Örtüşmeyen hedefler
KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, 10 Aralık 2015 Perşembe günü Kadir Has Üniversitesi'nde "Uluslararası Dinamikler Işığında Kıbrıs Müzakereleri ve Geleceği" başlıklı bir konferans verdi. Akıncı, Kıbrıs sorununa çözüm bulmak amacıyla yoğun bir şekilde yürütülmekte olan müzakereler ve çözüm konusunda önemli açıklamalarda bulundu.
Müzakerelerin altı başlık üstünden devam ettiğini kaydeden Cumhurbaşkanı Akıncı, "İlk üç başlık olarak sıralayabileceğimiz yönetim ve güç paylaşımı, ekonomi ve Avrupa Birliği konularında birbirimizin tezlerine çok yakınlaştık. Diğer üç başlıkta da bu seviyede yakınlaşmayı sağlayabilirsek, bu ilk üç başlıkta kısa sürede uzlaşma sağlarız. Devlet başkanlığı noktasında, dönüşümlü başkanlık sisteminde henüz uzlaşıya varılmamış olsa da ben o yönde bir umut görüyorum" dedi. Diğer üç müzakere başlığının ise "mülkiyet, toprak düzenlemeleri ve garantörlük hakları" olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Akıncı, "Son zamanlarda bu başlıklardan mülkiyet başlığı üzerine yoğunlaştık. Önemli ölçüde de ilerleme kaydettik. Toprak düzenlemelerini ve garantörlük konusunu ise en sona bırakıyoruz. Zira bu konular hem her iki toplumun da hassas olduğu noktalar, hem de bu noktada görüşülenler maalesef gizli kalmıyor" diye konuştu.
Müzakerelerin "bütünlüklü çözüm anlayışı" ile yürütüldüğünü belirten Cumhurbaşkanı Akıncı, "Bu şu demek: Bütün başlıklarda uzlaşma sağlanması halinde anlaşma olacak ve iki toplumlu, iki kurucu devletli Birleşik Kıbrıs Cumhuriyeti kurulacak. Ancak başlıklardan birinde bile uzlaşma sağlanmaması halinde, bu devlet kurulamayacak. Bu noktada belki de bir aşamadan sonra Papa seçimine benzer bir şekilde, bir yere kapanıp, uzlaşana kadar oradan çıkmama durumuna benzer bir görüşme usulüne de geçebiliriz" dedi.
Mülkiyet konusunda toprak değişimlerini mümkün olduğunca az tutacaklarını, çünkü kimseyi yerinden etmek istemediklerini ifade eden Cumhurbaşkanı Akıncı, "Ben bu görüşmeleri bizim neslimizin son çözüm denemesi olarak görüyorum. Zira yeni yetişen gençler giderek birbirine yabancılaşarak yetişiyor. Düşünün; benim babam mükemmel Rumca konuşuyordu. Ben çat-pat biliyorum. Benim çocuklarım ise kelime bilmiyor. Dolayısıyla bu hem bizim neslimiz için, hem de federasyona dayalı yapı için son çözüm denemesi. Bu olmazsa bizden sonra gelenler başka formüllere dayalı çözümler geliştirebilir. Ancak ben inanıyorum ki, eğer ortada çözüm iradesi varsa, bu sorun aylar içinde çözülebilir" ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Akıncı'nın Kıbrıs sorununa çözüm bulmadaki samimiyeti ve yapıcı çabaları tartışma götürmez bir gerçektir. Akıncı'nın Kıbrıs Türkünün ve Anavatan Türkiye'nin haklarına gölge düşürecek bir anlaşmaya onay vermesi bana göre olası değildir. Diğer taraftan Rum tarafı ise kendini Kıbrıs'ın tek sahibi olarak görme yanlışından vazgeçmemiştir. Anastasiadis daha birkaç gün once yaptığı açıklamalarda çözümün ancak Türk tarafının taviz vermesi ile gerçekleşebileceğini tekrarlamıştır. Anastasiadis, karşı taraf mantıklı olursa ve kaybeden ya da kazananların olmasına imkan vermeyecek tavizler gerçekleşirse Kıbrıs sorununun yarın bile çözülebileceğini belirterek "Akıncı'nın seçilmesi bir ivme kazandırdı ancak bu tek başına yeterli değildir. Ankara'nın etkisi vardır. Çözüm sürecine geri dönülmez biçimde girdiğimizi söyleyebilmek için Türkiye'den elle tutulur örnekler görmeliyiz. Cesaretlendirmeli, yardımcı olmalı ve desteklemeli" şeklinde konuştu.
Anastas'ın bahsettiği tavizler nedir? Türk askeri adadan gidecek, Anavatan Türkiye'nin garantörlüğü ortadan kalkacak, Rum göçmenler evlerine ve mülklerine dönecek, Türkiye'den adaya gelenler geri gidecek, Kıbrıs Türkü devletimiz KKTC'den vazgeçerek Rum ağırlıklı bir yönetim altında ve ikinci sınıf vatandaş olmayı kabul edecek. Yani kendi mezarını kazarak adadaki varlığına son verecek. Böyle bir çözümü kabul edecek aklı başında tek bir Türk bulamazsınız. Bana göre müzakereler süretle tıkanmaya doğru gitmektedir. Bundan sonra yapılacak tek şey, Akıncı'nın da vurguladığı üzere ve bugüne kadar yapmadığımız KKTC'nin uluslararsı boyutta tanınması ve Anavatan Türkiye ile olan ilişkileri daha da geliştirmek için gayret göstermektir; başka da yol yoktur.