Olimpiyat mı dediniz?
Türkiye’ye özlemle gelince terslikleri görmek istemiyor insan. Ama Türkiye sınırlarından girdiğimden bu yana yaşadıklarım, tam Aziz Nesin hikâyeleri. İstanbul’a inince internet bağlantısı için Türk Telekom’a uğrayıp yazlıktaki eve internet bağlatmak istedim. Hızlı ve çağdaş bir şekilde bilgisayarla işlemleri tamamladılar ve 24 saat içinde internetin bağlanacağını söylediler.
Bu arada babamın kışları garajda bıraktığı yaşlı arabasının vergi borcunu ödemek istedim. Arabanın vergide görünmediği söylendi. İstanbul plakalı aracı şehir dışına çıkarmışsınız dediler. İstanbul plakalı araçlar şehir dışına çıkmaz mı sorum üzerine bilgisayara kayıtta hata yaptıkları ortaya çıktı. Yeniden kayıt için aracın ruhsatını istediler. Ruhsat arabanın içinde, araç da yazlıktaydı. İstanbul’da birkaç gün kalıp işlerim için Ankara’ya geçtim, bir iki gün kalıp yaklaşık beş gün sonra yazlığa geldim. İlk işim interneti açmak oldu. Ne mümkün bırakın interneti evin telefonu bile bağlı değildi. Benden her ay aylık telefon ücretini alan Türk Telekom, bölgede kutu çalışması yapmış ve evin telefonunu bağlamayı unutmuş. Yani ben aylarca bağlanmayan telefonu ödemiştim. Arızaya telefon edip durumu bildirdim derhal halledeceğiz dediler. Derhal dedikleri iş dört gün sürdü. Bu arada ben arabanın ruhsatını alıp gece otobüs ile İstanbul’a ve kayıtlı olmayan arabanın iki yıllık vergisini yatırıp gene gece otobüs ile yazlığa geldim.
Yazıyı yazmak için oturduğumda internet bağlantısı olmadığını keşfettim. Komşulardan biri geldi ve internetin bağlı olup olmadığını sordu. Yok deyince, telefonların da kesik olduğunu söyledi. Komşu, bir iki saat içinde telefonun bağlanacağını belirtti ve gitti. Doğal olarak bu iki saat akşamı buldu. Ve macera başladı. Telefonlar geldi ama telefon hattına gelen internet bağlantıları yoktu. Arızaya önce kayıt verdik. İşin komiği birkaç dakika sonra ortaya çıktı. Birileri bizim komşuyu aramış karşısına başka bir komşu çıkmıştı. Türk olduğumuz için ortada tuhaflık olduğunu fark ettik. Telefoncular numaraları yanlış bağlamışlardı. Ve hatta yan komşun arandığında bir ben veya en son komşu nöbetleşe ve değişerek çıkmaya başladı. Tam bir teknoloji cambazlığı.
Şimdi düşünün, komşulardan birinin ailesi İtalya’da, öbürü de eşini yeni kaybetmiş eski bir diplomat ailesi. Çocukları ve torunu İtalya’da olan, onları arasa, uluslararası konuşma komşunun hesabına yazılacak. Hem de haberi olmadan. Öteki diplomat eşine yurt dışından taziye mesajları geliyor. O da teşekkür için telefon etse bu kez başka bir komşuya, İsviçre, Fas, Cezayir telefon faturaları çıkacak. Bizim uyarılmadığımız durumu fark etmesek, herkes konuşmadığı hizmetin bedelini ödeyecek. Bu karmaşık problemi telefon sistemini onaran ya da yeni kutu takan işçiler veya teknisyenler mi becerdi bilemiyorum. Tabii derhal Telekom nöbetçi memurluğunu aradık. Verilen üç numara çalmasına rağmen açan olmadı. Demek ki nöbetçi memurlukta nöbetçi falan yoktu. Kayıtlar verildi herkes arayıp bağırdı çağırdı gün bitti.
Uygar bir ülkede bir telefon tamiratı veya kesintisi olacaksa en azından 72 saat önce, telefon, email ve posta kutunuza bırakılan mesajlarla uyarılırsınız. Ola ki hastanız veya başka bir sorununuz ortaya çıkarsa tedbir alın diye. İnternet de öyle, bugün internet kişilerden çok ticari kurum ve kuruluşlarca kullanılıyor. Adamların işlerini güçlerini engellemek maddi ve manevi tazminat konusu. Yanlış numarayı yanlış haneye bağlamak ise bir suç. Ve cezai müeyyidesi var. Yani düşünün Haberal’ın telefonu Erdoğan’a bağlanmış. Ama bildiğim kadarı ile Erdoğan hükümeti telefon işini özelleştirdi. İyi de cep telefonları yaygınlaşıp, landline diye tanımlanan sabit telefonların birer birer kapandığı dönemde bu tür hatalar ticari kayıp kaynağı değil mi. Hem de gelişen serpilen, teğet bile geçmeyen ekonomik kriz döneminde.
Tam biz bunlarla boğuşurken Erdoğan, olimpiyatların İstanbul’da yapılacağı haberini verdi. Gülmeye başladım. Siz hiçbir Arap ülkesinde olimpiyat düzenlendiğini gördünüz mü? Olmaz öyle şey.
Sevgili okurlarım başta da söyledim Türkiye çağ falan atlamış değil. Modern telefon kullanıp, lüks otomobile binip, marka giyerek, son moda şarkı dinlemek işin cilası. Ne olur kendinizi kandırmayın biz çağın çok gerisindeyiz.