardımcıları “Örgüte güvenmiyor” demektir.
Eğer bu genel başkan yardımcılarından uzman olarak alınanlar varsa, bu da yanlıştır. Çünkü bunlar genel başkan yardımcısı değil danışman olabilirlerdi.
Siyasi partiler tabana dayanan, seçmene dayanan bir organizasyondur. Kılıçdaroğlu, geçmişte bu anlayış içinde olmadı. Söz gelimi parti meclisi seçimlerinde istediklerini genel başkan yardımcısı yapsın diye, platformda 3 kişilik erkek kontenjan adayı olarak listeye 3 kişi koydu. Yani bunlar sıfır oy almış olsalardı da seçilecekti. Kılıçdaroğlu, parti meclisi seçimlerinde bu yolla delegelere ambargo koydu ve partiye zarar verdi. Şimdi ön seçime katılması belki yeni ve demokratik bir anlayış içine girmesinin yolunu açabilir. Yetmedi, kendi tayin ettiği genel başkan yardımcıları olan MYK üyelerini de ön seçime zorlaması gerekir.
Maalesef hatalar devam ediyor... Başka illeri yakın bilmiyorum.. Ancak bu seçimde kendi ilim olan Kars ve Ardahan’ın önseçim dışında tutması da yeni bir hatadır. 1950-1960 CHP’nin kalesi olan bu illerden Kars’ta etnik ve mezhepsel sorunlara yaklaşımı nedeniyle CHP 3. parti konumuna girdi. Şimdi de Ardahan’da adaylık için antidemokratik uygulama yapıyor.
Ardahan il başkanı, tabandan gelen daha önce uzun yıllar il genel meclisi üyeliği yapmış birisi idi. 10 gün önce görevden alındı. Neden alındığı açıklanmadı. Şimdi yeni il başkanı atandı. Yeni başkan da görevi iade ediyor. Çünkü yönetim kurulu üyeleri için kendisine inisiyatif verilmiyor. Bunlardan Kılıçdaroğlu’nun haberi varsa, yeni bir yanlış yapıyor. Yoksa yanlışları önlemekte etkisiz kalıyor, demektir.
Genç İş Adamları Derneği, 2014 yılında en az yatırım çeken 4 ilin “Bayburt, Ardahan, Tunceli ve Hakkari olduğunu açıkladı.”
Ardahanlılar kadar partinin de bu hususlarda hassas olması ve Ardahan’ın yanlış tanınmasına neden olabilecek, demokratik olmayan tasarruflardan vazgeçmesi gerekir.
1946’da Demokrasiyi getiren, geçmişte parti içi demokraside örnek olan CHP’ye, çelişkili ve topal demokrasi yakışmaz.