Özkök'ün çetesi

Ertuğrul Özkök’ün, isimleri Tuncay Güney’in hazırladığı şemada yer alan Gülerce, Sadıkoğlu
ve Sancak’ı kızdıracak sorusu:

Ne idüğü belirsiz bir şemada, “Ergenekon çetesinin üyesi” olarak gösteriliyorum ve liberal bazı arkadaşlarımız bu listelere bakıp bizleri ihbar ediyor. Peki öyleyse, buradan o listedeki başka arkadaşlara da sesleneyim.
Ey Hüseyin Gülerce arkadaşım. Sen ki Zaman Gazetesi yazarısın... O listede senin de adın var.
Söyle bana, sen Ergenekoncu musun?
Seninle hangi örgüt evinde buluşup, el ele omuz omuza menfur planlar hazırladık?
Sen, ey Yenişafak Gazetesi’nin eski genel yayın yönetmeni, gerçekten sevgili arkadaşım Selahattin Sadıkoğlu. O listede senin de adın var.
Söyle, bu pislik dolu Ergenekon çukuruna nasıl düştün? Taammüden mi, yoksa kader kurbanı mısın?
Üstelik o meşum Ergenekon şemasında her ikiniz de benden çok yukarılarda görünüyorsunuz. Yani siz üst, bense garip bir ast’ım.
Sen, ey Star Gazetesi’nin sahibi Ethem Sancak dostum. Arkadaş sen de mi?
Nerede o karanlık çukurlara gömdüğün Kaleş’ler, malum kafileden el bombaları...
“Sen” diye sesleniyorsam terbiyesizliğime vermeyin, aynı çeteden olduğumuz için bu kadar hukukumuz vardır diye düşünüyorum.
Şimdi bu nasıl bir Ergenekon çetesidir ki, aylardır gazetelerimiz, köşelerimiz gırtlak gırtlağa.
Şikayetim işte budur.
Çünkü bu deli saçması belge dava dosyasında...
Aylardır bunları anlatmaya çalışıyorum ve şunu söylüyorum: Davanın usulü, teknik ayrıntıları da hukukun ayrılmaz parçasıdır.
* Ertuğrul Özkök / Hürriyet


++++++


Gitti, gül gibi örgüt karizması
“Muvazzaf subaylar”, “ekonomi lobisi”, “siyasi kanat”, “medya-gazeteler” vesaire... İşte ordayım tepede; Ergenekon’un medya ayağında...
Hem Ergenekon’un öldürülecekler listesinde yer almak, hem Ergenekon’un içinde olmak bende değişik duygular uyandırsa bile, bu sefer artık gülemiyorum da...
Bir hukuk devletinin hukuku mu?..
Yoksa dedikoduların, çirkefin, iftiraların, yalanın, entrikaların yarışı mı?..
Listede nur içinde yatsın Gülçin Telci de var, o on sene önce öldü... Ankara Temsilcimiz Enis Berberoğlu da listede, ama “Sabah’ta” çalışmakta...
En vahimi Ertuğrul Özkök de aramızda... Terör örgütü üyesi olarak eline tabanca verseniz ya kendi ayağını vurur, ya da kazara Oktay Ekşi’yi...
* Bekir Coşkun / Hürriyet

Ertuğrul Özkök eline silah alsa, ya kendini vurur ya Oktay Ekşi’yi


++++++

Yandaş medya histeri krizinde
Gazetelere son olarak emekli Orgeneral Şener Eruygur’un eşi Mukaddes Hanım’ın ses bandı servis yapıldı. Dinleme hukuki mi? Gazetelere kim servis yapıyor? Neden yapıyor? Amaç nedir? Benzer sorular yandaş medyanın umurunda bile değil. 12. Ağır Ceza Mahkemesi malum, Hurşit Tolon’la ilgili tahliye kararını veren mahkeme... Yandaş medya histeri krizine yakalanmışçasına yargıçları baskı altına alma savaşındadır. Onlara göre iddianamenin 7 buçuk aydır hazırlanmamış olması hukuka aykırı değildir. Ama yargıcın sağlıkları ağır şekilde bozulan generalleri tahliye etmesi aykırıdır. Tahliyeler artık yargılamayı etkilemez. Kanıtlar toplanmıştır. Ne var ki amaç yargının adil biçimde sürmesi falan değildir. Amaç psikolojik savaşın sürmesi, TSK’nın onurunun kırılmasıdır. Yargıçlar da hukukla AKP derin devleti arasına sıkıştırılıyor, bu savaşın celladı yapılmak isteniyor. Yargı zordadır.
* Melih Aşık / Milliyet


