Ovalar, yaylalar, Katarlılar!!!
AKP iktidarı döneminde üretimin kademeli olarak kaldırılması, tohum yasağı, kota uygulaması ve dışa bağımlı ekonomi modeli yalnızca tarımı katletmedi...
Son aylarda öylesine dehşet verici gelişmeler yaşanıyor ki; sadece tarım alanlarının yok edilmesi değil, bu ülkenin en değerli arazilerinin birilerine peşkeş çekileceğinin işaretleri de büyüyor...
Birileri diyecek ki, tarım zaten yok edilmişse, toprağın ne değeri var ki?..
AKP'liler daha 3 yıl öncesinde bunun aksini düşünmüş olmalılar ki, Tarım Bakanlığı önemli bir çalışmaya imza atmıştı...
Devletin Anadolu Ajansı'na 23 Ocak 2017'de yansıyan habere göre, Türkiyedeki
ovalar, koruma alanı olarak belirlenmişti...
Dönemin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Faruk Çelik, tarım arazilerinin korunması amacıyla yürütülen çalışmalar kapsamında 49 ildeki 141 ovanın, koruma alanı ilan edildiğini belirterek şunları söylemişti;
"Bakanlar Kurulu kararıyla belirlenen bu ovalarımız artık 'tarımsal sit' gibi korunacak... Böylelikle tarımsal nitelik taşıyan ovalarımızın amaç dışı ve yanlış kullanımlar sonucu yok olmasını büyük ölçüde önlemiş olacağız."
Hangi kamu yararı ve zaruret?..
Bu olayın üzerinden 3 yıl geçti ve geçen hafta Türkiye'nin en verimli arazilerinin tüketileceğinin yeni işaretleri görülmeye başlandı...
AKP lideri Erdoğan'ın imzası ile Resmi Gazete'de yayımlanan karara göre, 11 ilde toplam 14 milyon 92 bin 800 metrekarelik alanın "yayla" olmaktan çıkarılması kararlaştırıldı!..
Bu ürkütücü karar tarımla birlikte hayvancılığın da yok edildiği bir ülkede, verimli arazilerin hangi gerekçeyle (!) yayla olmaktan çıkarıldığını tartışmaya açtı...
Ne olacak bu yaylaların sonu?..
Oralar da, Trabzon'da, Uzungöl'ün de bulunduğu yaylalar gibi, Araplara açılarak beton yığınlarına mı dönüştürülecek?..
TOKİ buralara, tarihte görülmemiş çirkinlikteki beton yığınlarından toplu konutlar mı yapacak?..
Yoksa buraları da çiftlik ve benzeri yatırımlar için birilerine peşkeş mi çekilecek?..
Bu konuda inandırıcı bir açıklama gelmezken konunun önemi İYİ Parti İstanbul Milletvekili
Ahmet Çelik'in dikkatinden kaçmamış...
Bazı STK'lar, kararın inşaat ve turizm projelerine olanak sağlayacağına dikkat çekerken,
Çelik, yayla olmaktan çıkarılan alanlar konusunu vakit geçirmeden TBMM'ye taşıdı...
Ahmet Çelik, Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum tarafından yanıtlanması istemiyle verdiği soru önergesinde;
"Yayla olmaktan çıkarılan arazilerin hangi alanlarda kullanılmasının planlandığını, kararda belirtilen kamu yararı ve zaruret halleri ile devlet menfaatlerinin neler olduğunu" sordu...
Ülkenin çok önemli yeşil alanlarının yayla olmaktan çıkarılmasına bir tek İYİ Parti Milletvekili Ahmet Çelik'in tepki göstermesi çok şaşırtıcı...
İşte bu şaşkınlık hem diğer muhalefet milletvekillerinin neden suskun kaldığını öne çıkarıyor, hem de doğaseverler ve çevrecilerin tuhaf sessizliğini ifşa ediyor!..
Tarım Bakanı, İYİ Partili Çelik'in sorusuna yanıt verecek mi bilinmez ama, 3 yıl önce 141 ovayı koruma altına alan AKP iktidarının yeşil alanları yayla olmaktan çıkarmasının ardında hem büyük çelişki hem de büyük şüpheler yatıyor...
Hiç kuşku olmasın, bu tuhaf uygulamalarla ilgili büyük skandallar ergeç patlayacaktır...
İşte bu yüzden olaya duyarlı yaklaşan Ahmet Çelik de, İYİ Parti'de yeşil alanların korunması ve kullanımıyla ilgili 3 yıl içerisindeki bu vahim ve kuşkulu değişikliğin hesabını sormaya devam etmelidir...
Yine Katar yine rant...
Ovaların ve yaylaların başına tehlikeli işler geleceğine yönelik kuşkular büyürken, bir yandan da Kanal İstanbul projesinin çevresinde ilginç olaylar dönmeye devam ediyor...
Katarlıların Kanal İstanbul çevresindeki arazileri adeta yağmaladığına ilişkin haberlerin üzerinden henüz 3 ay geçmemişken, İstanbul'da arazi rantı konusunda kuşkulu gelişmeler yaşanıyor...
İşte dün Yeniçağ'a da yansımıştı; Türkiye ile Katar arasında "Şehircilik İş Birliği Anlaşması" imzalanmış!!!
Hani şu, Tank Palet Fabrikası'na ortak olan, Digitürk dahil çok sayıda firmayı satın alan ve adı İstanbul ve Ankara'da caddelere verilen Katar var ya; Türkiye işte o ülkeyi ihya etmeye devam ediyor!!!
Gazetelere yansıyan haberde İstanbul'u bekleyen yeni tehlike şöyle anlatılmış;
"Türkiye ile Katar arasında imzalanan anlaşma ile birlikte devlete ait taşınmazların satışının önü açıldı. Kanal İstanbul'un güzergahından çok sayıda arazi alan Katarlıların, yapılan anlaşma ile Türkiye'de çok sayıda inşaat işine girmesi bekleniyor..."
Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum ile Katar Belediye ve Çevre Bakanı Abdülaziz Bin Turki Al Subaie tarafından imzalanan anlaşmada, "Devlete ait taşınmazların elden çıkarılması ve satışı" başlıklı bir madde de var...
Asıl tehlike de işte bu maddede... Gazeteler, anlaşmadaki bu hükmün ayrıntılarına şöyle dikkat çekmiş;
"Devlete ait taşınmazlar üzerinde kamu ve özel yatırım olanaklarının yanı sıra, devlete ait taşınmazların elden çıkarılması ve satışına ilişkin usuller konusunda da iş birliği yapılacak. İki ülke kentsel dönüşüm, mekansal planlama, milli emlak, tapu, kadastro- harita yapımı ve sosyal konut üretimi alanlarında iş birliğini oluşturacak."
Yukarıdaki skandal uygulamalar AKP'li siyasetçilerin de sık sık, "bir tek çakıl taşını bile vermeyiz" dedikleri Türkiye'de yaşanıyor!!!
Çünkü Anadolu'nun verimli ovaları-yaylaları elden çıkarılıyor, bir yandan da İstanbul'un en değerli devlet arazilerinin birilerine peşkeş çekilmesinin adeta altyapısı hazırlanıyor...
Muhalefet gözünü açarak bu olayların üzerine ne zaman gidecek acaba?.. Türkiye parça parça, tamamen satıldığında mı?..