Öldürüyorlar ama gülüyorlar!
Yeniçağ’ın önceki günkü başlıklarından birini “yakışıksız” bulmuş bir medya sitesi. Tahmin edin bu beğenilmeyen, ayıplanan, kınanan, kocaman bir kırmızı çarpıyla “mimlenen” başlığımız hangisi?
“Devletten PKK’ya 27 Trilyon Lira”
* * *
Yaa!
Böyle işte...
Yeniçağ’ın aslen “durum tespiti” nden başka bir şey olmayan çünkü iş tepkiye, yoruma filan gelse yazabileceklerimizi kaldıracak pek az yürek kalmıştır sanıyorum bu ülkede- manşeti “yakışıksız” ;
Selahattin Demirtaş “yakışıklı”!
Bir okurumuzun dediği gibi “ama adam bağlama çalıyor” çünkü!
Halbuki, HDP’nin “Abdullah Öcalan’ın projesi” olduğunu gururla açıklayan kendisi!
Biz “çalıyorlar ama çalışıyorlar” daki hazım problemini çözmeyi beceremeden başka bir ucube zihniyet musallat oldu başımıza;
- Öldürüyorlar ama gülümsüyorlar!
* * *
Nasıl olurmuş da “seçimlerde halkın yüzde 13.1’inin desteğini alan ve TBMM’de 80 milletvekili ile temsil edilmeye hak kazanan HDP için, terör örgütünün siyasi kanadı” dermişiz!
Zannediyorum üç vakte kadar, bir torba Samandağ biberiyle kapımıza da dayanacaklar;
Öyle ya en acısından biber sürmeli bu hadsiz, densiz kalemlerimize!
Peki...
Değil mi kardeşim?
HDP, PKK’nın varmak istediği yere siyasetle varmak üzere tasarlanmış olan, dolayısıyla da terör örgütünün siyasi kanadı olarak faaliyet gösteren bir oluşum değil mi?
Bence mutfağı çok daha uzaklardaki bir ada/kıta hatta da, hadi Demirtaş’ın dediği gibi “İmralı’nın projesi” olsun;
Abdullah Öcalan kim?
Bunu, sağırlaşan kulaklarınızın duyabileceği kadar yüksek bir sesle itiraf edin önce bir kendinize;
PKK’nın başı değil mi?
PKK ne?
Üsküdar Musiki Cemiyeti değil herhalde; patır patır patlattıkları o bombalar, son silah sesleri, anaların ağıtları “Barış Operası” nın fon müziği olsun diye stüdyoda kaydedilmedi değil mi bu milletin hafızasına;
Gerçekti hepsi.
PKK 40 bine yakın insanımızı katletti.
Ayrıca kimse kusura bakmasın -zafere giden yolda her şeyi mübah sayarsak HDP evet bu seçimin kazananı olabilir ama- bu ülkenin yüzde 13’ünün güle oynaya oy verdiği de koca bir yalan HDP’ye!
Van’a gittim ben. Seçim öncesi aman germeyelim, aman provoke etmeyelim, aman şehir halkını hedef haline getirmeyelim diye “kamu yararı” nı gözeterek sadece hissettirmekle yetindiğimiz perde arkasında, bu ülkenin bölünmez bütünlüğü konusunda benimle aynı hassasiyetleri paylaşan ama siz ne yapacaksınız deyince de “burası Van” deyip başını öne eğmek durumunda kalan kaç insanla karşılaştım sayısını hatırlamıyorum.
Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da kaç köyde “demokratik bir seçim” yapıldı? Kaç köyde, silahın gölgesi yoktu sandığın üzerinde?
Kaç köyde namluyu şakağında hissetmeden oy verebildi seçmen?
Demokrasinin değil, yazık ki silahın zaferi HDP’nin kutladığı!
