"Öz"üyle, sözüyle Altın Portakal...
Antalya'da hava sıcak, insanlar sokaklarda tişörtle dolaşıyor... Her yerde turistler var..
Otellerin havuzları dolu, plajlarda denize girenlerin heyecanı, buraya hiç yaz gelmeyecek mi sorusunu öne çıkartıyor...
Antalya Altın Portakal Film Festivali işte böyle bir atmosferde başladı...
Ne yazık ki sanata siyaset karışınca başlayan kahredici erozyonlar film festivalini 5 yıl önce tartışmalı hale getirmişti... Gizemini-heyecanını adeta kaybetmişti Altın Portakal...
31 Mart yerel seçimlerinin ardından siyaset nasıl toplumu boğmaya çalışan zinciri kırarak yerel yönetimlerde devrim yaptıysa, sanat üzerindeki baskıyı da dağıtıverdi...
İşte bu yüzden üzerindeki kara örtüyü atmış bir festivalin ilki bu...
AKP'li belediye döneminde ulusal yarışma bölümü kaldırılan ve sanatçıların büyük bölümünün de protesto ettiği festivalin sloganı işte bu yüzden "özüne dönüyoruz" diye belirlenmiş...
Oysa sanatın bile özüne dönme mücadelesine sokulmuş olması ne kadar da acı değil mi?..
Neyse ki, katılımcıların heyecanına, sanatçıların coşkusuna bakılırsa gerçekten de özüne dönmeye başlamış festival...
Altın Portakal'ın direktörü Ahmet Boyacıoğlu da festivalin "öze dönüş"ünün kusursuz geçmesi için ilk günden itibaren yoğun çaba harcadı...
Yeşilçam'dan kalanlar...
Bu yılki Altın Portakal'ın geçmiş yıllardan ve diğer festivallerden bir önemli farkı daha var...
Önceki yıllarda festivalin düzenlendiği otellerde her köşede bir Yeşilçam emekçisiyle karşılaşırdınız...
Dün baktım da, otelde birkaç Yeşilçam emekçisinin dışında dizi oyuncuları, mankenler, sunucular çoğunluktaydı...
Ve ne ilginç ki, özellikle genç sinemacılar ve gazetecilerin çoğunun tanımadığı Yeşilçam emekçileri medyanın ilgisi açısından dizi oyuncularının gölgesinde kalmıştı...
Yeşilçam'dan göze çarpanlara gelince, sayıları çok az kalmış emekçiler festivaldeydi;
Yapımcılar Abdurahman Keskiner, Necip Sarıcı, Erdoğan Engin, Sabahattin Çetin, yönetmenler Şerif Gören, Engin Ayça, Ümit Efekan, oyuncular Türkan Şoray, Yusuf Sezgin, Selma Güneri, Berhan Şimşek, Gülsen Tuncer, Tuğrul Meteer, Mustafa Uzunyılmaz, Ahmet Mekin, Salih Güney, Serap Aksoy, Necmettin Çobanoğlu, Gül Arda, Füsun Demirel ve Can Kolukısa...
Yukarıdaki liste Altın Portakal'a katılım açısından sevinç yaratsa da, Yeşilçam'dan geriye ne kadar az insan kaldığını göstermesi açısından hüzün vericiydi...
İşte bu yüzden Altın Portakal'ın açılış töreninde onur ödülleri dağıtılmadan önce, daha geçtiğimiz aylarda yaşamlarını yitiren onlarca sanatçının görüntülerinin ekrana yansıması bir yandan hüzün yaratırken, diğer yandan da salondan büyük alkış aldı... Peki neden?.. Halkın coşkusu geçmişe özlem miydi, vefanın dışa vurumu mu, yoksa "özüne dönüş"ten yansıyan çığlıklar mı?..
CHP, değişim, sinema...
Yukarıdaki sorunun yanıtı da Altın Portakal Film Festivali'ndeki değişimdedir aslında...
AKP iktidarı döneminde adeta zincir altına alındığı için heyecanını-coşkusunu bir süre yitirmiş olsa da, Antalya'da belediyenin CHP'ye geçmesinin ardından yaşanan "özüne dönüyoruz" değişimi, yapılan heyecanlı konuşmalarda da dışa vurdu...
Festivalin açılış konuşmasını yapan Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı CHP'li Muhittin Böcek, ülkenin geçirdiği zor günlerde festivalin bir nefes olmasını dilediğini belirterek, Altın Portakal'ın kendisi için değerini bir çocukluk anısını anımsatarak dile getirdi...
Sinemaya ilgisi nedeniyle, 1970'li yıllarda at arabası ile korteji izlediklerini anlatan Böcek şunları söyledi;
"Sinema benim hayalimdi. Henüz 15 yaşında kazandığım ikramiye ile bir sinema makinesi aldım. Okul yıllarında Antalya'nın farklı yerlerinde sinema oynattım. Açık hava seyyar sinema gösterimi yapardım. Açık hava sinemamı oluşturmamı sağlayan o makinenin yansıttığı ışık o yıllarda benim hayatımı aydınlattı, hala da aydınlatmaya devam ediyor. Antalyalıların özünde sinema aşkı vardır."
"Özüne dönüyoruz" sloganı yalnızca festivale bir canlılık getirmedi, siyasallaştırılmaya çalışılan sanatın içinden bir başkaldırı gibi konuşmalar yapan Yeşilçam emekçilerinin tepkileri de dikkat çekiciydi...
Festivalin dün akşam yapılan açılışına Yeşilçam emekçileri damga vurdu... Çünkü konuşmalarındaki vurgularda hep Atatürk vardı...
Onur ödülleri töreninde sahneye çıkan tüm sanatçılar "Atatürk" dedikçe "Cumhuriyet" dedikçe, 10 bini aşkın izleyicinin bulunduğu salonda adeta yer yerinden oynadı...
"Yıldırım Önal Anı Ödülü" verilen ünlü oyuncu Can Kolukısa cumhuriyete dikkat çekerek büyük alkış aldı...
Onur ödülünü alan ünlü oyuncu Ahmet Mekin, konuşmasında defalarca Atatürk'e vurgu yaptı, cumhuriyetin önemine dikkat çekti...
Mekin; Gazi'ni, "Sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş demektir" sözüne dikkat çekerken, salon coşkuyla ayağa kalktı..
İzleyiciler aynı coşkulu tepkileri Selma Güneri'nin, "bu ödülü Atatürk için alıyorum" şeklindeki sözlerine karşı da yoğun alkışlarla dışa vurdular...
Evet; 31 Mart seçimlerinin ardından yerel yönetimlerde yaşanan siyasal değişim sanatta da bir "özüne dönüş" mücadelesi başlatmış oldu... Antalya Altın Portakal Film Festivali de yapılan konuşmalar, seçilen filmler ve katılımcıların duyarlılığı açısından sinemada özgürlük mücadelesinin yeni bir başlangıcı oldu...