"Özerk Kürdistan" kimin projesi?
Dünden bugüne gerek İngiliz, gerek SSCB, gerekse de ABD gibi küresel güç merkezleri Türkiye’nin içinde bulunduğu bölgeyle yakından ilgilenmişlerdir. Küresel odaklar, Türkiye’nin bölgede güçlü bir rakip olarak karşılarına çıkmaması için sürekli olarak iç çelişkileri kullanmışlardır.
Jeopolitik Türkiye’yi zorluyor
Türkiye’nin Güneydoğusu Orta Doğu’nun, Kuzeydoğusu Kafkaslar ve Orta Asya’nın, Kuzey Batısı ise Balkanlar’ın kilidi niteliğinde olması, ülkeyi son derece hassas bir konuma indirgemektedir. Jeopolitik konumu, Türkiye’yi kontrol altına alınması gereken bir ülke durumuna sokmaktadır.
Katliam ve şiddete başvuran PKK terör örgütü, Türkiye’yi kontrol altına almak için kullanılan en önemli ve elverişli yapıdır. Ancak yalnızca şiddete dayalı kontrol toplumsal tepki üreteceğinden belirli bir aşamada toplumsal yönlendirme aygıtları devreye sokulmaktadır.
Diğer yandan Türkiye’ye yönelik olarak gerçekleştirilecek “sert” bir müdahalenin hem maliyeti hem de sonuçlarının -teşebbüs edenler yönünden- sarsıcı olacağı da iyi bilinmektedir. Bu nedenle Türkiye’nin siyasi ve kültürel temalarla süslenmiş hedeflerle meşgul edilmesi gerekmektedir. Türk milliyetçiliği yerine önerilen “Büyük Türkiye Milliyetçiliği”; milli devlet yerine kullanılmaya başlanan “Osmanlı Milletler Topluluğu” ya da Kuzey Irak’la bir Konfederasyon söylemlerinin arka planında bu amaç vardır.
ABD’de strateji “Özerk Kürdistan”
üzerine kuruludur
1990’lı yıllarda Rand Co’nun ABD silahlı kuvvetleri için hazırladığı “Kürt Sorunu” başlıklı raporunda şu satırlar yer almaktadır: “Dünyanın doğal merkezi olan Türkiye, ayrılıkçı harekete/Kürtçe konuşan halkın siyasi taleplerine direnme ve sınırlarında kendine düşman bir devletin kurulmasına maruz kalma yerine bütün Kürtleri bir federasyon altında toplama yolunu tercih edecektir” (Sabah Gazetesi, 26 Şubat 1993).
Noam Chomsky’nin de “Osmanlı İmparatorluğunda bazı şeyler temelde doğruydu” diyerek başladığı değerlendirmesi şöyledir: “Osmanlı Devleti’nde esas olarak, bir çerçeve içinde bölgesel özerklik ve bağımsızlığa oldukça ileri düzeyde bir yer bırakmıştı.../...Osmanlı İmparatorluğunun olumlu yanlarının bir şekilde muhtemelen yeniden inşa edilmesi gerekiyor. Gelişeceğini umut ettiğim bu tür bir çerçeve içinde, Özerk bir Kürdistan’ın kurulması beklenebilir. Özerk bir Kürdistan bölgede yaşayan Kürtleri, bölgedeki on milyonlarca Kürdü, öz yönetime dayalı, özerk, kültürel olarak bağımsız, politik bakımından aktif bir bölge içinde bir araya getirebilir. Ve bu bölge -umulur ki- birbirleriyle dost ve işbirliği içindeki ulusal, etnik ve kültürel gurupların oluşturduğu daha geniş bir federasyonun bir parçası olabilir.” (Noam Chomsky, 11 Eylül ve Sonrası Dünya Nereye Gidiyor? İstanbul, 2002. s.202).
Nitekim David L. Philips’in kaleme aldığı Atlantik Konseyi raporunda da Türkiye’den “Kürt Sorunu” nun çözümüne yönelik olarak “Özerk Kürt Bölgesi” kurulması için “yasaların ve Anayasa’nın değiştirilmesi” talebi vardı.
“Demokratik Özerk Kürdistan” projesi İmralı ya da DTK’dan daha çok Irak’ı demokratikleşmeye silahla ikna eden gücün küresel bir projesidir.