Oyalama müthiş, memleket bitmiş!..

Memleketin özellikle tarım ve sanayiye bağlı ekonomisi zaten kangrenleşmiş bir kıskaçta bocalıyor...

Bir de Corona ile birlikte darbe alan turizm sektörünün yol açtığı çıkmazlar var ki, ekonomide alarm çanlarını iyice yükseltmeye başladı...

Hükümetin umudu turizmdeydi ama bu konudaki beklentiler de ne yazık ki boşa çıktı...

Ege ve Akdeniz'de büyük yatak kapasitesine sahip otellerin çoğu kapalı...

Turizmcilerin sosyal medya üzerinden yaptıkları reklam tarihte görülmemiş düzeye ulaşırken, insanlar hem salgın korkusu hem de iyice bunaltan ekonomik sıkıntı nedeniyle tatil yapmaktan kaçınıyor...

Yazlıkların bulunduğu tatil bölgelerinde en çok marketler çalışıyor...

Ege Bölgesi'ndeki gidişatı izleyen bir turizmci dostumuz, "insanlar önce marketlerde uzun kuyruklar oluşturuyorlar sonra da adeta tecrit edilmiş sitelerde- yazlıklardaki evlerine kapanıyorlar. Oteller ise yüzde 30 kapasite ile çalışıyor" dedi...

Velhasıl, corona yüzünden Türkiye bu yıl turizmin en kötü dönemini yaşıyor.

Türkiye'de günlük Corona vaka sayısının halen bin civarında seyretmesi, günde 17 ile 25 arasında insanın yaşamını yitirmesi, birçok kentten gelen karantina haberleri ve Sağlık Bakanlığı Bilim Kurulu üyelerinin "salgında ikinci dalga" ile ilgili endişe verici açıklamaları turizm sektöründe bu yıl umut kalmadığının işaretleri...

Yani siz bakmayın, Bodrum'daki bir restoranda döner yiyen 4 kişiye 2 bin liradan fazla hesap gelmesine, fahiş şezlong ve şemsiye fiyatlarına, plaj vurguncuları ile ilgili balon haberlere... Çünkü bu absürd örnekler turizmde çılgınca bir yükseliş olduğu anlamına gelmiyor...

Zaten Birleşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma Konferansı (UNCTAD), koronavirüsün etkisiyle dünya turizm sektörünün bu yıl 1.2 trilyon dolar kayıp yaşayabileceğini duyurdu... Şüphesiz Türkiye de en çok darbe alacak ülkelerin başında geliyor...

TÜİK verilerine göre, Türkiye 2019 yılında toplam 51.7 milyon ziyaretçi ve 34.5 milyar dolar turizm gelirine ulaşmış ama 2020 tamamen kayıp görünüyor.

Tarım sektöründeki vahim gidişat ise etkisini ne yazık ki sürdürüyor...

Geçen hafta ürettikleri kirazları çöpe döken köylülerin isyanları yansıdı gazetelere... Kiraz manavlarda- marketlerde daha geçen haftaya kadar 12 ile 17 lira arasında satılırken, taban fiyattan yakınan üreticinin, nasıl olur da zarardan söz ederek ürünlerini çöpe döktüğü anlaşılamadı!!!

Gelelim Corona ve sosyal mesafe kıskacında büyük darbe alan AVM'lerdeki vahim gidişata...

Yurt genelinde insanlar çarşıda-pazarda, caddelerde- meydanlarda hatta parklarda sosyal mesafeyi hiçe sayarken, özellikle İstanbul'da AVM'lerin büyük bölümünde sessizlik hakim... Bunun bir nedeni corona ise asıl nedeni toplumun alım gücünün iyice düşmesi...

İstanbul'da, iki büyük AVM'nin satışa çıkarıldığı ile ilgili medyaya yansıyan haberler de gösteriyor ki, tarım, sanayi ve turizmden sonra alışveriş sektörü de büyük darbe almış durumda...

Suni gündem ve talan...

Ekonomi her alandaki durgunlukla alarm verirken, hükümet ve medyasına göre her yer güllük gülistanlık!!!

AKP iktidarı bu kez de Ayasofya'nın açılması tartışmalarıyla kamuoyunu oyalarken, bir yandan da Katarlıların Kanal İstanbul çevresindeki arazileri adeta yağmaladığına ilişkin tartışmalar gözardı ediliyor...

Bu konuda medyaya yansıyanlar çok vahim... Çünkü tarım alanlarının katledilerek konut ve sanayi bölgesine çevrildiğini, bundan yurtiçi ve yurtdışındaki rant odaklarının büyük kazanç sağladığına dikkat çekiliyor ki, hükümetteki suskunluk kuşkuları giderek büyütüyor...

