Ordu tasfiye ediliyor

Kendisinde yargı kararlarını yok sayma gücü gören AKP iktidarı, diğer “sakıncalı generaller”i de açığa almaya kalkışırsa; Türk Ordusu’ndan geriye ne kalacağını hesap eden var mı aranızda

Jandarma Tümgeneral Halil Helvacığıoğlu, İçişleri Bakanı Beşir Atalay, Tümgeneral Gürbüz Kaya ile Tuğamiral Abdullah Gavremoğlu ise Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül tarafından görevden alındılar.
Tayyip’in direktifiyle, aynı gün, aynı
saatte.
Bu üç komutan, geçtiğimiz Ağustos ayında yapılan Yüksek Askeri Şûra ( YAŞ) toplantısında terfi ettirilmemişti. Bunun nedeni, bu terfi işlemine Bay Abdullah Gül’le birlikte Tayyip’in karşı çıkmasıydı.
Siyasi iktidar elini Türk Ordusu’nun içine sokmuş, istemediğini tu-kaka ilan ediyordu.

* * *

Bu üç general Yüksek Askeri Şura’da niçin terfi ettirilmedi?..
Çünkü onlar Beşiktaş Adliyesinde açılmış olan Balyoz davasında yargılanıyordu.
Darbe yaparak Tayyip hükümetini devireceklerdi!
Fakat gelin görün ki, bazılarının “Bizim kalemiz” diye tanımladığı Beşiktaş Adliyesi hakimleri ve mahkemeleri, önlerine bu davadan gönderilen bütün sanıkları serbest bıraktı. Şu anda içlerinde tek bir tutuklu bile yok. Sadece dava açıldı, yargılamanın bitmesi yıllar alacak.
Dün açığa alınan üç general de bu davanın sanıkları arasında yer alıyor.
Haklarında, suçlu olduklarına ilişkin bir yargı kararı yok, hiçbir şey yok.
Bu üç general YAŞ kararı sonrasında yargıya başvurup dava açtılar. Terfilerinin haksız ve hukuka aykırı bir biçimde önlendiğini savundular.
Askeri Yüksek İdare Mahkemesi dava dosyalarını görüştü. Onları terfi ettirmeyen idarenin görüşlerini aldı ve kararını verdi;
“Haksızlığa uğramışlardır. İşlem yasal değildir. Yürütmenin durdurulmasına...”

* * *


Bu üç kişinin göreve iadesi için verilmiş bir mahkeme kararı var..
Biliyorsunuz yargı kararları bu Tayyipgiller iktidarı için son derece “kutsal” kararlardır! İşlerine gelince, örneğin Ergenokon, Balyoz ve benzeri davalar kamuoyunda tartışıldığında, nice yurtsever insanların oralarda haksız yere tutuklu bırakıldığı gündeme geldiğinde, Tayyip dahil hepsinin bugüne kadar yüzlerce kez söyledikleri söz şudur:
Efendim o konulara biz karışamayız. Yargı kararları bizim dışımızdadır. Biz yargı kararlarına saygılı bir hükümetiz. Adelet ne derse o olur.
İyi de, bu üç general hakkında verilmiş yargı kararı var. Şimdi burada kendilerine sorsam:
“Ey hükümet, Ergenekon’da falan yargı kararları işine geliyorsa iyi! O zaman sen yargıya çok saygılısın! Ama bu üç general olayında olduğu gibi işine gelmiyorsa, sen bu yargı kararını hangi gücün ve sıfatınla yok sayıyorsun?”
Bu soruya yanıt vermeleri mümkün
olur mu?
Asla olmaz ve olmayacaktır.
Şimdi bura da bir soru da Genelkurmay’a sorayım:
“Adamlar mahkeme kararını yok sayıp üç generalinizi açığa aldı. Bir tepki vermeyi acaba düşünür müsünüz, yoksa hep böyle sessiz mi kalacaksınız?”
* Emin Çölaşan / Sözcü

++++++

Hükümet üç generali görevden aldı... Olayı Balyoz davasının avukatlarından Hüseyin Ersöz şöyle yorumluyor:
“Bu karar TSK Personel Kanunu’nun 65. maddesine dayandırılmakla beraber temelde ’masumiyet karinesinin ihlali’anlamına geliyor. Hükümet bu kararıyla sanıkların suçlu olduğuna dair kuvvetli kanaate sahip olduğunu ihsas ediyor. Yargı ister istemez bu karardan olumsuz yönde etkilenecektir.”
* Melih Aşık / Milliyet


