Onlar söyler biz yaparız!

Bu hafta Sizden Gelenler’de ilk olarak Şavşat’ın Sesi’ne kulak veriyoruz; AKP’nin seçim sloganına atıfla yazdığı yazıda ’Onlar söyler biz yaparız’diyor Salih Altun da:

“Biz 3 Y’yi kaldırmak için söz vermedik mi? Verdiğimiz sözü yerine getirmedik mi? Bir bakalım.

1.Y, Yoksulluktu.

*

Yoksul sayısı 2 milyon kadardı iktidara geldiğimizde. Şimdi toplumun %70’i yoksulluk sınırının altında bir gelirle yaşıyor.

İktidara geldiğimizde temel yardıma muhtaç aile sayısı 600 bindi. Şimdi 6 milyon aile bizim avucumuza bakıyor. Haliyle biz de onların oylarına...

Az başarı mı bu, a nankörler.

* * *

2.Y, Yolsuzluktu.

Bu konudaki başarımız dillere destan olmadı mı?

Rıza’nın önüne yatan bakanları biz icat ettik aziz milletim.

...Koluna peçeteye yazılmış reçeteyle helalliği sağlanmış 700 bin liralık saat takanlar da bizim imalatımız.

“Oğlan bizim kız bizim, ne diye yüce divana gönderecekmişiz ki. Niye göndereyim ki yav? Siyasi hayatın biter” diyecek kadar hukuka ve adalete bağlı, saygılı anayasa profesörü görmüş müydünüz daha önce?

Sayemizde gördünüz... Az zenginlik mi bu?

* * *

3.Y, Yasaklardı.

Bu konuda ne kadar zenginleştiğimizi, doğuştan körler bile görüyor ; ama bazıları görmemekte ısrarlı. Nerede eski yasaklar?

Mesela sağınıza solunuza bakmadan ” Hırsız “diyebiliyor musunuz ?

” Acaba zülf-ü yare dokunur mu, fincancının katırları ürker mi? Dokunursa, ürkerse bizim çocukların, iş yerinin başına bir şey gelir mi? “ diye düşünmeden söz söyleyebiliyor musunuz?

Mesela 1 Mayıs’ta. Vapurla, motorla, metrobüsle, metroyla, hatta yaya olarak Beşiktaş’a, Şişli’ye, Mecidiyeköy’e Taksim’e çıkabiliyor musunuz?..

* * *

Bu 3 Y’nin yerine yeni Y’ler koyduk üstelik.

*

Mesela YALAN...

*

Bu kadar yalanı, yalancıyı bir arada ne zaman görmüştünüz ki? Kendinden başka kimsenin meselesi olmayan başkanlığı hayatının amacı yaptığı halde?

... ” Ben her partiye eşitim. Kime verecekseniz verin ama 400’ü verin “ diyebilen ve tarafsız olduğunu söyleyebilen birini biz armağan etmedik mi size?

*

İnancı ” Fitneye sebep olabilecekse gerçeği bile gizlemesini buyurduğu halde; imam, müezzin bile böyle bir şey yok dediği halde: “Camide içki içtileeer.” diyebilen; Hiçbir delil yokken “Başörtülü bacımızın üstüne şey ettileeer.” diyerek fitneye sebep olabilecek yalanlar üretebilen birine sayemizde sahip olmadınız mı bre densizler?

* * *

Mesela YİYİCİ’ler...

Bu kadar yiyiciyi bir arada ne zaman görmüştünüz sahi? Başka yerlere uzanan ince hortumları kesip daha kalın hortumları bizimkilerin havuzlarına bağladık. 12 yıldır hâlâ dolmadı ayol. Bu kadar büyük havuzunuz olmuş muydu sizin?

(...) Biz böyleyiz işte. Biz diğerlerinden farklıyız.

*

Onlar söyler, biz yaparız.

*

İspatı yukarıda...

