Oyunda kalmak için oyuna gelmemek!
ABD'nin Ortadoğu'da kurguladığı büyük oyun gereği ABD'li stratejistler Türkiye'nin de içinde bulunduğu İslam jeopolitiğini "küresel sistemin ozon deliği" olarak ilan etti. Böylece eski sistemin ozon deliğini küresel sisteme eklemlemek amacıyla ABD bütün güçlerini harekete geçirdi.
Çok kısa bir süre içinde Libya'nın başından Kaddafi, Mısır'ın başından Hüsnü Mübarek, Irak'ın başından Saddam Hüseyin uzaklaştırıldı. Bölge ülkeleri iç savaş, kriz ve kaosla baş başa kaldı. Böylece İsrail'in başkenti olarak Kudüs tanındı. İşgal edilmiş olan Golan Tepelerinin İsrail tarafından ilhakı gerçekleştirildi.
İsrail'le birlikte ABD her türlü tehdit ve şantajı kullanarak Arap ülkelerini çok kısa sürede "Yüzyılın Anlaşması" stratejisinin savunucuları haline getirdiler.
ABD "İbrahimi Anlaşma" dediği yüzyılın anlaşmasına diğer ülkelerin de dahil olması için havuç/sopa stratejisini devreye sokmuştur.
Bir bütün olarak Arap/ABD ilişkileri tek yanlı ve İsrail lehine gelişip güçlenirken Türkiye/ABD/İsrail ilişkileri giderek kötüleşmektedir.
Doğu Akdeniz'de Türkiye karşıtı cephenin başını çeken İsrail'in istihbarat servisi başkanı Yosi Cohen işi "Türkiye İran'dan daha büyük tehdit" diyecek bir aşamaya getirmiştir.
İlginçtir Suud ordusunun bazı subayları da "Türkiye ilk tehdit durumuna gelmiştir. İran ikinci tehdit konumuna düşmüştür" biçiminde açıklama yapıyor.
Bu gelişmeleri ve sonuçlarını çok iyi okumak gerekir.
ABD'nin Türkiye karşıtı adımları!
Mısır, İsrail, Yunanistan, Kıbrıs Rum Yönetimi (KRY), İtalya ve Ürdün arasında 'Doğu Akdeniz Gaz Forumu'nun bir bölgesel örgüt olarak kuruluşuna ilişkin anlaşma imzalandı.
Üye ülkeler arasında bir gaz pazarı kurulmasını öngören bu forumun oluşumuna ilişkin ilk adımlar geçen yıl atılmıştı. ABD ve AB'nin 'gözlemci' statüsü talep ettiği, Fransa'nın da üye olarak katılmak için başvurduğu bu forum başından beri Ankara'da ciddi bir rahatsızlık yaratıyor.
ABD, Suriye'de resmen ve fiilen Türkiye'nin terör örgütü olarak nitelendirdiği PKK/YPG'ye "benim kara kuvvetim" diyerek binlerce TIR silah ve mühimmat verdi. Bu noktada Türkiye'nin tam karşısında düşman pozisyonu aldı.
PYD/PKK'nın finansmanı için Suriye'deki petrol kuyularını terör örgütünün denetimine verdi.
ABD, Eylül ayının başında Güney Kıbrıs'a 33 yıldır uygulanan silah ambargosunu kaldırdığını açıkladı. Bölgede gerilimin zirveye vurduğu bir zamanda bunun yapılmasının ayrı bir önemi ve anlamı vardır.
Türkiye bir yandan Libya'ya, diğer yandan Suriye ve Doğu Akdeniz'e yoğunlaşmışken Suriye'yi parçalayıp terör örgütü PYD/PKK'dan devletçik kurma hedefindeki ABD kirli oyunlarına devam etmiştir. Bu bağlamda da öncelikle ABD'nin Suriye temsilcisi Jeffry, birbirine düşman olan PYD/PKK terör örgütü ile Barzani'ye yakın Suriye Ulusal Kürt Konseyi'ni (ENKS) aynı masaya oturttu. Ve bunlar Suriye üzerinde siyasi konularda anlaşma sağladılar.
Türkiye'nin Libya'yla imzaladığı MEB anlaşmasına karşı ABD'nin Dışişleri Bakanı Pompeo devreye girerek, Kahire'de Yunanistan ile Mısır arasında benzer bir anlaşmanın imza edilmesini sağladı.
ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo'nun Türkiye ile Doğu Akdeniz'de yaşanan gerginlik sırasında işini gücünü bıraktı Yunanistan'a destek ziyareti gerçekleştirdi. Pompeo'nun Selanik'in ardından Girit adasına giderek Sudo Koyu'nda ABD ve NATO deniz üssünü ziyaret etti.
Üstelik ABD ile Yunanistan Türkiye'ye gözdağı vermek amaçlı olmak üzere Dedeağaç'ta ortak tatbikat gerçekleştirdi.
Pompeo'nun 27 Eylül-2 Ekim tarihleri arasında Yunanistan'ı tekrar ziyaret edeceği açıklandı.
Yukarıda yazılanlar ABD'nin Türkiye'yi hedef alan düşmanca tavırlarının bir kısmıdır. Türkiye'ye karşı ABD bu dönem olduğu kadar hiçbir dönemde bu kadar hain bir oyun kurmadı. Ne kadar Türkiye karşıtı varsa ABD/İsrail ikilisi oyunu onlarla oynatmaktadır. Ülkeyi yönetenler oyunda kalmak istiyorlarsa oyuna gelmemeliler!