Olgaç'ın yalanları Rum'a koz verdi...
Sanatçı Atilla Olgaç bir televizyon programında, 1974’te Kıbrıs Barış Harekâtı sırasında aralarında 19 yaşında bir esirin de bulunduğu 10 Kıbrıslı Rum’u öldürdüğünden bahsettiği konuşmasından dolayı ortaya çıkan skandaldan sonra, söylediklerini geri aldı. Tepkiler üzerine Olgaç “Bu bir senaryoydu” diye açıklama yaparak “Benim kafamda 30 yıldır bu hikâye vardı. Yani tıpkı ” Er Ryan’ı Kurtarmak “ gibi bir film çekmek istiyordum ve bunun senaryosu üzerine de uzun zamandır çalışıyordum. Kafamda şekillendirdiğim bu senaryoyu canlı yayında sanki gerçekmiş gibi anlattım. İnsanların tepkisinin nasıl olacağını merak ediyordum. Söylendiği gibi ben ikinci harekâtta bölgeye gittim ve birebir savaşın içinde bulunmadım. Canlı çatışmaya girmedim. Bir insanlık suçu işlediğim, mahkeme yolunun göründüğü söyleniyor. İnsan Hakları Mahkemesi’ne gidilsin, bu beni mutlu eder. Çünkü bu olayın gerçek olmadığı o zaman ortaya çıkacaktır. O bölgeye giden hiçbir Türk askeri, bir Rum’a, hele esire böyle davranmamıştır, davranmaz da. Ben böyle bir şey duymadım, inanmıyorum da. Tek hatam senaryoyu bir bütün olarak değil de bu şekliyle anlatmamdır ve anlatırken de oyunculuğumu kullanıp oynamamdır. Dediğim gibi anlattıklarımın gerçekle ilgisi yoktur. Gerekli araştırmalar yapılıp her şeyin ortaya çıkmasını ben de çok isterim” diyerek olayın hayal ürünü bir martaval olduğunu açıklamak zorunda kaldı. Olgaç şimdi Bakırköy Cumhuriyet Savcılığı’nın açtığı soruşturma kapsamında yargılanacak.
Olgaç eminim yarattığı skandaldan pişmandır. Ancak Kıbrıs Milli Davamıza verdiği zararı ne yazık ki bu pişmanlık önleyemeyecektir. Kayıplar konusunu her fırsatta büyük bir propaganda silahı olarak kullanan Kıbrıs Rum Kesimi’ne ve Yunanistan’a büyük bir koz verilmiştir.
Rumlara gün doğdu...
Kıbrıs Rum Kesimi’nden yapılan açıklamalara göre sanatçı Olgaç’ın açıklamalarının, Türkiye’nin Kıbrıs’ta vahşet yaptığının kanıtı olduğu ifade edilmiştir.
Rum DİSİ Milletvekili ve Meclis Hukuk Komitesi Başkanı Yoannis Nikolau “Bu şahadet on yıllardır ısrarla reddettiği kayıp akıbetlerinin belirlenmesinde bilgi vermesi için Türkiye’ye baskı yapılması yönünde değerlendirilebilir” dedi. Bu değerlendirmenin nasıl yapılabileceği sorusunu yanıtlarkense Nikolau, Avrupa Birliği Bakanlar Konseyi’nin bir sonraki toplantısını adres gösterdi. Olgaç’ın Türkiye’deki yazılı ve görüntülü medyaya konuyla ilgili verdiği mülakatlar AB’nin birçok diline çevrilerek Brüksel’de AB kurumlarına dağıtıldığı öğrenildi. Çok sayıda Kıbrıslı Rum siyasi parti yetkilisi ve diplomatı Brüksel’e akın ederek Anavatan Türkiye’yi Avrupa Parlamentosu Avrupa Komisyonu ve Avrupa Konseyi üyelerine şikâyet etmeye başladılar bile.
Diğer taraftan Rum Hükümet Sözcüsü Stefanos Stefanou, yaptığı açıklamada, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin, Attila Olgaç’ın ’10 Kıbrıslı Rum’u öldürdüm’ açıklamalarını Avrupa Konseyi’nin Bakanlar Komitesi’nde gündeme getirmeye ve ayrıca Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) başvuruda bulunmaya karar vermiş olduğunu resmen açıkladı.
Kıbrıs gazileri tepkili...
Türkiye ve KKTC’nin yanı sıra Yunanistan ve Kıbrıs Rum Kesimi’ni de karıştıran ifadelere en sert tepkiyi ise Kıbrıs gazileri gösterdi. Kendi haklarından feragat ederek ekmeklerini esirlerle paylaştıklarını söyleyen gaziler, “Esirlere değil silah doğrultmak kötü muamelede bile bulunmadık. Çünkü biz oraya barışı sağlamak için gittik” diye konuştular.
Anlayacağınız gibi bir gevezenin saçmalaması yüzünden Rumlar kayıplar konusunun üzerine giderek Anavatan Türkiye’yi yeniden suçlu sandalyesine oturtma fırsatını yakaladılar. Rum tarafı kayıplar konusunu Barış Harekâtı’nın hemen sonrasında uluslararası arenada kullanmaya başlamışlar ve Türkiye’nin cezalandırılmasına çalışmışlardı. KKTC 1. Cumhurbaşkanı Denktaş Rum tarafının propaganda mekanizmasını yıkmak adına yıllar önce yaptığı bir açıklamada ’kayıp veya esir tutulan Rum olmadığını’savaşta ’hepsinin öldüklerini’ açıklamıştı. Denktaş böylelikle hem Rum’un yalanlar üzerine kurduğu propagandayı bozmuş, hem de umutla çocuklarını bekleyen Rum ailelere, Rumların başlattığı savaşın acı ve soğuk yüzünü göstermişti.