Oldu mu şimdi “Yörük Ahmet”
Boynunda Yörük poşusu öyle bir konuşmuştu ki Söğüt’te, “genetiğin fendi stratejik derinliği yendi” dedirtmişti.
Hanidir “öz vatanında parya” olan millete “oh” çektirmişti.
Lafla peynir gemisi yürümezdi tabii ama...
Az şey mi;
Yıllaaaar yıllar sonra “36 etnik parça”lı, “mozaik”li, “Türkiyeli” söylemin yerini, “Türk kimliği”, “Türk Milleti” ve hatta benim diyen Türk Milliyetçisinin kolay kolay diline pelesenk edemeyeceği “ırkdaşlarımız” ifadeleriyle değiştirmesi?..
Irak’ın kuzeyine yaptığı ziyaret, Kerkük Türkmenleri’ne “Barzani’yle iyi geçinmeyi” öğütlemesi vs. unutuldu gitti tabii...
Hep devşirmeler mi -günü gelince- özüne dönecekti;
Umut fakirin ekmeği, kim bilir, belki bu kez de ruhu en nihayetinde Toroslar’ın havasıyla, suyuyla, Taşkentli kadınların sütüyle, ayranıyla mayalanmış bir Türk çocuğu, hedeflediği makama geldikten sonra “kanının gereği”ne meylederdi!..
Uzatmayayım, haklısınız bir tatlı hayaldi; bitti!
***
Türk Kızılayı Genel Başkanı Ahmet Lütfi Akar, önceki gün Başbakanlık çıkışında yaptığı açıklamada “Yörük Ahmet”in kurban vekaletini Türk Kızılayı’na verdiğini söyledi.
Yurt dışı hisseleri Pakistan, Kudüs ve Etiyopya’da kesilecekti; “Yörük Ahmet” böyle istemişti!
Oldu mu şimdi?
“Dünyayı çok iyi tanıyan bir insan, dünyadaki mağdurların nerelerde olduğunu bilen bir insan...” diye yere göğe koyamıyordu Akar “Yörük Ahmet”i!
Dünyadaki en büyük mağduriyetlerden birinin Irak Türkmen bölgelerinde yaşandığını, dünyadaki en “değerli” yalnızlığın Kerkük’te, Tuzhurmatu’da, Telafer’de hissedildiğini unutmuştu oysa ki!
***
Filistin, Etiyopya ve Pakistan’da TİKA Koordinatörlüğü var. Daha geçen hafta Pakistan’ın selden etkilenen şehirlerine 2 bin 500’er gıda paketi gönderildi. Etiyopya’da su kuyuları açıyor Türkiye, hayvancılığı geliştiriyor; Kalkınma Bankası’nın bir eli hep oralarda. Ve fakat AFAD bir yudum suyu ulaştır(a)mıyor burnumuzun dibindeki Türkmen kasabalarına; peşmergeye çaldırıyor, IŞİD’den korkuyor, mazeretleri bir türlü aşamıyor.
Sonuç:
Türkmenler siliniyor, sürülüyor;
Göç yolları ıssız. Göç yollarında açlık var, susuzluk var, hastalık var.
Hal böyleyken;
Oldu mu şimdi Yörük Ahmet?
Hani “bir olmak, iri olmak, diri olmak”tı hedefin?
Hani Ertuğrul Gazi’den Türkmen çocuklarının geleceğini hep birlikte kurmak için destur istemiştin?
Sen ki “Torosların Yörük Türkmen çocuğu Ahmet”;
Herkesten önce sen de esirgersen onlardan bir kaşık suyu, bir tas çorbayı; açlıktan karnı sırtına yapışan, bir deri bir kemik o Türkmen çocukların soyu soylar mı, boyu boylar mı?
Hacıkızebe ninenin duası çıkar mı; kırılırsa soyun “oğlunla ordu, kızınla oba” kurma şansın kalır mı?
***
Gel sen İsmail eyleme;
Kurban etme Türkmen’i “neo” cihan hakimiyeti düşlerine!
Milletin, kardaşın, karındaşın açken “el”i besleme!
Sen istediğin kadar “Allah rızası için” de; Allah razı gelir mi kına diye mazlumun “ah”ı varsa o kurbanın üzerinde!