Orantısız mantık
İsrail, -evet- cinayet işliyor. Evet, bebek katili. Evet, okulları, hastaneleri, pazar yerlerini, çocuk parklarını bombalayarak tarihin en ağır insanlık suçluları arasındaki yerini pekiştiriyor.
Yaptıkları evet vahşet, katliam, soykırım...
Ama bu İsrail- Hamas -bakın Filistin değil Hamas- kıyası ne be arkadaş!
İsrail Hamas’a karşı “orantısız güç” kullanıyormuş. Hamas’ın elindeki en kuvvetleri silahları kısa menzilli füzelermiş ama İsrail dünyanın en önemli askeri güçlerinden biriymiş.
Duygusal olarak bambaşka şeyler hissedebilirsiniz “reel politik”ten bahsediyorum;
İsrail bir “devlet”.
Üstelik de Türkiye’nin tanıdığı, elçilik açtığı, birlikte uluslar arası organizasyonlarda görev aldığı, ticaret yaptığı, ortak askeri tatbikatlara imza attığı bir çok alanda “işbirliği” halinde olduğu, -uğruna komşularını karşısına alacak derecede- “müttefiki(!)” devletlerden biri!
Hamas ne peki?
Müslüman Kardeşler’in Filistin ayağı.
Siyasal uzantılarını Filistin parlamentosuna sokmuş, çoğunluğu elde etmiş olsa da bir terör örgütü.
BDP de Güneydoğu’da “seçimle” , güya “demokratik yollarla” çoğunluğun desteğini almayı başardı; peki bu onun PKK’yla ilgisini, Öcalan’la ilişkisini bitirdi mi!
İsrail, tekrar söylüyorum -evet- katliam yapıyor, hiçbir gerekçe “haklı” çıkaramaz, o el kadar çocukların lime lime edilişine hiçbir gerekçe, mazeret üretilemez.
Ama insanlık namına kapkara bir leke olan İsrail’in gözü dönmüşlüğünü eleştirmek için;
Bir devlet ile bir terör örgütü arasında silahların eşitliği ilkesi aramaya kalkışmak akıl kârı mı?
Hamas da İsrail kadar “askeri güce” sahip olsa mesela;
Ne olacak, daha az çocuk mu ölecek Orta Doğu’da!
Tamam hadi Hamas militanlarının daha da çok silahlandırılmasını savunalım madem;
Gitsinler onlar da daha çok İsrailli çocuk öldürsünler!
Öldürmediler mi?
İsrail katil; Hamas değil mi?
Hamas’ın 1989’dan beri yüzlerce bebek/çocuk da katlettiği intihar saldırıları çok mu insaniydi?
Hamas eşittir “Filistin’in kurtuluş savaşçıları” mı sahi?
Biz işgale, paylaşımcılara, sömürgecilere karşı “kurtuluş savaşı” vermiş bir milletiz;
Söyleyin Allah aşkına hangi Kuvayı Milliye’ci düşmanın evine girip kadınına, kızına, çoluğuna, çocuğuna kast etti?
Çanakkale’de “orantılı” mıydı güçlerimiz?
Sakarya’da “orantılı” mıydı?
Erzurum’da, Gaziantep’de, Kahramanmaraş’ta “orantılı” güçlerle mi verildi bu ülkenin kurtuluş mücadelesi?
İsrail terörist devlet ise;
Hamas da terörist örgüt!
Filistinli çocukların en temel insan hakkını, yaşam hakkını sonuna kadar savunalım. İsrail’in ölüm makinasının dişlilerini kırmak için elimizden geleni ardımıza koymayalım;
Ama bütün bunları Hamas’ın “eşitsiz” konumundan dem vurarak yapıp kendimizi pek yaman bir çelişkiye kıstırmayalım.
Şeytanın aklına karpuz kabuğu kaçırmak gibi olmasın ama;
İsrail-Hamas kıyaslamasına karşılık biri de kalkıp;
Kardeşim Türkiye de NATO’nun ikinci büyük ordusuna sahip; TSK da PKK’ya karşı “orantısız güç” kullandı derse ne cevap vereceksiniz?
“Ama PKK terör örgütü mü?”
Eee?
Hamas ne?
Çok bir şey beklemiyoruz; biraz orantılı zeka, biraz orantılı mantık!
Emin Çapa’ya alkış ötesi
Helal olsun.
Dün sabah CNN Türk’te Deniz Zeyrek ve Hakan Çelik Gazze’yi konuşurken, programın moderatörü Emin Çapa dedi ki;
- Uygur Türklerini niye konuşmuyoruz peki?
Mırın-kırın eden meslektaşlarına, “Ama Ankara...” , “Ama Pekin...” , “Ama radikal İslami terör dalgası...” itirazlarına rağmen özetle şöyle devam etti:
- Bütün dünya sessiz kalabilir. Başka ülkeler Çin gibi bir ekonomiyi karşılarına almak istemeyebilir anlarım, ama orası bizim köklerimizin olduğu yer. Kökenimiz. Yaşananlar devlet kontrolü altındaki Çin medyasının bile görmezden gelemeyeceği boyuta ulaşmışken bizim Uygur Türklerine yapılanları konuşmuyor olmamızı anlamıyorum. Herkes susabilir. Ama onlar Türk. Ramazan’da Müslüman Fransızlara işkence ile zorla yemek yedirilseydi Le Monde ne yapardı? Uygur Türklerine kimsenin “radikal Müslüman” diyecek hali yok. Biz niye hiçbir şey olmuyormuş gibi susuyoruz...
Birini “olanı” söylediği için, bir haberciyi “gerçeği aktardığı” için yani aslında yapması gerekeni yaptığı için takdir etmek garip ama bu hale geldik;
Bu kadar bastırılmış, sindirilmiş, prangalanmış, kendi sesini, soluğunu, özgün duruşunu, kimliğini, kişiliğini kaybetmiş bir sektörün “amiral gemisi” nde; üstüne basa basa “itirazım var” diyen birini görünce ayağa kalkıp alkışlamak geliyor insanın içinden işte...
Var ol Emin Çapa; sağol.