++++++

Mahkeme kararını etkileme operasyonu
Emekli Orgeneral Şener Eruygur’un eşine ait olduğu iddia edilen “ortam dinlemesi” kayıtlarının internet üzerinden gazetelere sızdırılması operasyonunun, kim tarafından, neden yapıldığını öğrenmemiz gerekiyor.
Ses kaydı “12 ve 14. mahkemeler bizden” diyor. Savcılık tahliye kararına itirazı 12. Ağır Ceza Mahkemesi’ne yapıyor. Hadi siz şimdi kendinizi mahkemenin yerine koyun. Bir tarafta bir kısım medya üzerinize gelmeye hazır. Ellerinde bu iş için kullanılacak bir de ses kaydı var. Bir tarafta da hukuk ve kişisel vicdanınız.
Bu tür ortam dinlemesini yapabilecek alet edevat Emniyet, MİT ve Jandarma’da var. Bu işin altından emniyette yuvalanmış malum çetenin çıkacağını görmek de kimseyi şaşırtmamalıdır.
Memleketimizin, siyasi iktidarın itelemelerinden etkilenmeyecek savcılarına sesleniyorum:
1. Devletin olanaklarını kullanarak, savcılık izni, mahkeme kararı vs. olmadan, ortam dinlemesine cesaret edebilenler kimlerdir?
2. Vatandaşların Anayasa tarafından teminat altına alınmış kişilik haklarını korumak, savcıların, mahkemelerin görevleri arasında değil midir?
3. Mahkeme kararlarını etkilemeye teşebbüs suç değilmidir?
* Mehmet Yılmaz / Hürriyet

++++++


Akp toplantısını İzletebilmek için ‘son dakika’, ‘sıcak gelişme’ anonsları geçti
TRT’nin tarafsızlığı bu mu?
Son haftalarda salı günleri TRT-2’yi izleyenler, ülkede çok önemli gelişmeler olduğunu düşünerek ekran başına kilitleniyor. Çünkü, AKP’nin propagandasını yapmakla eleştirilen kanalda AKP grup toplantısının yapıldığı saatlerde “son dakika” anonslarının biri iniyor bir diğeri geliyor. AKP’nin 2 Şubat Salı günkü grup toplantısının yapıldığı saatlerde TRT-2 ekranlarında tam 14 kez sıcak gelişme anonsu yansıtıldı. Partinin bu haftaki grup toplantısında ise bu rakam 16’ya çıktı. Anonsların tümünde Başbakan Erdoğan’ın çeşitli konulardaki sözlerinden alıntılar yapıldı. Ancak aynı gün yapılan CHP ve MHP grup toplantılarında liderlerin konuşmaları “önemsenmedi.” TRT bu tavrıyla anayasanın 133. maddesinde yer alan “Devletçe kamu tüzelkişiliği olarak kurulan tek radyo ve televizyon kurumu ile kamu tüzelkişilerinden yardım gören haber ajanslarının özerkliği ve yayınlarının tarafsızlığı esastır” hükmünü hiçe saydı. Kurum ayrıca, kendi yasasının 1. maddesinde yer alan “Bu kanunun amacı, radyo ve televizyon ile tüm medya araçlarından yapılan yayınların düzenlenmesine ve özerkliği ve tarafsızlığı anayasada hükme bağlanan Türkiye Radyo-Televizyon Kurumu’nun kuruluş, görev, yetki ve sorumluluklarına ilişkin esas ve usulleri belirlemektir” hükmünü de görmezden geldi.
Son dakika açıklamaları
* Ortalama hükümet etme süresi 16 aydır.
* AK Parti olarak bu kısırdöngüyü bozduk.
* Millet ülkeyi istikrarsızlığa itmek isteyenlere tokadı attı.
* AK Parti seçim ekonomisi uyguluyor diye iftira ediliyor.
* Seçimler demokrasinin tazelenmesidir, güç bulmasıdır.
* Her seçimde artan desteği daha çok çalışma, azim ve kararlılık mesajı olarak aldık.
* Her seçim sonrasında hizmet aşkımızı büyüttük, milletimizle daha fazla kucaklaştık.
* Seçime kadar 60’ı aşkın ilimize şahsen gideceğim.
* Bazı muhalefet partileri, seçim atmosferini iftiralarla karalamak istiyor.
* Bu seçim Türkiye’de demokrasinin geri gideceği bir seçim olmayacaktır.
* Aklına geldikçe gensoru veriyorlar.
* Fırat Kozok / Cumhuriyet

++++++

SORU CEVAP
Günün sorusu Melih Aşık’ın Eyüplü okurundan: Eyüp Belediye Başkanı Ahmet Genç neden yeniden aday gösterilmedi biliyor musunuz?
Cevap için ipucu da ondan: Ahmet Genç, Eyüp belediye sınırları içinde Cihan Kamer, Hasan Doğan, Şevki Kavurmacı üçlüsüne alışveriş merkezi ikramına karşı tavır almıştı!


