Papaz ve hahamlı imam hatipler geliyor
Milli Eğitim Bakanlığı imam hatip liselerinde haham ve rahiplerin ders vermelerini programına almış bulunuyor, hayırlı olsun.
Bundan böyle imam hatip lisesi öğrencileri papaz ve hahamların rehberliğinde kilise ve sinagoglara geziler düzenleyecek, görevli haham ve papazlardan kiliseler, sinagoglar hakkında bilgiler alacak, inanç ve ibadet esas ve şekilleri hakkında nasihatler dinleyecek. Bakanlık diyor ki, “Dinler Tarihi derslerine Hıristiyan ve Musevi din adamları davet edilmeli ve öğrencilere kendi dinlerini bizzat anlatmaları sağlanmalı!”
Türkiye bir yandan bünyesinde kilise ve sinagog bulunan camilerle donatılıyor, diğer yandan papaz ve hahamlar imam hatip liselerine öğretmen olarak davet ediliyor. Milli Eğitim Bakanlığı tarafından öğrencilerimize ücretsiz dağıtılan ders kitapları ise çarpıtmalarla dolu. Mesela 6. sınıflarda okutulan Din Kültürü ve Ahlak Dersi kitabında İncil ve Tevrat için, “Allah, insanlara yol göstermek, onları güzel davranışlara yönlendirmek için birçok peygamberler görevlendirmiştir. Peygamberlerin bazılarına öğütlerin ve yasakların yer aldığı kitaplar göndermiştir. Bunlardan dört tanesi, günümüze kadar gelmiştir ve bütün olarak elimizdedir” denilerek “tahrif edilmiş” bu kitaplar Kur’an ile eşitleniyor. İnsan Allah’tan korkar, Allah’tan korkmuyorsa bile hakikate saygı duyar. Kim İncil ve Tevrat için, “Tam olarak elimizdedir” diyebilir ki. Bunu sen bir papaza, bir hahama söylesen o bile bu kadar cesurca bu ifadeleri kullanamaz.
Bu kitaplar “Tam” yani noksansızsa niye Kur’an-ı Kerim gibi “Tek” değil de meselâ İncil dört, hatta beş tane. Sonra onların kaç yüz İncil’den dörde indirildiğini artık bilmeyen kaldı mı?
Ders müfredatında Müslüman evladına tahrif edilmiş kutsal kitapları “Tam”, yani “noksansız” olarak öğretmeyi içine sindirebilmiş bir Milli Eğitim’in nihayet imam hatip liselerine papaz ve hahamları öğretmen olarak sokması, aslında bizi hiç şaşırtmadı. Bizi şaşırtan muhafazakâr Türk insanının ve bugüne kadar dini hassasiyetleri okuyucu elde etme vesilesi yapan kimi gazetelerin haham ve papazların imam hatiplere sızmalarına sessiz kalışları. Bir yanda Allah’ın dini ve milletin geleceği, diğer yanda iktidar partisinin nimetleri...
Normalde hangisinin tercih edilmesi lâzım!
Benzer icraatlar bir MHP, bir CHP iktidarında olsaydı o partiler yapılacak ilk seçimlerde barajın altında kalmaz mıydı! MHP kıyısından köşesinden hükümet ortağı oldu, başörtüsü meselesi halledilemediği için, millet DSP ve ANAP engellerini görmezlikten gelerek, “Erkeğim dedin, ürkek çıktın” diye faturayı MHP’ye kesti.
AKP neredeyse yedi yıldır tek başına iktidar, istediği an anayasayı değiştirecek güce bile sahip olduğu halde başörtüsü meselesini çözmedi, Çözmemek ne kelime Bakan Mehmet Ali Şahin, “Başörtüsü yüzde 1,5’un meselesi” dedi, Abdullah Gül Dışişleri Bakanı iken Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde başörtüsü yasağını savundu.
Yahudi kuruluşlarından cesaret ödülleri alındı. Okullarda namaz, abdest ve guslün anlatılması ve namaz surelerinin öğretilmesi yasaklandı.
Baktılar ki ne dur diyen, ne sus diyen var, bu yıl da imam hatip liselerine haham ve papazların öğretmen olarak sokulması kararlaştırıldı.
AKP’nin bu icraatları Allah ve Resul’ünün tasvip ettiği icraatlar mıdır?
Yani Hz. Muhammed (s.a.v) başörtüsü yasağını savunur mu, Ashab-ı Suffa’nın arasına papaz ve hahamları sokar, Yahudilerden cesaret ödülü alır mı?
Bütün bunları Hz. Ebubekir, Hz. Ömer, Hz. Osman, Hz. Ali efendilerimiz yapsa peygamber ashabı sessiz kalır mı!
Cumhuriyet tarihi boyunca bütün bunların tek bir benzeri var mı!
Bu millet bu imam hatipleri papazlar ve hahamlar ders versin diye mi yaptırdı ve bu millet çocuklarını bu imam hatip okullarına papaz ve hahamlardan Hıristiyanlık ve Yahudilik öğrensin diye mi gönderiyor!
Ne diyelim...
En iyisi biz hiçbir şey demeyelim ama bir gerçeği, kendilerinin de çok iyi bildiği bir gerçeği hatırlatmadan da geçmeyelim:
“Kişi sevdiği ile beraberdir!”