Okurdan gelenler...
“Allah aşkına, Muhammed aşkına bölmeyin...”
Yerel seçim öncesi toplumun nabzını tutmak üzere çıktığımız memleket gezileri sona erdiğine göre eski düzenimize dönebilir, pazartesileri köşeyi asli sahibine yani size emanet edebiliriz yine.
Siz yazın, küfür, hakaret içermiyorsa, destan ebadında da değilse biz yayınlayalım.
***
İlk mektup Doç. Dr. Necati Alkış’tan.
Sincan’da Engin Alan’la yaptığımız söyleşiyi okumuş. Bir de üzerine TÜSAV (Türkiye Sağlık Çalışanları Vakfı)’nın internet sitesinde “Ülkenin bölüneceği hikayesi ise bence savsata! Ona kimsenin gücü yetmez! Bu ülkeyi bizzat Allah koruyor! Bilen ne demek istediğimi gayet anlamıştır. Mühim olan tüm milletin ve İslam ümmetinin birliği ve emperyalist batıya karşı dirliği - dirayeti; başlamış olan üçüncü dünya savaşından sağ ve salimen çıkabilmesi, Mehdi Hz.nin huzurlu çağlarına ulaşabilmesidir. Gerisi ise teferruattır” biçimindeki yazıya rastlayınca, tepkisini paylaşmış. Hayli uzundu, özetlemek durumunda kaldım, okuyalım:
“Ben bu arkadaşlarımıza şunu söyleyeceğim: Lütfen Türkiye Cumhuriyeti haritasını alın önünüze ve yerel seçimleri göz önüne getirin. Ağrı, Van, Hakkari, Şırnak, Siirt, Bitlis, Batman, Diyarbakır, Mardin... Buna farklı yerlerden getirtilip yerleştirilen nüfusla ve silah zoruyla kazanılan Iğdır’ın da eklenmesiyle bir bütün olarak seçimleri BDP aldı. İleriki yıllarda Muş, Urfa, Kars ve Erzurum bunun içine dahil edilirse şaşmam. BDP kim? (...) Amacı ‘Büyük Kürdistan’ı kurmak. Bunu ben mi söylüyorum? Yook, kendileri söylüyor ve de uyguluyor.
(...)
En büyük Müslüman birliği Osmanlı’da değil miydi? Osmanlı devletini arkadan hançerleyen kimdi? Herhalde yıllardır Irak’ta olan iç savaş Hristiyan ve Yahudilerle yapılmakta! Suriye ve diğer Müslüman Arap ülkelerinde Müslüman Müslüman’ı öldürmüyor herhalde! (...) Paralel yapı deyip dün kol kola olduğu Müslümanları insan dışı yaratıklara benzetirken ‘bunlar Şia’dan da kötüdürler’ derken birlik mesajı mı verilmiş oluyor? (...)Siyonizme hizmet nasıl olur? ‘Ben İsrail’e karşıyım’ deyip sonra da Malatya’ya füze rampaları kurmakla değil mi?
(...)
Allah aşkına, Muhammed aşkına Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarını bölmeyin, nifak tohumları ekmeyin, birliğimizi, dirliğimizi bozmayın...”
Bunları yazıyorum; kuyumu kazıyorum
Okur mektubu olur da şiir olmaz mı...
86 yaşındaki Mustafa Şen’den aşağıdaki dizeler:
Soyunduk urbamızı
Boşalttık torbamızı
Kırıp attık kalemi
Rahat edesin diye
*
Ağzımızı kapattık
Gözlere kilit astık
Onurumuzu sattık
Sen sevinesin diye
Her şeyim senin olsun
Senin ambarın dolsun
Artığın sana kalsın
Bol bol yiyesin diye
*
Bunları yazıyorum
Kuyumu kazıyorum
Susmayıp azıyorum
Yola gelesin diye...
Türkiye’de Isparta diye bir şehir yok mu!
“Hiçbir partiye yakınlığım yoktur” diye belirten Tolga Unutmaz seçim süreci boyunca Isparta’nın yok sayılmış olmasına sitem ediyor:
“Seçim döneminde Isparta ve Belediye Başkanı Yusuf Ziya Günaydın’dan bahsedilmediğini ve sanki Türkiye’de böyle bir şehir yokmuş, böyle bir belediyecilik yokmuş gibi davranıldığını benden daha iyi biliyorsunuzdur. Ben Isparta’da okudum ve Isparta’yı çok seviyorum. Isparta’ya 3 yıldır gelmiyordum. Bugün geldiğimde belediyecilik anlamında da çok değiştiğini gördüm. Her şey değişmiş. Bu başarı bence alkışlanmalı...”
Yusuf Ziya Günaydın’ın “belediyeciliğine” söyleyecek söz bulunamadığından yok sayılmıştır belki Isparta; malum bizde ancak yermek, eleştirmek için hatırlanır kişiler! Ya da “şampiyon belli” demişlerdir; pişmiş aşa su katmak istememişlerdir... Ama Unutmaz haklı; marifet iltifata tabii nihayetinde....