++++++

O generaller de açığa alınacak mı
....gözlediğim kadarıyla iktidar bu konuyu da seçime giderken iç politikada alet olarak kullanmak istiyor. Nitekim, haberin (yine) sızdırıldığı bir gazete “Türkiye’de ilk kez” başlığını kullandı.
İktidar “ilk kez” olarak nitelenen pek çok olaya imza attı bugüne kadar. Hemen tamamı da askerlerle ilgili kararlar. Generallerin gözaltına alınması, orgenerallerin tutuklanması, ordu komutanlarının evlerinden alınması, kozmik odaya girilmesi hep “Türkiye’de ilk” flaş başlıklarıyla duyuruldu.
Tanım doğru elbette. Sorun yapılanların ne kadar doğru olduğu. O ayrı.
İçişleri Bakanı’nın üç generali açığa alması üzerine insanın aklına ister istemez, haklarında soruşturma açılan 30’a yakın generale ne yapılacağı geliyor.
İçişleri Bakanı “haklarında yürütülen soruşturmayı” gerekçe göstererek açığa aldı üç generali. Yani bu üç general suçlandıkları için mevcut görevlerini sürdürmeleri “sakıncalı” görülüyor. Oysa aynı durumda birçok general var. Şimdi onlar sakıncalı mı değil mi bu karara göre?
Ya da o generaller de açığa
alınacak mı?
“Hükümeti devirmek istedikleri” gerekçesiyle haklarında soruşturma yürütülen generallerin sayısı toplam general sayısının yüzde 10’unu buluyor. Hepsi açığa alınırsa bu da “Türkiye’de ilk kez” diye duyurularak yapılacak bir tasfiye mi olacak?
* Can Ataklı / Vatan

++++++

Karar siyasiyse durum vahim
Cumhuriyet tarihinde ilk kez üç general hükümet tarafından görevden uzaklaştırıldı.
Tümgeneral Halil Helvacıoğlu, Tümgeneral Gürbüz Kaya ve Tuğamiral Abdullah Gavremoğlu, haklarında açılan davalar nedeniyle açığa alındı...
Üstelik bu operasyonun üç generalle sınırlı kalmaması ve Balyoz iddianamesinde adı geçen 25 muvazzaf subayın tamamını kapsaması
bekleniyor...
Kararın duyulmasından sonra gelen tepkiler ise en az kararın kendisi kadar ilginç: CHP, bu durumu “sivil darbe” olarak yorumlarken, BDP “demokratikleşme adımı” olarak görüyor...

* * *

Ben sadece basit bir sorunun yanıtını arıyorum:
Bu görevden almaların “siyasi” bir yönü var mı?
Eğer öyleyse...
Durum gerçekten vahim demektir!
* Mustafa Mutlu / Vatan

++++++

Mutlaka yanıt verilmesi gereken, kilit soru şudur: Neden şimdi?
Üç general neden şimdi açığa alındı?
Bakanlar yetkisini kullandı, her şey yasalar çerçevesinde yapıldı
sözleri kesmez.. Kimseyi tatmin etmez..
Bu olay; askeri vesayetin beli kırıldı, sivil otorite gücünü gösterdi
gibi cilalı sözlerle açıklanmaya kalkılırsa -ki bu yönde çok yorum
okuyacağız, dinleyeceğiz - bu aklımıza hakaret olur!..
Ayıp olur!..
* Mehmet Tezkan / Milliyet


