Orhan Pamuk ve AB üyeliğinden gurur duyanlar!
Orhan Pamuk “Atatürk Türkiye’nin AB üyeliğinden gurur duyardı. Şimdi kendisinin sözde yandaşları, bu konuda ona ihanet ediyor” demiş. Orhan Pamuk, Nobelli ilk Türk olması dolaysıyla söyledikleri muhtelif çevrelerce dikkate alınmaktadır.
Elbette bir edebi kişiliğin kendi konusu olmayan hususlarda “sözde yandaş” tabirini de kullanarak konuşması kendi tercihidir. Ancak bize göre bu hem şık hem de doğru bir tercih değildir. Kaldı ki Orhan Pamuk bu tür sansasyonel çıkışların zamanlamasını çok iyi yapmaktadır. O, Nobel Edebiyat Ödülünü henüz almamışken “Türkler şu kadar Ermeni kesti” türünden skandal bir konuşma da yapmış birisidir. Şimdilerde de “Masumiyet Müzesi” adlı romanını piyasaya sürerken bu konuşmayı yapmış olması manidardır. Pamuk’un sözlerinin “hırsız yeğin olursa ev sahibini bastırır” türünden bir amacı olması köşeye taşımamıza neden olmuştur.
Ancak bizim konumuz işin ticari ve skandal yönüyle ilgili değildir. Biz daha çok Orhan Pamuk’un ifade ettiği “Atatürk, Türkiye’nin AB üyeliğinden gurur duyardı” görüşüne dikkat çekmek istiyoruz. Aslında bu konuda Orhan Pamuk’un sözlerinin tam aksinin doğru olduğu söylenebilir. Çünkü Atatürk, Türkiye’nin onca itilip/kakılma, hırpalanıp/örselenme ve aşağılanma pahasına “AB’ye gireceğiz” diye tutturanlardan her halde utanç duyardı.
Gerçekçi olan herkes bilmektedir ki, Türkiye’nin AB üyeliği en iyimser şartlarda bile ancak ikinci sınıf bir üyelik olacaktır. İkinci sınıf bir muameleyi Atatürk’ün arzulayabileceğini söylemek
Atatürk’ü anlamamak demektir.
Atatürk AB’yi hedef olarak göstermemiştir!
Atatürk’ün Türk milletine Avrupa’yı değil “Çağdaş medeniyetin üstüne çıkmayı” hedef olarak gösterdiği bilinmektedir. O halde Atatürk’ün AB’ye üyelik için yaranma, yamanma ve yanaşma türü bir statüyü kabul edeceğini düşünmek akla zarar veren bir haldir. Kaldı ki, Orhan Pamuk gibi düşünenler, Atatürk zamanında da İngiliz ve Amerika mandasını savunmuş Atatürk’ten de gereken cevabı almışlardı.
Bu konuda AB’li yetkililer Orhan Pamuk’tan daha da gerçekçidir. Nitekim Türkiye AB Karma Parlamento Komisyonu Eş Başkan Yardımcısı İngiliz Liberal Demokrat Partili Andrew Duff şunu söylemektedir: “Türkiye devlet dairelerinin duvarlarından Kemal Atatürk’ün fotoğraflarını indirmeli.../...Atatürk bugün yaşasaydı Türkiye’nin AB üyeliğine evet demezdi.../...Egemenliği paylaşmak AB üyeliğinin bir kuralıdır”.
Yabancı AB’ciler “Türkiye Atatürk’ün fotoğraflarını indirmeli” derken yerli AB’ciler de Atatürk heykel ve fotoğraflarından rahatsızlık duyduklarını söylemektedirler. Nitekim Atatürk’ün sıfatını taşıyan bir Üniversitenin Profesörü “Kemalizm ilerlemeden çok gerilemeye tekabül eder. Kemalizm medeniyeti çözücü bir süreçtir. AB sürecinde artık bizlere ’Neden her yerde bu adamın (Atatürk) heykelleri, fotoğrafları var?’ diye soracaklar” diyebilmektedir.
Atatürk ve egemenlik!
Orhan Pamuk, “Atatürk yandaşları, AB’ye karşı durarak ona ihanet ediyor” demeden önce son zamanlarda Atatürk’e ihanet eden onca kitap, makale ve televizyon programı yapanların neden AB’ye kulluk ölçüsünde bağlı olanlar arasından çıktığını da açıklaması gerekmez mi?
Orhan Pamuk, ithamını yapmadan önce demokratik süreç, ekonomik gelişme ve insan hakları konusunda karşılaşılan sorunların nedenini Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyetin değerlerine bağlayanların tamamının AB’ci olmalarına da mantıklı bir gerekçe bulması gerekirdi.
Atatürk, “İstiklali tam, bizim bugün, deruhte ettiğimiz vazifenin ruhu aslisidir” dedikten sonra da tam bağımsızlık kavramını şöyle açıklar: “İstiklali tam denildiği zaman, bittabi siyasi, mali, iktisadi, adli, askeri, harsi ve ilahi her hususta istiklali tam ve serbest-i tam demektir”. “Egemenliği paylaşmak AB üyeliğinin bir kuralı” olduğuna göre Atatürk’ü izleyenlerin bu konuda ihtiyatlı olmasından daha doğal ne olabilir?
Atatürk “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” demiştir. Atatürk, egemenlik şu veya bu biçimde AB’ye ya da ABD’ye devredilebilir dememiştir. Yine Atatürk “Muhtaç olduğunuz kudret damarlarınızdaki asil kanda mevcuttur” demiştir. Onun bu sözlerinden “muhtaç olduğunuz kudret AB’dedir” sonucunu çıkaranlar Atatürk’e iftira edenlerdir. Bu şartlarda hâlâ muhayyel AB üyeliğinden gurur duyanlara ise Allah, akıl ve izan ihsan etsin demekten başka bir şey elden gelmez!