AKP'nin iktidara gelişiyle birlikte kamuoyunu bir şekilde oyalayan suni gündemlerin yanı sıra, son dönemde ise Kanal İstanbul, Ayasofya ve baroların bölünmesi tartışmaları bitmezken, gündemin gerisinde ekonomideki kanamayı giderek büyüten döviz dalgalanmaları ile ilgili tehlike sinyalleri geliyor...

Yani AKP iktidarı ve medyası kamuoyunu tepki çeken icraatlarla oyalarken, geri planda ekonomi can çekişiyor...

İşte yabancı medyaya yansıdı; dövizdeki yükselişin durdurulması için piyasaya 100 milyar dolar aktarıldığına ilişkin haberler konusunda da suskunluk devam ederken, altın ve dolardaki yükseliş bir türlü kontrol edilemiyor...

Dövizdeki yükselişin önümüzdeki dönemde kontrolden çıkabileceğini ilişkin hem dış basında hem de yurtiçindeki yayınlarda, özellikle de sosyal medyada ürkütücü analizler yapılırken, toplumun alım gücü düşüyor, işsizlik buhranı büyüyor ve ekonomi ile ilgili gelecek belirsizliği milyonlarca insandaki endişeyi giderek artırıyor... Peki, bu vahim gidişat nereye kadar uzanacak?..

İYİ Parti'den uyarılar...

Ekonomide gelecek belirsizliğiyle ilgili sorulara yanıt verecek bir haber de dünkü Yeniçağ'ın manşetindeydi... Haberin başlığı vahameti anlatmaya yetiyordu; "Ekonomi kritik dönemece hızla ilerliyor..."

İYİ Parti Kalkınma Politikaları Başkanı İsmail Tatlıoğlu, cumhuriyet tarihinin ikinci en kötü büyüme döneminin 2016- 2020'de gerçekleştiğine dikkat çekerek, her ay 5 milyar dolar sermaye çıkışı ile gelecek 6 ayda çok kritik bir dönemece girileceğini söylemiş...

Çünkü istihdamın hızla gerilediğini ve 20 milyona kadar düştüğünü anlatmış Tatlıoğlu...

Çünkü ekonomideki bu fakirleşmeyle birlikte Türkiye'nin son 20 yılda 220 milyar dolar faiz ödemesi yaptığını, bunun da kaynakların dışarıya aktarımı anlamına geldiğini anlatmış İYİ Parti yöneticisi...

Tatlıoğlu'nun, dünkü Yeniçağ'ın manşetine yansıyan aşağıdaki saptamaları çok daha vahim;

"- Tarımın milli gelirdeki payı 75 milyar dolarken 43 milyar dolara geriledi, AKP iktidarı dönemindeki ithalat polititakası tarım ve hayvancılığı bitirdi.

- İktidar corona döneminde düşük faizli kredilerle vatandaşı fert başına bin 470 lira borçlandırdı, 4 kişilik bir ailedeki borçlanma 5 bin 600 liraya ulaştı..

- Borçlanma politikası ile hükümet piyasada 600- 700 milyar lira parasal genişlemeye gitti, Merkez Bankası para bastı.

- Şayet döviz girişi olmazsa ekonomi 6 ay sonra kritik bir dönemece girecek, enflasyon yükselecek ve doları tahmin etmek mümkün olmayacak..."

Evet; siz bakmayın Türkiye'de, Haziran- Temmuz ayında 190 binden fazla konutun satıldığı iddialarına ve milletin bankalara milyarlarca lira borçlanmasına...

İYİ Parti yöneticisinin saptamaları, halkı suni gündemlerle oyalayan ve tartışmalı icraatlarla infial uyandıran iktidarın ekonomideki gelecek belirsizliğini daha da karanlık hale getirdiğinden kimsenin kuşkusu yok...

Meselenin özeti bellidir; Corona dehşeti hem Dünya Sağlık Örgütü'nün hem de bu konuda çalışmalar yürüten Bill Gates'in açıklamalarına bakılırsa, 2021 sonbaharında ancak kontrol altına alınabilecek...

İşte bu yüzden; hükümetin Temmuz ayında verdiği komik maaş zammının da aylar önce zaten cebinizden alındığını unutmayın, ekonomideki gidişatı olabildiğince takip edin, her açıdan tedbirinizi alın, harcamalarınızı iyice kısın ve hesabınızı çok iyi yaparak ayakta durmaya çalışın...

Hükümet ve yandaş medyası gündemi ne kadar oyalarsa oyalasın, ne kadar toz pembe tablolar çizerse çizsin, dövizdeki çılgın gidişat bile tek başına gösteriyor ki, durum çok vahimdir vesselam...

Yazarın Diğer Yazıları