Özakman ve Atsız’ca Çanakkale
Milli değerleri kendi amaçları için kullanıp tüketmekte, bunların üstüne yok.
“Bunlar kim mi?”
Onlar, din sömürücüleri, değer istismarcıları, siyaset cambazları...
Çanakkale Savaşları’nı da böyle ettiler... Hurafe soktular, saptırdılar, kahramanları gizlemeye çalıştılar.
Bugün 18 Mart, bunlar gene yapacaklardır bu melanetlerini. Biz karşı atağa geçelim hemen.
Çanakkale Savaşı’nın tüm doğrularını, dosdoğru yazan iki büyük insandan Turgut Özakman ve Nihal Atsız’dan yaptığımız alıntılarla bozalım bu pis oyunları.
Önce Özakman’dan, O’nun “Diriliş” adlı eserinden seçtiklerim:
-Hani diyorlar ya, “Mustafa Kemal’in Çanakkale’de rütbesi ne idi ki, o savaşın kaderini değiştirmiş olsun”. Buna cevap Alman Liman Von Sanders’ten gelsin: “Büyük iş başardınız. Siz yetersiz bir kuvvetle bu büyük savaşı tersine çevirdiniz. Bu zafer tarihe sizin adınızla geçti”. Neden böyle diyor, çünkü Mustafa Kemal “Bütün kuvvetleri emrime verin” diyor. Liman Paşa şaşırıyor “Çok gelmez mi?” diye soruyor, “Az gelir” cevabını alıyor ve çaresiz bu genç subayın dediğini yapıyor. Sonuç: Zafer.
-Osmanlı Hanedanından hiç kimse, cepheye gelmemiştir.
-Savaşın sonuna doğru gençler, yaşa göre değil, kiloyla alındılar askere. 45 kilo gelenler asker oldu.
-İsmet Paşa, amiri olan Alman subaya soruyor “Zaferden sonraki kazancınız ne olacak?” Cevap: “Türkiye”.
-İngilizler şehitlerimizi gaz döküp yaktılar.
Atsız Beğ’in yazdıklarına bakalım şimdi de. Atsız Mecmua’da 1932 yılında yazdığı “Çanakkale Savaşı” adlı makalesinde Atsız, engin tarihi bilgisini konuşturur. Laf kalabalığı ve gereksiz savaş ayrıntısı yoktur yazdıklarında. O makaleyi okuyan ciltlerce kitap okumuş kadar anlar ve kavrar Çanakkale’yi. İki Türk komutanın adı geçer bu makalede. Kaymakam Kadri Bey ve Kaymakam Gâzi Mustafa Kemal. Bu komutanlarla ilgili satırları sunayım önce:
“Arıburnu cihetine gelince: Burada o zaman kaymakam bulunan Gâzi’nin kumandasındaki 19. fırkamız ve bir de 9. Fırkamız vardı. (...) Kaymakam Mustafa Kemal Bey, Conkbayırı’na düşmandan önce geldi. Ricat etmekte olan perakende Türk neferlerine siper aldırarak mukavemet etti. 57. Alay gelinceye kadar vakit kazandı.”
“Düşmanın asıl hedefi Seddülbahir’e gelince: (...) Eğer burada 26. Alayın Kumandanı merhum Kaymakam Kadri Bey’le bir avuç askerinin her türlü hesap ve ihtimalin haricindeki harikulade kahramanlıkla dolu dayanışı olmasaydı, ihtimal ki düşman daha o günden hâkim bir tepeyi tutar ve bizim için elim bir vaziyet meydana gelebilirdi.”
“9 Ağustos akşamı Anafartalar Grubu Kumandanı olan Gâzi, Conkbayırı’na geldi. Conkbayırı’nı geri almak için yapılacak harekatı tertip etti. 10 Ağustos günü sabah saat 5.30’da topçu istihzaratı olmaksızın, fakat bir anda ve baskın tarzında yapılan bir süngü hücumu ile oradaki düşman geri atıldı.”
Ve işte bu satırlar, işin aslı, sözün hası:
“Ey Türk Gençliği! Çanakkale senin vatanındır! 18 yıl önce orada korkunç ve nispetsiz bir boğuşma oldu. Bir tarafta her türlü vesaitle pusatlanmış soğuk kanlı İngilizler, cesur İrlandalılar, yaygaracı Fransızlar, çevik Avustralyalılar, sporcu Yeni Zelandalılar ve korkunç Senegalliler, diğer tarafta sessiz ve gösterişsiz Türkler vardı. Bu korkunç boğuşmayı harikulade kahramanlıkları ile senin kanından olan Türkler kazandı.”