*

Sözün bittiği yer

Dikili’den bir Türk evladı imzasıyla geldi aşağıdaki satırlar:

“Sevgili Tuncay Özkan,

”...insan sesinin anlamını, önem ve değerini çok iyi biliyorum. Duvarla arkadaşlık yaptım... “ dedi.

Türkiye’de kaç insan, ” seni anlayabiliyorum! “ diyebilir?

Bence, 100 binlerce insan ” anlayabiliyorum! “ diyemez!

Enteresan olan,

Trajikomik olan,

ACI olan,

Saçmalık ötesi olan,

ileri utanç duyulası olan GERÇEKLER var!

YALANCILAR, değer sahibi!

HIRSIZLAR, şeref sahibi!

KATİLLER, söz sahibi!

SAHTEKARLAR, önem sahibi!

AHLAKSIZLAR, onur sahibi!

HAYSİYETSİZLER, makam sahibi!

DOLANDIRICILAR, sevgi sahibi!

VİCDANSIZLAR, güç sahibi!

Aşağıdaki ifadeyi, bu ulus, halk, ülke ve devletin, en şerefli makamlarında bulunan, görev yapan, 100’lerce akıl, bilgi, fikir sahibi insanlardan, 40 yıldır dinledim, dinliyorum:

” Türk Ulusu’nun %99’u Müslümandır!

Yorum sizlerin ve 7 Haziran’da seçmenin!

*

Hüznün Adresi; Sessiz Çığlık

Balyoz mağduru ailelerin Silivri’deki yargılama sırasında başlattıkları ve birçok ilde hukuksuzluğa karşı halen devam eden Sessiz Çığlık eylemlerinin İzmir’deki önemli destekçilerinden “Latife Hanım Grubu” cezaevinden kendilerine gelen mektupları derledikleri bir kitap yayınladı:

Hüznün Adresi Sessiz Çığlık.

Gelirini mağdur çocukların eğitimine harcayacaklarını söyledikleri kitap için destek istiyorlar:

“...yaklaşık 4 yıldır bir arada durmayı başaran ender gruplardan biriyiz.. Bildiğiniz gibi her çarşamba, saat 10.30’da Karşıyaka Latife Hanım Anı Evinde toplanıyoruz. Yaz-kış, soğuk-sıcak demeden her çarşamba toplanmak yazıldığı kadar basit bir iş değildir.

Üstelik bu grubun bir başkanı ve yönetim kurulu da yoktur. Üyelik ve aidat gibi bağlayıcı bir şartı da bulunmamamktadır.

Bizi birbirimize bağlayan vatan aşkıdır...

...Grubumuz Ergenekon-Balyoz-Casusluk ve benzer kumpas davaları ile esir alınan asker-sivil tüm yurtseverlere mektuplar yazarak onlara desteğini göstermek istemiştir. Bu mektuplarımız cevapsız kalmamış, onlar da bizlere sayısız mektuplar yazıp, bu kumpas davalarının gerçeklerini birebir yaşadıklarından örnekler vererek duygularını ve hasretlerini dile getirmişlerdir...

Daha sonra bu gelen cevapları kitaplaştırmak ve gelecek nesillere tarihi bir belge olarak bırakmak istedik... Kitabımızın hazırlık ve basım masraflarını imece usulu ile aramızda toplayarak nihayet kitap fuarının son 2 gününde satışa sunabildik.

Tüzel kişiliğimiz olmadığı için kitabımıza ücret koymadık ve kitapçılarda satışını gerçekleştirmedik.. Kitaplarımızı elden bağış karşılığında paraya çevirmek zorundayız...

Kitap hazırlık ve basım masraflarımız karşılandıktan sonra kalan parayı, kumpas davaları dolayısıyla mağdur olan yurtseverlerimizin çocuklarının eğitim masrafları için kullanmak amacıyla yola çıkmıştık ve bu amacımızı gerçekleştirmek istiyoruz..

Bu nedenle,desteğinizi bekliyor ve teşekkürlerimizi sunuyoruz...”

Yazarın Diğer Yazıları