++++++

Koltuk değneği
Devlet Bahçeli’nin Başbakan’a söylediği zehir zemberek sözler hiç inandırıcı gelmiyor. Sanki rol yapıyormuş gibi. Sert yüz ifadesi, öfkeli sesi hep hikaye...
Amerikan kuvvetlerinin, Irak’ta Türk askerlerinin başına çuval geçirmesinden bugüne, birçok olay nedeniyle Başbakan’ı eleştiren Bahçeli’nin sözlerinde bir yanlışlık yoktur. Peki onun doğru sözlerine neden inanmıyoruz? Aynı Bahçeli, seçim meydanlarında urgan sallamış “İşte size ip... Teröristbaşını asın!” gibi hamasi sözler söyleyerek oy toplamaya çalışmıştı. Neticede MHP üçüncü parti olarak meclise girdi. İlk iş AKP’ye destek olup, Abdullah Gül’ü Çankaya’ya çıkardı... Daha sonra en kritik zamanlarda ve en civcivli konularda AKP’ye koltuk değnekliği yaparak sıkıntılardan kurtardı. Seçmen, Bahçeli’ye, AKP’ye koltuk çıksın diye değil, muhalefet yapsın diye oy vermişti... Şimdi ağzıyla kuş tutsa bile seçmeni kolay kolay inandıramaz!
* Tokmak / Sözcü

++++++


Engin ‘üç buçuk’ kostümü
Alacağı tepkilerden korktuğu için okuyucu maillerine bile bakamayan “azılı Atatürk düşmanı” çareyi tebdil-i kıyafette bulmuş olabilir mi?

Bizim azılı Atatürk düşmanı dün gene saldırmış.. Anlattığı Atatürk nasıl saçma sapan fikirlerin adamı, nasıl eylemi, söylemi birbirine uymaz bir şaşkın.. Atatürkçülük de öyle tabii..
Ağzının payını benden evvel okur verecek ama, bana yağan maillerden anlıyorum.. Atatürk’e sövdüğü zaman ona çekilen mailler geri dönüyormuş.. Ya okur tepkisinden bilgisayarı kilitleniyor.. Ya da bazı okurların iddia ettikleri gibi korkusundan bilgisayarı kapatıyor.. Korkusundan evet.. Atatürk’e sövüyor, ama öte yandan tepkiler de dudaklarını uçuklatıyor.. Gazeteye geldiğinden beri Atatürk’ü nasıl yerin dibine soktu, ucuz esprilerine konu etti, alay etmeye kalkıştı... Ama korkunca, sözüm ona kendini temize çıkaracak yazılar yazıyor.. Efendim gerçek Atatürkçü oymuş da biz onu anlamıyormuşuz?. Hadi ordan..
Kızan okurlar var.“Bize ’Okuduklarını kıçından anlayan okurlar’ deyişine ses çıkarmadın” diyorlar. Adam haklı.. Benim kıçıma yazıyor. Neremden anlayayım ki?..
* Hıncal Uluç / Sabah


++++++


Gaddar liboşlar
Tahliye ne demek?..

Beraat etmek mi?.. Aklanmak mı?..
Yok canım... Delilleri karartmak ya da kaçmak kuşkusu bulunmayan zanlı tutuklanmaz... Ama, yargılanır...
Hurşit Tolon ille de tutuklu kalsın, içerde yatsın diye kıyameti koparan bir medyaya ne dersiniz?..
Ergenekon tertibinde garip ve çarpıcı bir gerçek daha gözler önüne serildi...
Meğer bizim dönek liboşlar ne kadar gaddar imişler...
Suçlu olup olmadıkları henüz belli olmayan insanların eza ve cefa çekmeleri, sağlıklarını yitirmeleri, sakat kalmaları ve ölmeleri karşısında adeta zevk duyuyorlar...
Ülkenin Başbakanı kendisini desteklemeyen medyaya karşı savaş tamtamları çalabiliyor...
Başbakan’dan yana medya ise bir mahkemenin verdiği tahliye kararını bozdurmak için yargıçları ve mahkemeleri etkileyecek en azgın saldırıları pazarlayabiliyor...
* İlhan Selçuk / Cumhuriyet

++++++


MİNİ YORUM
Beki Radikal’e yaramadı

“Özel Harekat Dairesi eski Başkanvekili ve Susurluk hükümlüsü İbrahim Şahin, ‘Ergenekon’ kapsamında tutuklanmadan önce çıkarıldığı savcılıkta 107 sayfalık ifade verdi” haberiyle ilgili olarak Radikal’i Basın Konseyi’ne şikayet eden Genelkurmay Başkanlığı gazetenin akreditasyonunu da iptal etti. Erdoğan’ın Basın Danışmanı olduğu dönemde Başbakanlığın akreditasyon iptallerinin başsorumlusu olarak görülen Akif Beki, eski alışkanlığını da yanında mı getirdi dersiniz?

Yazarın Diğer Yazıları