Papadopulos'un söyledikleri Tayyip Bey'e ithaf olunur...
Güney Kıbrıs’ta 17 Şubat 2008’de yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçim tarihi yaklaştıkça propaganda çalışmaları da yoğunlaşmaya başladı.Seçimin kesin favorisi henüz yok.Yapılan anketlerde üç ciddi adayın alacağı oylar birbirine çok yakın.Anketler Papadopulos’a daha çok şans verirken;onun arkasından Hristofiyas ve Kasulides gelmekte.Seçim sonucunu Rum milliyetçi fanatiklerin belirleyeceğini gören adaylar bu oyları alabilmek için birbirleri ile kıyasıya bir ’milliyetçilik’yarışına girdiler.Adayların yaptıkları açıklamalar ise Kıbrıs Türklerini bekleyen tehlikeleri apaçık ortaya koymakta;Rumun gerçek yüzünü ise görmemizi sağlamaktadır.
Kimlerle, ne tür zihniyet sahibi insanlarla Birleşik Kıbrıs çatısı altında ortak bir devlet kuracağımızı daha net görebilmek imkanı bulmaktayız.
Rumun hedef ve emellerini bugüne dek anlamayanların, Rum liderlerin, son dönemde,seçim kampanyası sırasında yaptıkları açıklamaları dikkatle izlemelerinde fayda görmekteyim.Rum liderlerin hepsinin Enosis yemini etmiş olduklarını ve adayı bir Elen adasına dönüştürmek fikri dışında başka bir alternatife sıcak bakmadıklarını artık anlamak zorundayız.
Geçtiğimiz hafta Güney Kıbrıs Rum Yönetimi Cumhurbaşkanı Papadopulos’un Simerini gazetesinde yayınlanan söyleşisinin önemli gördüğüm bazı bölümlerini sizlerle paylaşmak istemekteyim.
Papadopulos şöyle diyor:
* Zürih statüsüne dönüş talep etmiyoruz. Kesinlikle hayır. Zürih-Londra Anlaşmaları’nın öngördüğü gibi ’üniter ’ devlete geri dönebileceğimiz yönündeki her türlü beklenti geride kalmıştır.
* Annan planı yeniden gündeme gelirse vatandaşlar yine gür bir hayır diyecekler. %76’dan da büyük bir oranda.
* Hiçbir şekilde, sakinlerinin ırk kriterleriyle oy kullandığı etnik açıdan arı bölgeleri kabul etmeyiz.
* Kıbrıslı Türklere izolasyon yok, Türkiye gerekli bedeli ödeyecek.
* Sayın Talat ’her şey görüşmeye açıktır, Annan planı çok dikkatle hazırlandı ve hazırlanması için yıllar gerekti, daha fazla çabaya gerek yok’ diyor. Bu açıklama, tek başına, Gambari Anlaşmasının iptalini öngörüyor. Çünkü Gambari Anlaşmasının özü, bu müzakerelerden Kıbrıs sorununa kapsamlı bir çözüm çıkması için, Kıbrıs sorununun önemli yönlerinin çalışma gruplarında ’hazırlanması’dır.
* Türkiye’nin Avrupa perspektifini kesintiye uğratırsak Türkiye’ye karşı elimizde hangi baskı unsuru kalacak?
* Onlar orada, biz burada’çözüm değildir. Hiçbir şekilde. Kıbrıs sorununun sonu da olmaz. Aksine, yeni çok daha beter maceraların başlangıcı olur. Kıbrıs, nihayetinde tamamen Türkleşmeye sürüklenmeden; sınırlara ve bölünmeye tahammül edemez. Fanatik şekilde bu teorinin karşısındayım.
* Biz tek uluslararası temsiliyeti ve tek egemenliği olan bir devlet istiyoruz. Herhangi başka bir şey, talebimizin dışındadır.
Papadopulos’un söyleşide yaptığı açıklamalara bilmem yorum yapmam gerekiyor mu?Her şey apaçık ortadadır. Papadopulos uzlaşmazlığını sürdürürken Türk tarafını suçlamaktan çekinmemektedir.Kafasındaki çözümde ise Kıbrıs Türklerinin eşit ortaklık haklarını kesinlikle tanımamakta ve ikinci sınıf vatandaş ve azınlık olarak gördüğü Kıbrıs Türklerini kendi halkı içerisinde osmosis yoluyla eritmekten başka bir çözüme de sıcak bakmadığını açıkça söyleyebilmektedir.
Anavatan Türkiye Başbakanı Tayyip Erdoğan işte bu kafadaki,güvenilmez,sahtekar,küstah, insanlarla bizleri bir arada yaşamaya teşvik etmiş,baskı,şantaj ve tehditle Annan Planına evet dememizi sağlamıştır.Tayyip Erdoğan ve içimizdeki işbirlikçiler bakalım Papadopulos’un bu açıklamalarına ne diyecekler?Hala daha Rumla ortak bir devlet kurmaktan bahsedebilecek yüzleri olabilecek mi?