Öğrenci evlerini bırak Genel Kurul’a bak
Çok şey yazmak istiyorum...
Öyle bir tepki gösteresim var ki...
Açayım ağzımı, yumayım gözümü; artık gerisi kalemime kalmış...
Tam kıvamımdayım yani.
De...
Neyi yazdığımı nasıl yazacağım size?!
“...”
Biiiiip!
“...”
Dııııt!
“...”
TBMM Başkanı gibi bir düğmem olsa yazı masamın kenarında, zorlandığım anda bassam;
“Sayın okurlar beş dakika ara veriyorum... Sinkaflı satırları geçtikten sonra okumaya kaldığınız yerden devam edebilirsiniz...”
Ya köşe renkli sayfada olsa, TBMM Genel Kurul fotoğrafı, üzerine de kocaman bir “kırmızı nokta”;
Nokta!
Daha önce de yapmıştım bu çağrıyı, RTÜK sağolsun hiç tınmadı. Tekrar edeyim:
Eyyyy RTÜK,
TBMM TV ekranında, 7-24 aralıksız olarak, “18 yaş ve üzeri için”, “Şiddet-Korku”, “Cinsellik” ve “Olumsuz örnek oluşturabilecek davranışlar” ikaz logoları bulundurulmasını talep ediyorum.
Bir de, “aile paketi” bulunan internet kullanıcılarının, TBMM TV’nin sanal ortamdaki yayınına erişimi engellensin!
Aksi halde, milletvekilleri, ağızlarından çıkan kaba, müstehcen, sapkın, ürkütücü, iğrenç ifadelerle toplumsal yozlaşmaya öncülük etmeye devam ettiği müddetçe “edepli” nesillerin yetişmesi mümkün gözükmüyor bu ülkede!
Nasıl bir fantezi dünyası varsa artık;
“Seni...”
“Senin g....”
Erkekli-erkekli!
Bu rezil manzara karşısında sanıyorum “Eyyyyy Başbakan” demenin de tam vakti:
Ahlak zabıtalarına söyle, öğrenci evlerini bıraksınlar da Genel Kurul salonundan başlasınlar “sapkınlık”la mücadeleye!
Ciltler dolusu “delil” de var nasılsa TBMM tutanak arşivinde...
Cezaevindeki bir asker canını vatana böyle feda eder
Balyoz hükümlüsü MHP İstanbul Milletvekili, Özel Kuvvetlerin efsane komutanı Engin Alan’ın, danışmanı aracılığıyla, iki haftayı aşkın süredir devam eden “Hançerdeki Parmak İzleri” yazı dizisiyle ilgili olarak gönderdiği mesajla başladım dün güne. Bütün o güzel sözleri, olumlu değerlendirmeleri “terörle mücadele”nin merkezinde yer almış, sahada emrindeki askerlerle birlikte göğüs göğse çarpışırken, emeklerinin, şehitlerinin “masada” nasıl heba edildiğine bizzat tanıklık etmiş konunun uzmanı bir askerden duymak son derece önemli. Bundan sonrası için moral ve cesaret verici. Bu vesileyle mesajını aldığımı ve kendisine teşekkürümü hepinizin huzurunda, buradan aktarmak istedim...
Öğleden sonra kendisi de bugün odatv davası kapsamında hakim önüne çıkan Müyesser Yıldız aradı. O’nun mesajı da yine Engin Alan’dandı. Alan’ın Ankara’da bulunan Yıldız aracılığıyla gazetecilere iletilmek üzere kaleme aldığı notu hayli sert ve çok netti:
1.Anayasa Mahkemesi’nin verdiği son karar nedeniyle, hiçbir yere tahliye için bir talepte bulunmadım.
2.Avukatım, savunmanlık görevinin gereği olarak, kendisi böyle bir talepte bulunmuştur.
3.Ben, 5 BDP milletvekili de dışarı çıkarılıp, TBMM’ne geldikten sonra talebimi doğrudan Aziz Milletimize yapacağım.
Yoruma, tercümeye mahal bırakmamış ama ben yine de söyleyeyim;
“Bu pazarlığın parçası olmayacağım” mesajı veriyor Alan Türk Milleti’ne!
Balyoz davasına dahil edildiği günden bu yana, hatta ondan da önce ta 1999’dan yani Öcalan’ın Türkiye’ye getirilme operasyonunu yönettiği günden bu yana hep aynı şeyi söyledi Engin Alan:
“Bir gün Öcalan Ankara’ya gelecek, ben İmralı’ya gideceğim...”
Terörle mücadele eden askerlerin, asker ailelerinin “Silivri” ile korkutulup “PKK’lılarla aynı kefede affedilmeye” razı edilmeye çalışıldığı şu günlerde, benim gördüğüm, benim anladığım Alan, “bir insan kendisini vatanına-milletine nasıl feda eder” dersi veriyor bu kez de.
Lafla olmaz bu işler diyor;
Öcalan’ın TBMM’ye girmesine levyelik edeceğime, kalsın ben de girmeyeyim o Meclis’e!
Teröristler karımın, kızımın, torunumun gezdiği sokaklarda, milletimin arasında ellerini kollarını sallaya sallaya özgürce dolaşacaksa, vatan toprağını kirleteceklerse balçıklı ayaklarıyla, havamızı kirleteceklerse azgın-kudurmuş soluklarıyla, elleri değecekse bizim dokunduğumuz her yere;
Buna “yol” olacağıma, gerekirse ömür boyu kalırım ben zindanda!