Ve siz, ister kabul edin, ister etmeyin, HDP’li belediyelerin bütçelerine ve hatta o belediyelerde çalışan Kürt vatandaşların maaşlarına nasıl ortak olduysa; HDP’ye ödenecek hazine yardımına da öyle ortak olacak PKK! Devlet dolaylı olarak evlatlarımıza sıkılan kurşunu mu, Öcalan’a götürülen fındık-fıstık bedelini mi, MHP liderinin iddiaları doğruysa günü birlik giriş-çıkışlarının harcırahını mı(!) finanse etmiş olacak bu konjonktür hazretleri belirleyecek!
* * *
Birkaç gün önce, MHP Genel Başkan Yardımcısı Mevlüt Karakaya’yla konuşurken 2002 seçimlerini hatırlattı bir ara;
- Bu millet “Öcalan’ı asmadınız” diyerek bizi meydanlara çıkarmamıştı!
Şimdi alkışa doymadıkları Öcalan’ı asacağım mı diyor?
Yoo... Tam tersine İmralı’dan çıkarıp, devlete eş başkan yapmayı planlıyor!
İkiyüzlülük değilse ne şimdi bu!
Yeniçağ’ın, HDP’ye giden hazine yardımının aynı zamanda PKK’ya, PKK’nın amaçlarına gitmiş olacağını yazması “yakışıksız”;
Ama “o keleşi size çevirmesini biliriz” yakışıklı...
“Kürdistan Türklere mezar olacak” yakışıklı...
‘Emanet oy yok, bu ülkeye borcunuz yok, durmak yok nankörlüğe devam’yakışıklı...
Eh adam bağlama çalıyor sonuçta!
* * *
Bu tabloya dahil olmaktan utanıyorum!
Bayrağı bilmem direği Kayseri’de!
Uzun zaman sonra nihayet yeniden “bir bilen” varsayılabileceği zemini bulmuş kaçırsa mıydı yani Fehmi Koru!
Alem şu “Erdoğan AKP’si” taraftarları da...
Nefis bu; serde “şöhretle vuslat” hasreti de vardır muhakkak...
“Haniiiii, o, her kanalda boy gösterdiğim geceler... Haniiii, o, aynı anda üç maaş alabildiğim günler...” nağmeleriyle çınlatıyor bile olabilir eğer hâlâ davet ediliyorsa fasıl akşamlarına!
Velhasıl vurdu ve gol oldu...
Habertürk’te, AKP için yazdığı “Erdoğan Sarayı boşaltsın, Çankaya’ya gitsin, Davutoğlu olağanüstü kongreyi toplasın, yeni bir başkan seçilsin, koalisyon pazarlığını o yürütsün” reçetesinin maksadı hasıl oldu. AKP içinde konumunu “Beştepe” olarak bildiren yandaşları bir şüphe aldı;
- Gül, bayrak mı açtı?
Şüphe insanın kurdu; kemirir, yer, bitirir; ki şüpheye mahal var mı! Ben öyle siyasi katakullilerden filan pek anlamam ama çıplak gözle görülen bile yetiyor şu soruyu sormamı sağlamaya:
7 Haziran 2015 gecesi Kayseri’deki sandıklardan çıkan sonuçlar dahi, bir tür kanıt sayılmaz mı; Gül’ün etkisini “Yeni AKP” yi inşayı mümkün hatta mecbur kılacak bir “tablo” dan yana kullandığına?
AKP 12 puan geriledi. Oransal düşüşler, seçmen artışını göz önünde bulundurunca her zaman “kaybedilmiş oylar” a işaret etmeyebilir; aynı sayıda oyla da yüzde hesabında geriye düşebilir bir siyasi parti. Ancak AKP burada sadece oransal bir gerileme yaşamadı; seçmen de kaybetti. Daha önce AKP’ye oy veren 100 bine yakın seçmen bu seçimde AKP’ye oy vermedi! Dikkat edin burası öyle ya da böyle “Gül ailesi” nin nüfuz sahibi olduğu, bu aile eliyle ihya olan, şehre katma değer, şehir halkına istihdam sağlayan iş adamlarının işaretiyle siyasi dengenin bir günde değişebileceği Kayseri!
Demem o ki;
Gül bayrağı ne zaman açar bilmem ama direğini çoktan dikti!