Gelin bu tehdidi sıfırlayalım
M. Fevzi Küçükkahveci, “tek adam anlayışı” nın ülke için yarattığı tehditleri sıralamış:
“CUMHURİYETİMİZ için bir tehdittir: Cumhuriyet tarihimizde ilk kez Türkiye Cumhuriyetinin kuruluş esasları değiştirilmek istenmektedir. Devletimizin kuruş esaslarını değiştirmek, %50 ile gelen değil, %90 la bile gelse; iktidarların yetkisinin dışındadır.
DEMOKRASİMİZ için bir tehdittir: ...Monarşiye doğru bir kayma gözlenmektedir.
HUKUK için bir tehdittir: ...Haklının değil güçlünün hukuku egemen kılınmaktadır...
BİRLİK VE BÜTÜNLÜĞÜMÜZ için bir tehdittir: 91 yıldır ”Ne mutlu Türküm diyene“ anlayışında birleşmiş bir milleti, ismini sayamadığı 36 etnik yapıya bölmeye çalışmaktadır...
DİNİMİZ için bir tehdittir: Yüce dinimiz siyasetin ucuz bir malzemesi olarak kullanılmakta ve kutsiyeti yara almaktadır. Maalesef din siyasetten sonra hırsızlığa bile alet edilir hale getirilmiştir...
TERÖRÜN BİTİRİLMESİ için bir tehdittir: ...Yabancı istihbarat örgütlerinin piyonu PKK terör örgütü yapılan görüşmelerle devletimizin muhatabı, eşdeğeri haline getirilmiştir ve PKK hızla meşrulaştırılmaktadır. (...) Teröristle görüşme ve terörle bir yerlere varılabiliyor durumu, gelecekte terör yapacakları cesaretlendirecektir.
TÜRK SİYASETİ için bir tehdittir: Bu kadar ilkesiz, kuralsız, yalanlarla dolu ve siyasetin etik değerlerinden uzak keyfi bir yönetim anlayışı siyaset kurumunun ve makamların saygınlığını ortadan kaldırmaktadır.
DEVLETİN KURUMLARI için bir tehdittir: Devletin
bütün kurumlarını partisinin yan kuruluşları haline getirilmiştir...
MEDYA için bir tehdittir: ...Basın bilgilendirme, denetleme, eleştirme ve uyarma görevini yapamamaktadır.
GENÇLİK için bir tehdittir: Nüfusumuzun büyük bölümünü oluşturan gençlerimizi bilinçli olarak tahrik etmekte, ayrıştırmakta ve kamplaştırmaktadır...
SİVİL HAYATIMIZ için bir tehdittir: Spor kulüplerinden, TV dizilerine, hatta evlerimizin içine kadar sosyal hayatımızın her alanına açıkça müdahale etmektedir.
AKP SEÇMENİ için bir tehdittir: ...Fanatizmi körüklemekte ve böylece algılarını kapatmaya çalışmaktadır...
DIŞ POLİTİKAMIZ için bir tehdittir: ...Sorunsuz olduğumuz komşumuz kalmamıştır...”
Yerel seçimleri geride bıraktık ama önümüzde Cumhurbaşkanlığı seçimi var, peşinden bir genel seçim var dolayısıyla Fevzi Küçükkahveci’nin yerel seçim öncesi yolladığı “kurtuluş formülü” nü de paylaşmakta fayda var:
“77 milyonun tamamının üzerindeki bu tehdidi “sıfırlamak” sanıldığın aksine çok kolaydır. En yakın çevremizden başlayarak daha önce AKP’ye oy vermiş en az bir kişiyi AKP’ye oy vermemeye ikna edelim yeter.”
Böylesi darbe günlerinde yapılmadı
73 bin okul müdürü görevden alındı
Türk Eğitim-Sen üyelerinden “mağduriyet” bildirimi:
“Bakanlıktaki yöneticilerin -müsteşar hariç- hepsi, illerdeki Milli Eğitim Müdürü, Müdür Yardımcısı, 73 bin Okul Müdürü ve Müdür Yardımcısı olmak üzere, 13 Haziran 2014 tarihinden itibaren geçerli olacak şekilde görevden alındı. Bu konuda Türk Eğitim-Sen kamuoyu yaratmaya çalıştı fakat siyasiler tarafından 5 bin polisin yer değiştirmesi olayı kadar sahiplenilmedi. 73 bin müdür ve müdür yardımcısı, ihtilal dönemlerinde bile olmayan bir mantıkla görevlerimizden alındık. CHP, Anayasa mahkemesine başvuracakmış ama Anayasa Mahkemesi kararları geri işlemiyor. Bu konuda İsmail Koncuk Bey elinden geleni yapıyor ama gündem oluşmuyor...”