On derste kahraman olma metodu!
Canım Türkiye’mizde meslek sahibi, ev sahibi, iyi bir dost sahibi, hayırlı bir evlat sahibi olmak zor, amma, “Kahraman olmak” ise çok kolaydır.
Şimdi size “Nasıl kahraman olunur” un on derste kademe kademe izahını yapacağız, dikkatle okur, öğrendiklerinizi uygularsanız günün birinde sizler de pekâlâ bir kahraman olabilirsiniz.
Ders başlıyor...
Ders bir: “Karar vermek” bir işin neredeyse yarısı sayılabileceği için önce “Ben kahraman olacağım” kararı alınır.
Ders iki: Hemen ardından sağda solda, “Ne olacak bu memleketin hali” diye kâh yüksek sesle bağırılır, kâh gözyaşları dökülür. Sonra memleketin halini değil de çoluk çocuğunun rızkını düşünenler, “Namussuz herif, görüyorsunuz, hiç memleketin halini düşünüyor mu?” diye suçlanır.
Ders üç: İşini gücünü düşünen insanlar sizin karşınızda suçluluk psikolojisine kapılır. Öyle ya, siz memleketin halini düşünürken onlar gitmiş tarlasına tohum ekmiştir. Yahut çalıştığı fabrikaya koşmuş, vida sıkmaya başlamıştır.
Ders dört: Bütün gözler üzerinizdedir. İnsanlar bir müddet sonra, “Dünyayı kurtarsa kurtarsa bu adam kurtarır” demeye başlar. Tabii, dünyayı kurtarmak vatanı kurtarmaktan çok daha zordur. Üstelik vatanı kurtarmadan dünyayı nasıl kurtaracaksınız. Bindiği attan düşen, at sürüsüne hâkim olabilir mi, olamaz.
Ders beş: Artık siz halkın gözünde kendisi için hiçbir şey istemeyen, sadece ama sadece vatanını düşünen bir kahraman adayısınızdır. Gerçi kimi şom ağızlılar, “O da cebini dolduracak” türünden fitne yaymaya çalışmaktadır amma, bu tür engeller sizi çıktığınız kutsal yoldan asla alıkoymamalıdır.
Ders altı: Bir “kahraman adayı” olarak önce “vatan ne demek” onu merak edersiniz. Bir gazetenin kupon karşılığı verdiği sözlüğün ikinci cildine bakarak “vatan” ne demek, öğrenirsiniz. Vatan iyi bir şeydir. Sonra vatan, çok büyük bir şeydir, balina gibi falan...
Ders yedi: Bu “büyük” şeyin her yerini bir anda kurtarmak bir hayli zordur. Öyleyse onu parçalara bölmek gerekir. Vilayetler gibi, eyaletler gibi. Siz de böyle yapar önce bir vilayeti, mesela en büyük olanını kurtarmaya soyunur, sonra eyaletleri kurtarma hamlesi yaparsınız.
“Düşün peşime” diyerek vatanın bütünlüğünden kopardığınız bir parçayı kurtardıktan sonra, “bütünüyle vatanı” kurtarmaya çalışıyor hissi yayarsınız. Çünkü nasıl olsa bir gün kurtarma sırası vatana da gelecektir. Sizden başka kahraman olmadığına ve kalmadığına göre zaten sizden başka da vatanı kurtaracak kimse yoktur.
Ders sekiz: Lâkin bir problem vardır. Halk sizin kahramanlığınıza öylesine inanmıştır ki, “Bu adam vilayeti de, eyaleti de kurtarır, hızını alamaz dünyayı da ancak o kurtarır” demeye başlamıştır. Fakat siz, dünyayı kurtarma işinin ABD’ye ait olduğunun farkındasınızdır. Bir kahraman olarak dünyanın kurtulmasına katkı sağlamak elbette boynunuzun borcudur, zaten bu borcu da ABD’ye taksit taksit ödersiniz.
Ders dokuz: Ve vatanı kurtarmaya bütün enerjinizle devam edersiniz. Aradan yıllar geçer, artık o vatandan kurtarılmış kooperatif hisseleriniz, komisyon üyelikleriniz, banka cüzdanlarınız, makamlarınız, kurtarılmış koltuklarınız olmuştur. Vatandan her gün bir şey, bazen birkaç şey birden kurtarırsınız. Ne kurtarırsanız kârdır, bütün emeliniz ve hedefiniz ne var ne yok, kurtarmaktır..
Ders on: Siz artık “Büyük bir kurtarıcı”, siz artık bir “kahraman” sınızdır.
Eee, artık bize de bir kıyak çekersiniz herhalde...
O Kahraman İnsanlar
Yol asfalt, kent beton, köy çöle döndü,
Kavrulur insanlar, kavrulur balam.
Eşkıya ev basar her akşam üstü,
Devrilir insanlar, devrilir balam.
***
Meyve hesap sorar kendi dalından,
Güçlü villa yapar güçsüz malından..
Parayla, makamla, doğru yolundan
Çevrilir insanlar, çevrilir balam.
***
Devlet şarjı vardır yağcı pillere,
Cepler hazırlanır uzun ellere!
İş için, aş için gurbet ellere,
Savrulur insanlar, savrulur balam.
***
Gönlünü güzele iyice ada,
Ölünce kötüler gelmiyor yâda..
Burada eğri ya, öbür dünyada,
Doğrulur insanlar, doğrulur balam.
Hasan Demir