Orta Doğu’da sınırlar değişirken casuslar
Orta Doğu’da 1918’den aşağı yukarı 100 sene sonra tekrar sınırların değiştirilmeye başladığı bir dönemden geçiyoruz. Orta Doğu’nun her yerinde casuslar ve özel harekatçılar bundan 100 sene önce olduğu gibi cirit atıyorlar. Bundan 100 sene önce de kimlerin cirit attığını ve neler yaptığını ancak seneler sonra öğrendiğimiz gibi muhtemelen bugünlerde Orta Doğu’da ve ülkemizde cirit atan ajanların da kimler olduğunu önümüzdeki yıllarda öğreneceğiz. 1914-1918 arasında ülkemize en fazla zarar veren ajanın adı Lawrence’dır. Arabistanlı Lawrence diye de anılan Lawrence aslında bir arkeologdur. Yine arkeolog ve ajan olan hocası Hogart aracılığı ile İngiliz istihbarat servisine Birinci Dünya Savaşı öncesinde girmiştir. İngiliz istihbarat servisi, arkeoloji çalışmaları görünümlü istihbarat operasyonlarından bilgi toplamakta faydalandığı için bu çalışmaları finanse etmiştir. 1910’da Berlin-Bağdat demir yolu hattı çevresinde arkeolojik çalışmalar yaparken, çalışmalar ile ilgili istihbarat toplamaya başlamıştır. Bu sırada demir yolu inşaatında çalışan Arap işçiler ile konuşarak Arapçasını geliştirmiştir. Bu çalışmalar sırasında kendisi gibi İngiliz istihbaratına çalışan ve Irak’ın Osmanlı devletinden koparılmasına katkısı olan Gertrude Bell ile tanışmıştır. Lawrence, 1914 başında Sina yarımadasındaki su kaynaklarının yerlerini tespit ettikten sonra Haziran 1914’te İngiltere’ye dönmüştür.
İstihbarat ağı kurdu
Birinci Dünya Savaşı’nın başlaması üzerine Lawrence haritacı asteğmen olarak İngiliz Ordusuna katılmıştır. 1914 sonunda Kahire’deki istihbarat bürosuna atanmıştır. Lawrence, istihbarat çalışmalarına, yakalanan Türk casus ve esirleri sorgulayarak başlamıştır. Bu sorgulamalar sırasında Suriye’ye kadar uzanan bir istihbarat ağı kurmayı başarmıştır. 1915’te Libya’ya giden Lawrence burada İngiliz Ordusuna karşı savaşan Sunisilerin Türk ve Alman subayların yönetiminde gerçekleştirdiği gerilla savaşını incelemiştir. 1915’te Karkamış’ta tanıştığı Ermeniler aracılığı ile Doğu cephesinde görevli Ermeni kökenli Osmanlı subaylarının isimlerini tespit etmiştir. Bu isimleri İngiliz istihbaratına bildirmiştir. İngiliz istihbaratı da bu isimleri Rus istihbaratına iletmiştir. Rus Ordusu da bu subayları satın almıştır. Ekim 1915’te Ruslar ihanet eden Ermeni Osmanlı subaylarının katkısı ile Erzurum’a saldırılarını başlatmış, Ocak 1916’da saldırı güçlenmiş ve Şubat 1916’da şehir düşmüştür. Lawrence bu sonuçtan kendisi için büyük bir istihbarat başarısı çıkarmıştır. Londra’nın gözünde de Lawrence’ın önemi artmıştır.
Lawrence Mart 1916’da Türk Ordusu’nun Irak’ta Kut ül Amare’de İngiliz Ordusunu yenmesi üzerine Mezopotamya’ya yollanmıştır. Lawrence’ın buraya geldiğini tespit eden Türk istihbaratı Lawrence’ı satın almayı denemiştir. Enver Paşa’nın amcası Halil Paşa, Lawrence’a önemli miktarda para önermiştir. Lawrence teklifi reddetmiştir. Lawrence’ın bu geziden sonra Arap kabilelerini Türk Ordusuna karşı ayaklandırma fikrini daha güçlü bir şekilde savunmaya başladığı görülüyor. Ve Londra, Lawrence bu projesine gittikçe daha sıcak bakıyor.
Özel harpçi Lawrence
Londra, 1916’da Arap Bürosu adlı bir büro kuruyor. Bu büro, Kahire’deki istihbarat servisinden bağımsız bir teşkilat olarak örgütleniyor. Arap Bürosu’nun ilk faaliyeti Hicaz ayaklanmasını örgütlemek oluyor. Ancak Türk Ordusu ayaklanmayı bastırıyor. Bunun üzerine Arap Bürosu Lawrence’ı Hicaz’a yollama kararı alıyor. Lawrence, Hicaz’da Faysal’ı keşfediyor. Lawrence-Faysal ikilisi 1917’de Türk Ordusunun iç hatlarına, yaptıkları bugünkü adı ile komando saldırıları sayesinde ağır zararlar veriyorlar. Artık karşımızda casus Lawrence değil, onu tarihe geçiren özel harpçi Lawrence vardır. Türk Ordusunun Lawrence’ın hesabı ile Arap yarımadasını kontrol altına alması için 600 bin askere ihtiyacı vardır. Oysa, Anadolu’nun bu sayıda asker çıkarması mümkün değildir. Hikayenin gerisini biliyorsunuz.
Bugünde modern Lawrence’ların Orta Doğu’nun Türkiye dahil her yerinde dolaştığı ve operasyonlarını gerçekleştirdiği görülüyor. Kendinize “Türkiye, Orta Doğu’da mı diye sorarsanız, Orta Doğu’nun Gaziantep’te bittiğini hatırlamamız yeter.” Modern Lawrencelar sadece yabancılardan çıkmıyor. Türkler arasında da çok sayıda modern Lawrence var. Lawrence, Türk Ordusu’nun iç hatlarına saldırılar düzenliyordu. Bugünkü Lawrencelar Türk subayı üniforması ile komutanlarına tuzak kurdurup hapse attırıyor. Modern Lawrencelar, televizyonlarda Türk Milletini “Müzakere ve barış adı altında” görünürde PKK karşısında ancak aslında Orta Doğu’da sınırları yeniden çizmek isteyen Batı karşısında mağlubiyete hazırlıyorlar. Ancak sadece bununla sınırlı değil Lawrence operasyonları. Değişik Batılı ülkelerden özel harpçiler, özel şirket mensubu istihbaratçı ve emekli özel harekatçılar, istihbarat örgütleri mensupları Orta Doğu’nun yeniden şekillendirilmesi için çalışıyorlar. Modern Lawrencelar çok daha güçlü ve hazırlıklı.
Öte yandan 1918’den bu yana geçen 100 yıl içinde çizilen sınırlar oldukça sağlamlaştığı için şimdi sınırların çizilmesine Orta Doğu dinamikleri büyük direnç gösteriyor. Örnek Suriye. Aslında Suriye’de sınırların değişmeye başlaması, Irak’ta başlayan parçalanma sürecini, Türkiye, Ürdün, Lübnan, İran ve Suudi Arabistan’a yayacak. İran ve Hizbullah’ın Rusya’nın desteği ile direnmesi, ABD’nin karada savaşmayacak kadar yorgun olması, Suriye’nin parçalanmasını şimdilik engelledi. Peki, Türkiye neden Suriye’de Esad’ın devrilmesi ve böylece parçalanmanın başlaması için çalışıyor? Durumu görmediği için mi yoksa çok tehlikeli bir oyunun peşinde olduğundan dolayı mı?