Önderimiz Rauf Denktaş uyarıyor
KKTC Kurucu Cumhurbaşkanı, Milli Liderimiz Rauf. R. Denktaş’ın mücadelesi devam ediyor. Denktaş kaldırıldığı YDÜ Hastahanesi’nde bu kez yaşam mücadelesi veriyor. Milli Mücadele Liderimize her zamankinden daha fazla ihtiyacımız olduğu bir dönemdeyiz ve inşallah Yüce Tanrı onu biz sevenlerine, Büyük Türk Milletine bağışlayacaktır. Buradan, İstanbul’dan sürekli olarak sağlığını izliyor ve Tanrıya onu bize bağışlaması için dua ediyorum. Kıbrıs davamız konusunda verilen mücadele onsuz olamayacaktır.
Denktaş Cumhurbaşkanlığı görevinden ayrıldıktan sonra da çalışmalarına hiç ara vermemiştir. Durup dinlenmeden gece gündüz kendini, lideri olduğu davamıza adamaya devam etmiştir. Onun bitip tükenmek bilmeyen enerjisi. davamıza ve davaya sahip çıkanlara güç vermekte bizleri ayakta tutmaktadır.
Geçtiğimiz günlerde yayınlanmak üzere bana gönderdiği son kitabı ‘DOĞUŞ’ yakın zamanda siz değerli okurlarımızla buluşacaktır. Denktaş’ın, KKTC’nin kuruluş hikayesini anlattığı kitabında, uyarılarda bulunmakta ve bize yine yol göstermektedir. Kıbrıs sorununa çözüm bulmak amacıyla sürdürülmekte olan müzakerelerin kritik noktasında, yeni emperyalist oyunlarla karşı karşıya olduğumuz bir dönemde Denktaş’ın uyarışları daha da önem kazanmaktadır.
Milli Liderimiz Denktaş’ın “DOĞUŞ” kitabından aldığım, Rum tarafının hedeflediklerini gösteren, birkaç alıntıyı sizlerle paylaşıyorum. Umarım gerekli dersleri alırız:
- Rum Ulusal Konseyi, Milli Stratejiyi tespit etti. Rum Ulusal Konseyi’nde oy birliği ile alınan kararların liderleri bağlayıcı olduğunu unutmaz ve Hristofyas’ın “Milli davadan taviz yok. Makarios’un izindeyiz. EOKA’dan yön ve ilham alıyoruz” sözlerini hatırlarsak Rum Ulusal Konseyi’nin basına açıkladığı kadarı ile olsa da, Rum tarafının milli stratejisini ve kırmızı çizgilerini yeniden görmüş oluyoruz. Kısacası, Rum tarafı Kıbrıs’ı kendi adası, Rum liderliği kendini Kıbrıs’ın meşru hükümeti olarak görmekte ve “AB üyesi Kıbrıs” olarak şartlarını ileri sürmekte, Türkiye’den tanınma beklemekte, “aksi takdirde AB üyeliğini unut” diyebilmektedir.
- Rum Ulusal Konseyi’ne göre “Türkiye AB’ye karşı mükellefiyetlerini yerine getirmezse o zaman üyeliği yolunda engellerle karşılaşacaktır”. Türkiye’nin “Önümüze AB mi, Kıbrıs mı? seçeneği konursa cevabımız Kıbrıs olur” açıklamasını ciddiye almadıkları anlaşılıyor.
- Bunlara ek olarak Rum Ulusal Konseyi “Uzlaşma, dıştan empoze edilmemeli, iki liderin anlaşmasından kaynaklanmalıdır. Referanduma ancak böyle bir uzlaşma sevk edilebilir” derken ve ’Hakemlik’, takvim kabul edilemez, uzlaşma olabilmesi için önerilerimizi, ABD’den Bryza’nın dediği gibi, Rumların kabul edebilecekleri bir çizgiye getirme çabası içinde olursak, bunu gören BM Temsilcisi Downer niye iyimser olmasın? Görüşmeler iyi gidiyormuş! Çok doğru. Rumların istedikleri yönde ilerliyor. Uslu Türk tarafı da gittikçe artan bir itibar kazanmaya devam ediyor!
- Türkiye ve KKTC olarak uyanacak mıyız? Yoksa, Türkiye’nin 15-20 yıl sonra AB üyesi yapılabileceği işaretini veren küçük ışık yandığı için KKTC’nin Rum’a teslimini “barışa hizmet” addederek bu tehlikeli gelişmeler karşısında susacak mıyız?
Kurucu Cumhurbaşkanı Denktaş’ın uyarılarına kulak vermezsek halimizin duman olacağını bilelim. Allah bize Denktaş’ı bağışlasın...