Ölüm hızlı, önlem yavaş!..

Türkiye'de, Corona dehşetinin yayılma hızıyla devletin bir süredir adeta şaşkın halde uygulamaya çalıştığı "parçalı" önlemlerin etkisi arasındaki uçurum, memleketteki paniği ne yazık ki arttırıyor...

Herkes farkında ki; Corona salgını tüm dünyada olduğu gibi Türkiye'de de acımasız biçimde yayılıyor ancak önlemlerdeki "kararsızlık" tehlikeyi büyütmekten öteye gitmiyor...

Çünkü önlemler, vatandaşlar arasında -sözde panik yaratmamak- uğruna öylesine "yavaş ve etkisiz" biçimde uygulanmaya çalışılıyor ki, bu durum salgının büyümesini de durduramıyor, yurttaşların sokağa çıkmasını da...

Gidişata bakılırsa; salgın ve ölümlerin "hızlı", önlemlerin ise oldukça "yavaş" yürüdüğü bir dönemde tahribat bu kadar büyük olmuşsa, ileriki günlerdeki sonucun olası vahametini düşünmek bile istemiyorum...

İşte bu saptamayı yalnızca kendi gözlemlerim değil, Sağlık Bakanı'nın dün yaptığı, "Türkiye henüz salgının başında" şeklindeki ürkütücü açıklaması da düşündürdü...

Fahrettin Koca'nın İstanbul'da "1 kişi 16 kişiye hastalık bulaştırdı" şeklindeki açıklamasının ardından dikkat çektiği "salgının başındayız" vurgusu, endişe verici soruları da akıllara getirmiş oldu...

Ülke genelinde 21 bine ulaşan vaka sayısı ve 425 ölüm olayının yarattığı kahredici tablo bu kadar ürkütücüyken, milyonlarca insanı düşündüren şu soru ne kadar korkutacak acaba;

"Salgının başı böyleyse sonucu ne olacak?.."

"Türkiye salgının başında!.."

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, "salgının başındayız" şeklindeki açıklamasını sadece Bakanlığın 2019'da hazırladığı ve en az "52 bin kişinin öleceği"ne dikkat çekilen ulusal pandemi risk simülasyonuna dayanarak yapmamış olmalı!!!

Son dönemde Türkiye'nin tamamına bulaşan ve 56 kentte ölümlere yol açtığı açıklanan Coronanın bundan sonra daha da büyük tahribat ve travmalara yol açacağının itirafıdır bakanın söyledikleri...

İşte tüm bunlardan yola çıkarak akıllara şu sorular da geliyor;

Birçok ülkede olduğu gibi, neden adeta salgının yayılma hızını saptamak için beklendi ve önlemler neden baştan itibaren daha etkili ve kararlı biçimde uygulanmadı?..

Ve en önemlisi de, devlet daha nasıl bir büyük yıkım ve tahribat bekliyor ki, "kısıtlı" ve "adım adım" atılan önlemlerle hareket etmeyi tercih ediyor?..

Özellikle en çok vaka ve ölüm olayının görüldüğü İstanbul'da, Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun günlerdir "sokağa çıkma yasağı" ilan edilmesi ile ilgili açıklamaları ısrarla gözardı edilirken, cumhurbaşkanının önceki gün 30 büyük şehre giriş-çıkış, 20 yaşın altındakilere ise sokağa çıkma yasağının yanısıra, toplu alanlarda herkese maske takma zorunluluğu getirmesi çelişki oluşturmuyor mu?..

Hiç kuşkunuz olmasın, daha geçen hafta ülkenin yarısında hiç vaka görülmezken, salgının kısa sürede 81 kentin tamamına bulaşması ve ülkenin dörtte üçünde ölüm vakalarının rapor edilmesi, bakanın "salgının başındayız" açıklaması ile yan yana getirildiğinde, ülkenin nasıl bir tehlikeye sürüklendiği net biçimde ortaya çıkıyor...

