Paralelin AKP adayı!
"Ne istediler de vermedik?" diyen Tayyip Erdoğan, paralel ile başlattığı savaşın başlangıcında "biz çok safmışız, kandırıldık" diyerek 11 yıl boyunca verdiklerinin hesabını kesmeye çalıştı. Lakin evine, izzet-i haremine girilişini de affetmedi. Bu konuda kararlı olan ikinci bir isme inanmıyorum. İktidarı boyunca Erdoğan'a "Size suikast hazırlıyorlar... Sizi darbe ile görevden uzaklaştırma planı yapıyorlar" diyen paralelciler doğrusu iyi çalıştı. Nitekim Erdoğan ve çevresini hayali senaryolarla inandırdı. Bütün dünyada liderliğin ölçüsü vardır. Üzerinde yaşadığımız coğrafyanın da öyle... Aksi halde ağır bedeller ödemek zorunda kalınır. Erdoğan da bedelini ağır ödemekte. Öyle ki iktidarını koruyabilmek için elindeki gücü bu defa küçük miktarla paylaşma yolunu seçti. Oysa 17-24 Aralık öncesi resmen ortaktı. Kimileri 12 Eylül referandumundan sonra Erdoğan'a dayatılan listede 150'den fazla paralelciden bahsediyor. Süreçten sonra sayılarının 10'u geçmediği görüldüyse de bu TBMM'deki sayının göstergesiydi. Bir de Anadolu'ya il ve ilçelere gitmek gerekiyordu ki bunu ne Erdoğan ne Hakan Fidan ne de çok güvendiği Efkan Ala biliyordu. Belki milletvekilliği listelerinde titiz davranıp, istihbarattan gelen uyarılar dikkate alındı. Ama emanet edilen kamu kurum ve kuruluşlarının vaziyetini bir türlü mercek altına alamadılar. Nitekim yeni sızmalar buradan olacak!
Kayseri Şeker rant kurbanı
AKP kendi yetişmiş kadroları olmadığı için paralel yapı ile sürdürdüğü ortaklık neticesinde spor kulüplerinden, esnaf odalarına, kooperatiflere kadar her yeri ele geçirme sevdasıyla fena halde taviz vermiş. Cumhurbaşkanı, bakan, milletvekilleri çıkardığı benim memleketim Kayseri'de öylesine bodoslama daldılar ki, züccaciye dükkânına giren filler misali kırıp döktüler. Asırlık çınarları söktükleri, ele geçirip rantını paylaştıkları kurumların başında Kayseri Şeker geliyor. Atatürk'ün emri ile "millî kuruluş" olarak inşa edilen Kayseri Şeker, Türkiye'nin ilk 50 şirketi arısındayken tıpkı Ergenekon ve Balyoz gibi kumpasa uğradı. 80 bin civarında pancar üreticisinin üye olduğu kooperatife, paralel polis ve savcılar aldıkları talimat üzere operasyon yaptı. Öyle ki dönemin Emniyet Müdürü Orhan Özdemir, Ticaret Odası Başkanı Hasan Ali Kilci, kentin en güzide hukukçularını tutuklattılar. Tutuklananların başında iki kardeşi ile beraber Pancar Üreticileri Koop.Bşk Vedat Ali Özışık da vardı. Akla hayale gelmeyen iftiralarla 11 ay ile 34 ay arası hapis yattılar. Yerlerine hukuksuzca atanan ve "kayyum" sayılanların bir müddet sonra "paralelci" olduğu ortaya çıktı.
Pancar Ekicileri Koop. Başkanı Hüseyin Akay, Milat Partisi Eş Başkanı ile aynı derneklerin yani "Demokraside Birlik Vakfı ve İnsani Değerler Derneği" kurucuları arasındaydı. Aynı Akay, 17-24 Aralık sürecinde bu derneklerin hazırladığı "Erdoğan istifa etmeli" bildirisinin de altında imzası vardı. Akay ve bazı yönetim kurulu üyeleri bu yazılı-belgeli gerçekleri inkâr edemiyor. Birkaç gün önce telefonda "adı geçen derneklerden bir yıl önce istifa ettim" diyerek durumu kurtarmaya çalışıyor. Yetmiyor bu gerçekleri ortaya çıkaran gazetecileri darp ettiriyor.
Kayseri kültürel anlamda büyük kent 20'ye yakın günlük gazete var. Bir süre seslerini kesmek için ilanlarını kestiler. Ama meslek namusuna sahip çıkanlar direndi. Birisi de "Deniz Postası". Azim Deniz, Şeker'deki kumpasa yıllarca karşı çıktı. Nitekim geçtiğimiz gün AKP'den Kayseri milletvekili aday adaylığını açıklayan Pancar Ekicileri Koop.Bşk. Hüseyin Akay'a "Cemaat bağlantısı"na ilişkin soru yöneltti ve herkesin önünde darp edildi. Akay son derece pişkin "MHP, CHP ve AKP'li çiftçilerimizin ortak kararı ile AKP'den aday olduk" diyor. Şehirdeki CHP'li ve MHP'liler öfkeli. Pabuç bu kadar ucuz değil. Kayseri Şeker'deki kumpasın izini bulduk. Bir süredir zaten araştırıyor ve belgeleri topluyorduk. Birkaç ay sonra "Şeker Kumpası"nı kitap haline getirip buz dağının görünmeyen bölümüne ışık tutacağız!