Orta Doğu’yu karıştıran gizli güç!
İnsan büyük bir nefretle, kendi kendine; kanlı olayların, çatışmaların, ihtillalerin ve istilaların neden Orta Doğu’da daha doğrusu İslam aleminde çıktığını soruyor ve sorguluyor.
Gerçekten de, İslam dünyasının başı bir türlü beladan kurtulmuyor.
Gerçi, enerjinin kaynaklarının büyük bölümünün Müslümanların yaşadığı topraklarda bulunması ve bu stratejik maddelere, zenginliklere Batı’nın iştahı soruları az da olsa cevaplandırıyor.
Ne var ki; Orta Doğu’ya dolayısıyla İslam alemine yönelik tehdit, eylem ve silahlı müdahalelerin temelinde, enerji kaynaklarının kontrol altına alınmasının yanı sıra, dini nedenlerin olduğunu düşünmek ve dikkatleri çekmek gerekiyor;
ABD’nin devşirmesi Evangelistler’in “kıyamet senaryoları” Yeni Dünya Düzeni ve Genişletilmiş Büyük Orta Doğu Projesi gibi büyük çaplı sorunları içeriyor.
“Koyu bir Hristiyanlık anlayışı” görüşüne dayanan bu tehlikeli akımın kurmayları, eski Başkan Bush ve yakın mesai arkadaşlarından oluşuyor.
Gerçi, Obama, bütün dinleri tanıdığını belirten konuşmasıyla, Evangelistler’e ilk günlerde cevabı vermiş bulunuyordu. Ne var ki, dünyanın dört bir yanına yayıldığı öne sürülen Evangelistler, bir yandan ağlarını örerlerken, diğer yandan da gelişen olaylar, gizem perdelerini yırtıyor.
Bush döneminin, kötü bir armağanı olan Evangelizm acaba bu durumunu ne zamana kadar muhafaza edebilecek. Evangelizm deyip geçmemek gerekiyor.
İşte, geçmişte Evangelizm:
Esrarengiz ilişkiler yumağı “Evangelizm” eserini okuyanlar, duyulan dehşeti paylaşıyor. Gerçekten de, kitapta öne sürülen görüşler, günümüz olaylarının izahına ışık tutuyor. Her şeyden önce ABD’nin, dolayısıyla ABD’lilerin dünya üzerindeki faaliyetleri ve kurmak istedikleri hakimiyetin kaynakları “deşifre” ediliyor.
Evangelizm’in enine boyun incelendiği ve çeşitli olayların yer aldığı çalışmaya göre, dünyanın her yerinde, özellikle İslam ülkelerindeki her “esrarengiz” olayla bir tür büyük tarikat olan örgüt ilişkilendiriliyor.
Zaten, eser için “Ancak yüreği sağlam, sinirleri harap olmamış okuyuculara göre bir kitap bu” deniliyor. Yazar R. Kaan Kurt da, “Tek cümleyle; vatan, Türklük ve İslam, Yeni Dünya Düzeni’nin tam onikisindeki hedeftir” iddiasıyla ortaya çıkıyor.
Bir yandan Afganistan’daki “kargaşa” Irak’taki “istila”, Filistin’deki “baskı”, diğer yandan İran ve Suriye’ye yapılan “tehdit” Tunus, Mısır ve diğer Arap ülkelerindeki gelişmeler, Türkiye’yi çok yakından ilgilendiriyor. Eğer İran’a bir saldırı yapılırsa, bundan bütün bölgenin etkileneceği, şimdiden ortaya çıkıyor.
Dikkat edilirse, nüfusunun çoğu Müslüman olan ülkeler üzerinde çeşitli “oyunlar” tezgâhlanıyor. ABD’de “Başkanlık Küresel İletişim Dairesi” Amerika içi ve yeryüzündeki bütün psikolojik operasyonların bağlı tepe de bir örğüt durumunda bulunuyor. Bu güçlü örgütün ana maksadı da, Amerikan politikası ve savunma faaliyetleri konusunda hem ABD içinde, hem de kamuoyunda olumlu izlenimler doğuracak çalışmaları gerçekleştirmek oluyor.
Üstelik, ABD Milli Güvenlik Konseyi Politika Grubu, Dışişleri Bakanlığı Kamuoyu Oluşturma Diplomasisi Dairesi ve Pentegon tarafından geliştirilen politika ve mesajları, koordinasyonları da bu örgüte bağlı çalışıyor.
Tek hedef İslam ülkeleri oluyor. Aslında Evangelizm, bir “dünya imparatorluğu”nu kapsadığına göre, başvurmayacağı herhangi bir yol kalmıyor.
11 Eylül eyleminden sonra, kimliğini “deşifre” etme gafletinde bulunan George W. Bush, “Amerika’nın kaderi ve görevi”nin insanlığı kurtarmak olduğuna inanıyor.
İşte böyle bir ABD de, birtakım üst düzeyde insan, kendine ilahi bir kisve vererek dünyaya kâbus gibi çöküyor.
Bugüne gelince Evangelizm’in ABD’deki yeni konumu gerçekten de hem ilgi hem de dehşet uyandırıyor.
Eğer Başkan Obama, bir türlü “derin ve süper güç” olan Evangelizm’in önünü şimdiye kadar kesemiyorsa, başta ABD olmak üzere tüm dünyanın özellikle İslam aleminin endişesinin giderilmediği veya giderilemeyeceği kanısı tartışılmaya açık kalıyor.
Aslında, 21. Yüzyıl yeni “Haçlı seferleri” ni hatırlatan profiller taşıyor.