Özal’ın sağlığı için uyarmışlardı
Son günlerde malum gazete ile Başbakan Erdoğan arasında varmış gibi görünen gerginliğin her şeye rağmen danışıklı dövüş olduğunu düşünüyorum. Erdoğan’ın hastalığı için Stratfor’un analizlerine dayandırılarak, “iki yıl ömrü kaldı” diye yazılıyor. Ardından Erdoğan, tıpkı Özal’ın o meşhur(!) suikast sonrası attığı nutuğa benzeyen, “Allah’ın verdiği ömrü yalnızca Allah alır” çıkışıyla mütedeyyin tabana mesaj verip, prim kazanıyor.
Alemi aptal, kendilerini uyanık zanneden zevat zekamızla dalga geçiyor. Wikileaks’in patladığı sırada belgeleri Türkiye’de yayınlama hakkını satın alan gazete günlerce yayın yapmıştı. Ne hikmetse yayınlanan bölümlerde atılan pasları AKP gole çevirmiş, anlaşmayı yapan Yasemin Çongar ve ekibi görevlerini yerine getirmenin derin hazzını yaşamışlar, bu sırada muhalefete karşı yayınladıkları bazı belgelerle AKP değirmenine su taşımışlardı. O günlerde hükümet kanadı söz konusu belgeleri ciddiye almadıklarından dem vurduysa da Davutoğlu marifetiyle ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton üzüntülerini beyan etmiş yandaş medya da bunun özür dileme anlamı taşıdığını vurgulamıştı.
WikiLeaks belgelerini bile kendilerine yontmakta beis görmeyenler, Türkiye’de halen gazeteciliğin ölmediğini göz ardı etmiş olmalı. Oda tv davasından tutuklu olan Barış Terkoğlu ve Barış Pehlivan demir parmaklıklar arkasında çalışıp “Sızıntı” yı patlattı. “WikiLeaks’de ünlü Türkler” kitabı devlet adına terör örgütü ile protokol anlaşması imzalandığını ortaya koydu. Kimsenin beklemediği anda patlayan olayın ağır kokusu mide bulandırırken, sistem mühendisleri suni gündem yaratıp yüz bini çoktan geçen bu kitabın etkilerini kırmaya çalıştı. Bu sırada bir Allah’ın kulu “Yahu söz konusu belgeleri yayınlama hakkını satın alanlar , ’Sızıntı’dakileri görmedi mi ?” diye sormadı.
Hastalıklar üzerinden siyaset yapmak ahlaklı değildir. İki-üç yıldır benzeri hastalıkları yaşayan biri olarak bunu uygun bulmadığım gibi defalarca da eleştirdim. Ancak hasta olmak da insanidir. Erdoğan’ın her iki ameliyatını önce gizlemeye çalışıp, sonra “birkaç gün sonra göreve başlıyor” diye halkın aldatılması da siyasi ahlaka uygun değildir. Bırakın “geçmiş olsun” dileklerini herkes sunsun. Sevenleri dua etsin. Hepsi bu...
Erdoğan’ın hastalığı hesapta yoktu. Daha önce yazdım. Bu yönden Cumhurbaşkanlığı köşküne çıkış tarihini öne aldı. CHP Anayasa Mahkemesine giderek 7 yılı muhtemelen iptal ettirecek. Bu yılın sonuna doğru halkın seçtiği ilk Cumhurbaşkanı köşke çıkacak. Bu iddiamın arkasındayım. Malum gazete ve ardındakilerin telaşı ise köşk hesaplarının tutmayışından kaynaklanıyor. Bir süre sonra taleplerinin bir bölümü karşılanır ve aynı saf da yerlerini alırlar.
Gelelim Stratfor’un analizlerine... Değerli ağabeyim, mesleğimizin yüz akı Emin Çölaşan yıllar önce yazmıştı. Kısaca hatırlatayım :
“Turgut Özal ABD’de ameliyat olmuştu; sağlık kontrolüne gidip geliyordu. Bu sırada Başbakanlık koltuğunda Süleyman Demirel, TBMM Başkanlığı’nda Hüsamettin Cindoruk, Genelkurmay Başkanlığı’nda ise Doğan Güreş oturuyordu. ABD’li yetkililer Demirel’e ” Turgut Özal’ın sağlığı iyi değil, hazırlıklarınızı ona göre yapın” mealinde bir konuşma yapmışlar. Demirel de durumu sadece Doğan Güreş ve Cindoruk ile paylaşmış. Sağlığına dikkat etmeyen doktorların sözünü dinlemeyen Özal öldü...”
Bu konuyu Hürriyet gazetesindeki köşesinden yazan Çölaşan’a ne Demirel’den ne de Güreş’ten yalanlama geldi. Üstelik Çölaşan’nın aynı zamanda akrabası olan Cindoruk bu hadiseyi doğruladı. Birkaç TV programında detayları ile birlikte anlattı.
Sonuç olarak ABD bizim ülkemizdeki durumu ve gelişmeleri yakından takip ediyor. Başbakan’ın sağlığını da mercek altına almış olmalılar. Bu konuda telaşlanmanın, lüzumsuz polemiklerin anlamı yok. Biz yine de geçmiş olsun dileklerimizi tekrar ediyoruz. Allah’ın verdiği canı elbette Allah alır. Tartışmanın manası yok.