Öymen, Bülent Arınç ve...
Kim ne derse desin Onur Öymen büyük bir çam devirmiş, söylediği sözler Yaşar Büyükanıt’ın e-muhtırası gibi, AKP’nin değirmenine su taşımıştır.
Savunmak, hadi savunmak da demeyelim, kendini anlatmak için Atatürk’e sığınması da yanlıştır. Haklıdır haksızdır demiyorum, desem, bu kendi bakış açım olur, ille de bir ipucu derseniz, derim ki, yazımızın konu ve üslubu yeterli ipucudur.
Bunlar teferruat, Sayın Öymen’in bu konuşması ile, Bir: Kendi siyasi geleceğine darbe vurduğu... İki: CHP’ye zarar verdiği... Üç: AKP’ye koz sunduğu... Dört: DTP ve PKK’ya malzeme ürettiğidir, esas olan.
Bu satırları okuyunca Öymen belki, “Yahu ben neler yapmışım da haberim yokmuş” kızgınlığı yaşayacak, ama bunda bizim suçumuz yok, AKP sözcüleri ve DTP/PKK yayınlısı gazete ve televizyonların tutumları ortada. Rüzgârı arkalarına almış, tozu dumana katıp tutuyorlar. Öymen ise yapayalnız. Böylesine tecrübeli ve birikimli bir diplomat siyasetçinin hiç istemediği bu sonuçları doğuracak bir söz söylemesi maddi olarak ölçülüp tartılabilecek bir şey değil, herhalde, kader denen şey bu...
Gelelim Bülent Arınç’a..
Seçim gezisinde kendi yaşlarında vatandaş, kalabalığın arasında Arınç’ı görünce protestosunu yapıyor, pek de yüksek olmayan bir sesle yapıyor bunu. Konuyla ilgili haberi Sabah gazetesinden verelim ki, muhalif basındır, çarpıtmıştır falan denilmesin:
“Arınç’a, CHP’lilerin bulunduğu bir kahvenin önünde öğretmen olduğu öğrenilen bir kişi, ‘İçeride öğretmenler var ama senden korktukları için dışarı çıkamıyorlar’ dedi. Arınç öğretmene ‘Terbiyesizlik etme’ dedi.” Herkes her politikacıyı sevmek, onu alkışlamak mecburiyetinde midir? Hem demokrasi nutukları atılıyor hem muhalefet istenmiyor bir görüntü var Türkiye’de ve bu görüntünün o kadar maddi delili mevcut ki elde..
Arınç’ın çevresi partili bir gurup tarafından kuşatılmış, halkın arasında dolaşıyorlar, bir vatandaş da, kalabalığın arasından öyle bağıra çağıra da değil bir iki metreden duyulabilecek bir sesle tepkisini gösteriyor. Arınç da, “Terbiyesizlik etme” diyor, hem de iki defa. Ya ne yapsaydı demeyin sakın?
Duymazlıktan gelip yoluna devam edebilirdi. Bu sıradan bir politikacının tavrı olurdu. Protestocunun yanına gidip elini uzatsaydı, hatta o kahvehaneye girip, “Ey öğretmenler, benden niye korkuyorsunuz, etim ne budum ne, hepimiz faniyiz” deseydi, yani, Hz. Muhmmed(s.a.v)’in yaptığı gibi, karşısında titreyen kişiye, “Korkma, ben kral değilim. Kureyşli kurutulmuş et yiyen bir kadının oğluyum” yaklaşımı sergileseydi, şık olmaz mıydı?
O sahneyi televizyonlar verdi, on milyonlarca insan, öğretmenin Arınç tarafından “Terbiyesizlik etme” diye aşağılanmasına şahit oldu, mahşerde bunun bir hesabı olacaktır.
Arınç protesto karşısında Peygamber metodu uygulayabilseydi bu özlenen, memleketin tam da ihtiyaç duyduğu bir politikacının tavrı olurdu. Hiç olmazsa duymazlıktan gelip yoluna devam edebilseydi. Ufacık bir protestoya “Terbiyesiz” tepkisi vermesini artık siz nereye koyarsınız bilemiyorum ama ben hem üzülüyor, hem de şaşırmıyorum. Çünkü Başbakan bile kendisini eleştiren çocuğu yanına çağırıyor, boğazını sıkıyor, işte böyle bir ülkede yaşıyoruz..
Onur Öymen’in Dersim’le ilgili sözleri CHP sıralarında alkışlandı, bunun siyasi hesabı soruluyor, Sayın Erdoğan ve Arınç’ın böylesi incitmeleri ise AKP’liler tarafından alkışlanıyor basının önemli bir kesimi tarafından görmezlikten geliniyor, hesabı sorulmuyor, sorulamıyor, buna da şaşırmıyorum, çünkü bazı hesaplar mizan terazisinin başında görülür, biliyorum.