++++++

Aleviler’in 500 yıllık özlemi bitti
Önceki akşam “Ğadir Humm Bayramı”nı kutlamak üzere Sultangazi’deydik. Aleviler bu günde, Hz. Muhammed’in Hicret’in 10. yılında yaptığı Veda Haccı’ndan dönüşü sırasında “Ğadir Humm” gölü çevresinde “Hz. Ali’yi halife tayin edişi”ni kutluyorlar. Şah Hatayi Cem Evi ve Kültür Derneği Başkanı Turan Güner, 50. Yıl Mahallesinde “belediyenin kendilerine bu kutlama için tahsis ettiği
sokakta” yaptıkları etkinliğin Türkiye’de
bir Alevi kurumunca “Ğadir Humm”un ilk
kutlanışı olduğunu söylüyor...
Daha önce başta Hatay
farklı bölgelerde kutlandığını duyduğumuzdan, ne yalan söyleyeyim bir “ilk”e şahitlik edeceğimizi bilmiyordum giderken... Güner’e sordum “Niye ilk dediniz, yıllardır kutlanmıyor mu?” “Araplar kutluyordu, Şiiler de kutluyordu ama “Türk Aleviler” ilk kez kutluyor.” “Neden?” dedim... Cevabı, “Çaldıran’dan sonra yavaş yavaş ortaya çıkıyor belgelerimiz” oldu... Nasıl bir “saklı yaşam” dır ki 450-500 yıl boyunca direnmiş bütün
“dış etki”lere...
Nasıl bir zulümden kaçıştır ki
ancak 500 yıl sonra ve o da “yavaş yavaş” söylemeye başlayabilmiş “kim olduğunu”...
Nitekim Alevi Vakıflar
Federasyonu Başkanı
Doğan Bermek, bu kutlamanın
yapılıyor olmasının “çok önemli bir dönemeç” olduğunu vurguladı konuşmasında... AKP ve DSP’nin çelenkleri vardı ama geceye fiilen katılan, -en azından benim orada bulunduğum zaman diliminde- tek siyasi parti MHP’ydi. MHP İl Başkanı
İhsan Barutçu’nun
“Türk’ü Ali’siz, Şah İsmail’siz
bilmek Türk’e saygısızlık,
Alevi’yi Sünni’den
ayrı görmek İslam’a
saygısızlıktır” diyerek
başladığı konuşmasının bam teli şu cümleydi: “Hacı Bektaşlar birlikten bahsederken
ayrılıktan bahsedenlere, bizi ayrıştırmak
isteyenlere yuh olsun!”
Nitekim bir olmaya, iri olmaya, diri olmaya dair dualar edildi gece boyunca... Bakmayın Türkiye’nin en doğu ucuna gitmek gibi kahramanlık denemelerime(!), benim gibi soğuğa dayanıklılığı sıfır olan biri ancak iki saat kadar direnebildi Kasım ayazına... Sahnede dinlemesem de, programdan önce Cemevi’nin içindeki provalarını izlediğim Şah Hatayi gençleri eminim ki pek güzel söylemişlerdir deyişlerini, pek güzel eda edilmiştir semah... Ve eminim tadı bütün konukların damağında kalmıştır
yapılan ikramların... Yemiş, içmiş, dinlemiş kadar olduk... “İlk”ler eleştiriden muaftır, önümüzdeki yıl konuşmadan çok
Alevi inanç unsurlarının, geleneklerinin, kültürel sembollerinin öne çıkarıldığı ve belediyenin dilerim ki “salon” tahsis ettiği bir kutlamada buluşmak ümidiyle...

++++++

Kabak medyaya
Adamlar alenen BDP’ye yaklaşıyorlar. Görüşüyorlar, İşbirliği yapabiliriz” diyorlar. “Genel Başkan yardımcısı” sıfatını taşıyan bir isim, “İttifak niye olmasın” diyor. Bir Parti Meclisi üyesi, “Ben ittifaktan yanayım diye açıklama yapıyor. Ve sonunda... Kabak medyanın başına patlıyor. Vay efendim, aslında BDP ile ittifak diye bir şey yokmuş... Bunların alayı uydurmaymış... Biz bıkmışız zaten AK Parti kabağının sürekli medyanın başına atlamasından... Şimdi de CHP kabağının medyanın başına patlamasına mı razı olacağız?
* Ahmet Hakan / Hürriyet

++++++

İttifakın telaffuzu bile felaket olur
Bugün BDP’nin o günkü HEP’e oranla daha sorumlu ve olgun bir çizgide olup olmadığını tartışmak ne derece anlamlıdır bilemiyorum.
Ama BDP’nin sorunun çözümü konusunda, etnik milliyetçi çizgiden hâlâ uzaklaşmamış olduğunu,
PKK ile arasına mesafe koymak şöyle dursun, hâlâ teröre ciddi biçimde karşı çıkamadığını, silahlı mücadelenin miadının dolduğu yo-lundaki dikkatli kimi açıklamaların bile, örgüt üzerindeki hâkimiyeti tartışma götürmeyen Öcalan’ın nasıl tepkisini çektiğini hep birlikte görüyoruz.
Böyle bir ortamda, CHP’nin BDP ile ittifakı telaffuz etmesi bile sebebi felaketi olur.
Böyle bir işbirliği ile CHP Güneydoğu’da da oyunu arttırama-yacağı gibi diğer bölgelerdeki desteğinin büyük bir bölümünü de yitirir.
* Ali Sirmen / Cumhuriyet

++++++

Hadi de de görelim...
Ellerini Müslüman kanıyla yıkayan Obama’ya de bakalım. NATO’ya de. Bayağı “katil” olan Sargisyan’a de. İmralı’daki müttefike(!) de. Tescilli katil Yılmaz Güney’e de Ülkücü katili milletvekiline de.

Yazarın Diğer Yazıları