Söyler misiniz; bazı bilim kurulu üyeleri ile tıp dernekleri yöneticilerinin, "15 Nisan'da salgın pik yapacak" ya da "salgının asıl boyutları bir ay içinde ortaya çıkacak" şeklindeki ürkütücü öngörüleri, devletin sokak hareketleri ve sosyal etkileşimi önlemek için daha kararlı olması gerektiğine de işaret etmiyor mu?..

Corona yazın da durmayacak!..

Aslında Sağlık Bakanlığı'nın vaka ve ölüm sayıları ile ilgili her gün yükselen açıklamalarıyla salgının coğrafi dağılımı ile ilgili tablo arasındaki çelişki de sokak yasağı ile ilgili zorunluluğu iyice öne çıkartıyor...

Sormak lazım; salgın en çok İstanbul, Ankara, İzmir, Kocaeli ve Konya'da etkiliyse, o halde neden parça parça önlem alınıyor, neden bu şehirlerin tamamında günlerdir sokağa çıkma yasağı ilan edilmiyor ve neden toplum hareketleri tamamen kısıtlanmıyor?..

Hele de, 20-65 yaş arası 6 milyon kişinin yaşadığı İstanbul'da yasak üçte bir oranında zaten uygulanıyorken, ülke genelinde ise 34.4 milyon kişi yasaklıyken, sokak yasağı niçin toplumun tamamını koruyacak şekilde yapılmıyor?..

Özellikle salgının en çok etkili olduğu İstanbul gibi bir şehir neden acelece ve topyekun karantina altında tutulmuyor?..

Evet; bilim adamları, muhalefet partileri, gazeteciler-yazarlar ve araştırmacılar ne derse desin, AKP iktidarı vaka ve ölüm sayıları dehşet verici biçimde yükselirken, "adım adım" atılan önlemlerle ülkeyi korumaya çalıştığını düşünüyor ama gidişat onların çabalarının etkili bir sonuç vermediğini ortaya koyuyor...

Sağlık çalışanlarının insanüstü bir mücadele verdiği dönemde, özellikle vaka sayısının ürkütücü boyutlara ulaştığı 5 kenti tamamen karantinaya alarak, salgının daha da yayılmasını önlenmek yerine, "parça parça" ve kısıtlı sözde tedbirler hiç kuşkunuz olmasın, önümüzdeki günlerde de tahribat ve travmayı durduramayacak...

Ne yazık ki Corona dehşetiyle ilgili günlerdir bu köşede yer verdiğimiz saptama ve öngörüleri çürütecek gelişmeler yaşanmıyor bu ülkede... Hızla artan vakalar ve ölümler ne yazık ki bunu ısrarla kanıtlıyor...

O halde, "sokağa çıkmayın" gibi çok da etkili olmayan çağrılarla yetinirken, aslında önlem konusunda yurttaşlardan çok daha ciddi kararlılık göstermesi gereken devletin teyakkuz ve alarmının da zirvede olması gerekiyor...

Hele de Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi'nden Prof. Dr. Mehmet Ceylan'ın, beklentilerin aksine bir açıklaması daha dün gazetelere yansımışken gaflete düşmemek de gerekiyor...

Türkiye'de Coronadan ölüm oranının aslında yüzde 7 olduğunu öne süren profesör Ceylan, "yaz ayları"nda virüsün yok olacağı iddialarına şöyle açıklık getirmiş;

"Bu gerekçelerden biri, yazın gelmesiyle insanların daha çok dışarı çıkarak, kapalı yerlerde bir arada bulunmayacak olması, ikincisi de virüsün sıcak ortamda ölecek olması... Birincisi fark etmeyecek, insanlara zaten dışarı çıkmayın diyoruz... Hava sıcaklığının Covid-19'a etkileri hakkında Hong Kong'da bir çalışma yapıldı. Bu çalışmada gördük ki hava sıcaklığı 22 dereceden 32 dereceye çıktığında virüs ancak yarı yarıya yaşayabiliyor... En fazla virüsün bulaşma hızı biraz azalır. Yani salgın durmayacak, en fazla yayılım hızı azalabilir. Önlemler devam edecek diyebiliriz."

dfs-004-001-011.jpg

Yazarın Diğer Yazıları