Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Özcan YENİÇERİ
Özcan YENİÇERİ

"Özerk Kürdistan" ihaneti

Kimilerine göre günümüz Türkiye’sinde “Cin şişeden”, kimilerine göre de “ok yaydan” çıkmıştır. Burada “Cin” ya da “ok” un “Özerk Kürdistan” anlamına geldiğini hatırlatalım. Bizce birilerinin bugün “Cin” dedikleri ve özünde küresel güçlerin Türkiye’yi küçülterek denetim altına alınması sorunu hiçbir zaman şişenin içinde değildi. Biz bunu her söyleyip yazdığımızda birileri bunu “paranoya”, “travma” ya da “sendrom” deyip geçiştirdiler. Türkiye’nin birlik ve bütünlüğüne yönelik bu tehdit malum aydın tarafından “milliyetçilik hastalığı” olarak nitelendirildi.
AB’nin “insan”, ABD’nin “azınlık hakları” kavramıyla kamufle ederek dayattığı “Kürdistan” projesi DTK’nın talepleriyle somut bir hal almıştır. Esasen AKP’nin açılım projesi adıyla başlattığı sürecin Türkiye’yi bölünme tartışmalarının odağına taşıyacağı başından belliydi.
Önce “özerk” sonrasında da “Bağımsız Kürdistan” özünde bir Sevr projesidir. Türk milletini Ön Asya coğrafyasında silme amacını taşıyan Sevr antlaşmasında, Fırat’ın doğusunda ve Ermenistan, Irak ve Suriye arasında kalan bölgede özerk bir “Kürdistan” kurulması öngörülmüştür. Özerk yönetim biçimi İtilaf Devletleri delegelerinden kurulacak bir komisyon tarafından hazırlanacaktır.../... Antlaşmanın imzalanmasından bir yıl sonra, bu bölgenin Kürt halkı, Milletler Cemiyeti’ne başvurarak, Kürtlerin çoğunluğunun Türkiye’den ayrı, bağımsız bir devlet kurmak istediğini ispat ederse ve Milletler Cemiyeti bunu kabul ederse, Türkiye bu bölgedeki her türlü haklarından vaz geçecektir.

Millet ve Devlet inşası
Atatürk’ün, Türk milleti aleyhine yüzlerce yıl önce hazırlandığını söylediği “suikast” belgesi olan Sevr’in 62 ve 64. maddeleri, bunları içeriyordu. PKK, arşivin tozlu raflarında bulunan Sevr anlaşmasında yer alan “Özerk Kürdistan” hayalini ideal edinmiştir. Bunun için de önce bir millet bilinci, ardından da onun siyasi otoritesini temsilen bağımsız bir devlet oluşturmaya kalkışmıştır.
PKK, kuruluş bildirgesinde bu amacını şöyle ifade etmiştir: “Barışçıl bir ortamda her gün bir ulus olarak eriyip yok olmaktansa, savaşla ve savaş içinde dirilmeyi bir ilke olarak kabul eder.” PKK’nın uyguladığı devrim terör ve “şiddetin Kürdistan’da yalnızca bir toplumun dünyaya gelmesine yardımcı olmak babında bir nevi ebe misali olmayacağı, her şeyi yeniden yaratacağı” iddiasını da dile getirmiştir.

“Özerk Kürdistan” Öcalan’ın önerisiydi
Terörist PKK örgütü, dağlarda ve mağaralarda üslenerek yaptığı saldırılardan bir sonuç alamamıştır. Ancak Öcalan’ın, yakalanarak tıkıldığı İmralı’da gördüğü inanılmaz hoş görü sayesinde PKK örgütünü ve Türkiye’nin gündemini yönetmeyi başarmıştır. “Özerk Kürdistan” tartışmaları İmralı tarafından planlanmıştı.
Öcalan, görüştüğü avukatlarına “demokratik özerklik” konusunun bir iki günde tartışılıp tüketilmemesi gerektiğini tembih etmişti. Demokratik özerkliği bir “eyalet sistemi” olarak ifade ederek bunun her boyutunun ayrı ayrı ele alınması gerektiği talimatını vermişti. Öcalan’ın işareti üzerine DTK da derhal harekete geçmiştir.
DTK bu bağlamda Diyarbakır’da düzenlediği toplantıda “Özerk Kürdistan” proje taslağını açıklamıştır. Taslak Öcalan’ın şifrelerinin açıklamasından ibarettir. Öcalan Sevr’i, DTK ise Öcalan’ı taklit etmiştir. DTK’nın önerdiği “Demokratik Özerk Kürdistan” modeli Sevr’in çağdaş versiyonu niteliğindedir. DTK’nın önerdiği taslaktaki Sevr modeli şöyle ifade edilmiştir: “Demokratik Özerklik, Kürdistan toplumunun siyasal, hukuki, özsavunma, sosyal, ekonomik, kültürel, ekolojik ve diplomasi şeklinde 8 boyutlu örgütleyerek siyasi irade yapıp Demokratik Özerk Kürdistan inşası” hedeflenmektedir.
Türkiye’de kurulması talep edilen “Özerk Kürdistan” Kuzey Irak’taki Barzani yönetimi gibi yalnızca ayrılıkçı ve bölücülerin talebi değildir. “Özerk” sonrada “Bağımsız Kürdistan” aynı zamanda küresel bir projedir. Küresel güç projesi olarak “Özerk Kürdistan” konusunu yarınki yazımızda ele alacağız.

Yazarın Diğer Yazıları