Oy kullanmak neden önemli?
Sandığa gitmek neden çok önemli diye ünlü bir anket firmasının yöneticisine sordum.
Bana çok çarpıcı bir örnek verdi.
Seçmen sayısı 100 olan bir yerleşim yerinden bu çarpıcı örnek.
"Evet" diyecek seçmenlerin sayısı 42 olsun.
42 kişi anayasa değişikliğini savunanlar oldukları için kararlı bir şekilde oy kullanacaktır.
"Hayır" diyenlerde ise, "nasıl olsa oylar çalınıyor, sonuç değişmiyor" şeklinde genel bir kanı var ve bu nedenle oylarını kullanmaya çok da gönüllü değiller.
100 kişiden belli kısmı bu bahanelerle oy kullanmaya gitmez ise bakın sonuçlar nasıl oluyor:
80 kişi oy kullandığında, "Evet" oranı %52,5, "Hayır" oranı %47,5 oluyor.
85 kişi oy kullandığında, "Evet" oranı %49,4, "Hayır" oranı %50,6 oluyor.
90 kişi oy kullandığında, "Evet" oranı %37,8, "Hayır" oranı %62,2 oluyor.
Görüyor musunuz küçük hesap ile büyük sonuç nasıl çıkıyor?
Şimdi, "bunun tersi de mümkün" diyeceğinizi biliyorum.
Ancak AKP teşkilatının seçmenleri üzerindeki etkisi 15 yıldır net şekilde görülüyor.
Türkiye Barolar Birliği Başkanı Profesör Doktor Metin Feyzioğlu'na bir arkadaşımız, "oylar çalınıyor ya da hile yapılıyor" diye eleştiri yaptı.
Başkan Feyzioğlu çok büyük tepki göstererek bu algı propagandasını AKP'nin bilinçli olarak yaydığını vurguladı.
Muhalefetin de bu tuzağa, "seçimi kaybetme bahanesi" yarattığı gerekçesi ile işine geldiği için düştüğünü öne süren Feyzioğlu, "Seçimlerde sandık başlarına yüzlerce avukat görevlendiriyoruz. Hangi sandıkta, hangi seçimde hile var ki? İşte bu algı operasyonu ile kararsızlar, aydın geçinenler, 'sonuç belli sandığa gitmesek de olur' diyerek akılları sıra seçimi ya da bugün için referandumu boykot ediyorlar" diye konuştu.
Şimdi tekrar anket firmasının yöneticisinin son referandum anketindeki rakamlarına döneyim.
Kararsızlar ve oy kullanmayacağını söyleyenlerin oranı son ankette %18,5 olarak çıkmış.
%18,5 seçmenin yüzde 72,4'ü sandığa gitmeme gerekçesini, "AKP nasıl olsa kazanacak. Benim bir oyum sonucu değiştirmez" diye açıklamış.
İşte yukarıda verdiğim tablonun ne kadar önemli olduğu bu noktada çok daha belirginleşiyor ve sonucu etkileyeceği de apaçık ortaya çıkıyor.
Bu noktada şu vurguyu da yapmak gerekli.
16 Nisan'da biz Türkiye'yi kimin yöneteceği için oy kullanmayacağız.
Türkiye'nin üniter yapısını yani herkesin "birlik ve beraberlik" diye vurguladığı yapı ile demokratik parlamenter rejim için oy kullanacağız.
Oyumuzu hiçbir bahane ve gerekçe öne sürmeden mutlaka ve kesinlikle kullanmalıyız.
Bu arada "yönlendirilen maşalar" ile "Hayır" kampanyası yürüten ülkücülerin bozkurtlarına yaptırılan saldırıları nefretle kınıyorum.
Beş paralık değerleri olmadığından onları muhatap dahi almıyorum.
Ama akıl hocalarını ve medya aracılığı ile de saldırtanlara bir çift sözüm olacak sabredin diyorum.