"Öteki Din"
Ötekileştirme kendi öz değerliğini, başkasının farklılığını kötüleyerek ve kendini överek artırma çabasıdır. Ötekileştirme; aslında kamplaştıranların, “böl-yönet”, “ayır-buyur” cuların kullandığı bir yöntemdir. Ötekileştirme genelde bir kimlik oluşturmak amacıyla yapılmaktadır. Her ötekileştirme gerçekte bir dışlama faaliyetidir.
Ötekileştirme kurumlar, kuramlar, kavramlar, kimlikler ve değerler üzerinden yapılmaktadır. Bu faaliyet gerçekte hayatın her alanında yapılmaktadır. Bu anlamda ötekileştirme operasyonlarından en fazla nasibini alan da dindir.
Din, dünyaya karşı bir tavır alış biçimidir. Toplumları harekete geçiren ve onları etkileyen temel faktörlerin başında gelmektedir. Bu yüzden toplumlar üzerinde etkili olmak isteyen egemen güçler tarih boyunca ilk önce din üzerinde etki kurmak ihtiyacı duymuşlardır.
Günümüzde de siyasetlerin, ideolojilerin, ekonomilerin ve kültürlerin dine karşı tutumu onların toplum üzerindeki etkinlikleriyle doğru orantılıdır. Küresel stratejilerin tamamına yakınının da din odaklı olmasının nedeni budur.
İslam dini bireylerin bağımsız, özgür, egemen, üretken, sorumlu ve güç karşısında eğilmeyen insanlardan oluşmasını ister. Bu insan tipi İslam coğrafyasına egemen olmak isteyen güçlerin işini zorlaştırmaktadır. Egemen gücün istediği ise yumuşak başlı olan, çıkar endeksli davranan, tüketim odaklı ve ecnebiyle işbirliğine yatkın insan modelidir. Bu tür bir insan modelinin inşası da ancak dinin algı biçimini değiştirmekle mümkündür. Bunun yolu da “öteki din” inşa etmekten geçmektedir.
Dinin siyasal/emperyal bir araç olarak kullanılabilmesi için ilk önce yapılması gereken şey ötekileştirmedir. Yani yapay, sahte ve amaçlara uygun bir biçimde dinin yeniden inşa edilmesidir. Özelde İslam dünyasında, genelde ise bütün Doğu’da İngiltere ve Amerika’nın bunu çok başarılı biçimde yaptığı bilinmektedir.
Bilindiği gibi toplumlar, topraklar ve kaynaklar üzerinde egemenlik kurmak isteyen güçler işe, din üzerinde egemenlik kurmakla başlar. Bu bağlamda Prof. Dr. Nadim Macit’in son çalışması olan “Öteki Din” kitabı zihinleri uyaran veriler sunmaktadır.
Prof. Macit “Öteki Din” i şöyle tarifi etmektedir: “Egemen gücün, politik ve stratejik hedeflerine uyumlu din anlayışıdır.../... Öteki; kendini üstün gören gücün ürettiği ve ortak olarak yanına aldığı ötekidir. Kur’an’ın dilinden, maksatlarından, Hz. Muhammed’in sözünden ve duruşundan uzaktır.../... İslam’ın içinden özel amaç ve hedeflere bağlı olarak üretilen anlayışı karşılar.../... İslam’ın çarpıtılmış, dönüştürülmüş biçimidir”.
Profesör Macit, “Öteki Din” ihtiyacının neden kaynaklandığını da şöyle anlatır: “Düşüncenin ve anlam arayışının değil, alıntılama ve kopyalamanın; İslam’ı yeniden anlamanın değil, egemen güçlerin politik ve stratejik hedeflerine uydurmanın; birleşmenin, bir arada yaşamanın değil, ırkçılığın, ayrımcılığın ve bölücülüğün... aracıdır”. Son yıllarda İslam dininin başına “radikal”, “ayarlı”, “ılımlı” sıfatlarını ekleyenlerin tamamı aynı amacı farklı yöntemlerle gerçekleştirmeye çalışanlardır. Bu bağlamda medyada da “Avrupa İslam’ı” ya da “Amerika İslam’ı” gibi tabirlerden “İslamcı Terör” gibi söylemlerden de geçilmez olması da tesadüf değildir.
Olan biten her şey, sahte, öteki bir din inşa etmenin ulaştığı aşamayı göstermektedir. Prof. Dr. Nadim Macit’in “Öteki Din” adlı bu eseri olanın, bitenin gerçek yüzünü anlamada ciddi bir referans kaynağı niteliğindedir. Tabii okuyanlar için!