Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Özcan YENİÇERİ
Özcan YENİÇERİ

Orgeneral Özkök ne demiş oluyor?

AKP’nin kapatma davasında sona doğru yaklaşılması ve ardından dallanıp budaklandırılan “Ergenekon” soruşturmaları ülkedeki gerilimi had safhaya çıkarmıştır. Gerilimin düşürülmesinden sorumlu olan resmi yetkililer, gerilimi düşürmek bir yana her fırsatta gerilimi artırıcı söz ve eylemlerle adeta gerilim yangınına benzin dökmeye devam etmektedirler. Yaşananlar, gerilimden sorumlu olanların “Bizden sonra tufan” anlayışıyla hareket etmeye devam ettiklerini göstermektedir. İşte tam bu sırada emekli Genelkurmay Başkanı Org. Hilmi Özkök, yaptığı bir açıklamayla gündeme girdi.
Orgeneral Özkök, “Resmi bir aktörün, geç olmadan, ortaya çıkıp ortalığa çekidüzen vermesi lazım” dedi. Bu sözleriyle Orgeneral Özkök “çekidüzen verilmesi” gereken bir ortamın bulunduğuna işaret ederek malumu ilan etmiş olmaktadır. Onun, eskilerin “akil adam” dediği, kendisinin de “resmi aktör” olarak işaret ettiği kimsenin, kim olduğu da pek anlaşılamadı. Türkiye’de gerilim üstü ya da gerilim dışı kalan kimse olmadığı için herkesin itibar edeceği bir “akil adam” bulmanın ne denli zor olduğu ortadadır.
Ne var ne yok!
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, bu öneri üzerine Org. Hilmi Özkök’ü Cankaya’ya çağırdı ve yaklaşık iki buçuk saat süren bir görüşme yaptılar. Orgeneral Özkök’ün önerdiği “akil adam” ya da “resmi aktör” konusunda ne konuştular çok da bilinmiyor. Ancak Emekli Orgeneral Hilmi Özkök’ün Fikret Bila’ya görüşmeyle ilgili yaptığı açıklamalarda “halkın birinci elden bilgilendirilmeye ihtiyacı olduğunu” söylediğini öğrenmiş bulunuyoruz. Özkök Paşa’nın “çekidüzen” verilmesini istediği ortamı, onun açıklamalarının daha da belirsizleştirdiği söylenebilir.
Eski Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Özden Örnek’e ait olduğu öne sürülen günlüklerde, 2004 yılında kuvvet komutanlarının bir darbe hazırlığı içinde oldukları, dönemin Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök’ün darbe düşüncesine karşı çıktığı ve destek vermediği yolunda kamuoyunu aylarca meşgul eden söylentiler var. Bu konuya açıklama getirmesi yolundaki soruya Org. Özkök’ün verdiği cevap şudur: “Anılarda geçtiği öne sürülerek gündeme getirilen bu olaylarla ilgili olarak, ne vardır, ne yoktur derim. Başka bir ifadeyle ne teyit ederim, ne tekzip ederim”.
Özkök Paşa, “Bir taraf, ’Günlükler Özden Amiral’e ait’diyor. Amiral ise, ’Benim ilgim yok, bana ait değil’diyor. Ben amirale itibar edilmesi gerektiğini düşünüyorum. ’Bana ait değil’diyorsa, amirale itibar etmek lazım” diyor.
Orgeneral Özkök konuşmasının devamında tutuklanan komutanların durumuna çok üzüldüğünü söylüyor ve “Onların bu süreçten temize çıkmalarını istiyor ve diliyorum” diyerek ardından da ünlü “Suç ve Ceza” romanına atıfta bulunup “Ceza da varsa, cezayı çekmek de insanı rahatlatır” diyor.
Hem var hem yok!
Bunlar “hem nalına hem mıhına vuran” türden ifadelerdir. Paşa “ne tasdik, ne tekzip” ediyor. “Ne var ne de yok” diyor. Bütün bunları derken aynı zamanda hem var hem de yok demiş oluyor. Paşa, komutanlarının durumuna “üzüldüğünü” ve ilave olarak da “cezayı çekmek insanı rahatlatır” diyerek komutanlarına kefil olmadığını da ifade etmiş oluyor.
Kaldı ki Orgeneral Hilmi Özkök, dönemin Genelkurmay Başkanı’dır. Darbe ile suçlanan paşaların da komutanıdır. Bütün olanın bitenin bir numaralı tanığıdır. Sözü edilen günlüklerde Özkök Paşa’nın darbe hazırlıklarının ya da rivayetlerinin geçtiği toplantılarda bulunduğu ve darbe tekliflerine de karşı çıktığı iddia ediliyor. Yapılan yorum ve söylentiler doğruysa o toplantıda bulunan herkes zan altındadır. Kimisi darbe planı yapmak, kimisi de yapılan darbe planlarını susarak örtbas etmek suçunu işlemiş olmaktadır. Orgeneral Özkök’ün Cumhurbaşkanı’na söylediği “birinci elden bilgilendirilmeye” olan ihtiyaç darbe teşebbüsü konusunda had safhadadır. Bu toplantıda birinci el konumunda olan Özkök Paşa, hem de Örnek Paşa gerçekleri söylemek için davet beklemeden (kasaptaki ete soğan falan doğramamayı bir yana bırakarak) halkı ve mahkemeyi bilgilendirmelidirler.
Orgeneral Özkök Paşa’nın bu sözleri belki darbe girişimini doğrulamamıştır, ama belirsizlik ortamını daha da artırmıştır. Ortalığı daha da büyük bir toz dumanın kaplamasına neden olmuştur. Hani kurtların sevdiği türden dumanlı hava Özkök Paşa’nın sözleri sonrası her yanı daha da kaplamış olmaktadır.
Paşa bir de bu toz duman ortamında, “halka birinci elden bilgi verilsin”, “resmi bir aktör çıksın gerilimi azaltsın” türünden sözler etmektedir. Durum ortada iken paşa kasaptaki eti bir yana bırakarak “Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu” sözünün ne anlama geldiğini bir kez daha düşünmek durumundadır.

Yazarın Diğer Yazıları