Odadaki yılan!
Yalnız Türkiye’de değil dünyanın her yerinde halk yönetenlerin kukla kendilerinin de birer “kukla seçici” olduğunu fark etmiyor. Amerikan halkı çocuklarının Irak’a asker olarak gönderilmesine niye ses çıkartmadı? Çünkü onlar, “Irak’ta nükleer silahlar var, bunlar teröristlerin eline geçebilir, teröristler de gelir Amerika’yı bombalar” diye inandırıldılar. Oysa Irak’ta nükleer silah falan yoktu. BM, ABD’nin Irak’ı işgali için ikna edildi. NATO ikna edildi. AB ülkeleri ikna edildi. Neredeyse Türkiye de Irak’a asker gönderecek, 100 bin Amerikan askerinin Türkiye’ye konuşlanmasına, yani Türkiye’yi işgal etmesine izin verecekti. Gerçi Türkiye yine de ABD için Irak’a saldırı üssü olarak kullanıldı, ABD savaş uçakları Türkiye üzerinde Irak topraklarına üç bin saldırı düzenlediler, Türk halkının bundan haberi olmadı, ayrı bir konu...
Halkın neden haberi oluyor ki zaten!
Tunus’ta halk ayaklandı, yönetim devrildi, Mısır’da halk sokaklarda, hükümet istifa ettirildi, Ürdün kıpırdıyor, Yemen sarsılıyor ya, bizdeki gazetelerin bazıları, “Türkiye’nin önemi artıyor” haberleri ile dolmaya başladı. Türkiye’nin önemi niye artıyor ki diye merak ettik, meğer bu görüş Amerikan düşünce kuruluşlarına ait bir görüşmüş. Başkanlık sistemi ile yönetilen Mübarek’li Mısır, bölgede İsrail’den bile daha Amerikancı bir ülke. Halkı açlıktan ölme noktasında fakir, yöneticileri trilyoner. Ürdün Amerikancı, Yemen Amerikancı. Amerikancı demek, bölgede İsrail’i rahatsız etmeyen, rahatsız etmediği gibi, İsrail’i rahatsız edebilecek oluşumları engelleyen demek.
Peki bu bahiste Türkiye’nin Mısır’dan, Ürdün’den, Yemen’den farkı ne? Farkı, Osmanlı Bankası olması. Yani, demokrasi ile yönetiliyor görünmesi. Halk, ben seçtim sanıyor. Oysa iktidar ve ana muhalefet olarak önüne konanların cümlesi Amerikancı ve İsrailci. Bu dün de böyleydi, bugün de böyle. Sakın ola ki, AKP İsrailci değil demeyin. Sakın ola ki “One munite” örneğini göstermeyin. Sakın ola ki, Mavi Marmara hadisesini hatırlatmayın. Siz, yaşanana bakın, Türkiye Cumhuriyeti hükümeti eliyle üretilen bölge politikalarına bakın.. Olup biteni net görebilmek için isterseniz bir adım geriye gidelim. SSCB döneminde Türkiye’ye biçilen rol, “Yeşil Kuşak” rolü değil miydi? Türkiye, Müslüman bir ülke olarak Komünist Rusya’nın ABD ve Avrupa’ya ve onların çıkar sahası olan petrol bölgelerine sarkmasını önleyecekti, öyle mi? Öyleydi ve hakkını teslim etmek gerekirse Türkiye bunu çok da iyi başardı. NATO ve Batı, halk uyanmasın diye bir “sağ-sol” çatışması “üretti, milletin başını kaldıracak fırsatı olmadı. SSCB dağıldı, bu sefer de Türkiye’ye, “Fundamentalist tehlikeye karşı İslâm ülkelerini ehlileştirme ve İslâm’ın cihat ruhunun sulandırılması” görevi verildi. Türkiye bunu kabul etti mi? Etmez olur mu, etti tabiî. Post modern darbeler, Ilımlı İslâm projeleri, Büyük Orta Doğu Projesi ve onun Eş Başkanlığı ne içindi? Rusya için mi, Çin için mi? ABD emperyalizmi, AB hegemonyasına set çekmek için mi? Tabiî ki hayır. Türkiye bir kesimin evliya gördüğü Özal döneminde Bush’u Irak’a saldırttı. Şimdilerde ise Türkiye’ye, İsrail’i Suriye üzerinden kuşatan İran’ı yalnız bırakmak için Suriye’yi İran’ın yanından alıp Türkiye üzerinden Amerika ve Avrupa’nın yanına çekmek. Erdoğan hükümetinin uyguladığı politika işte bu. İsrail’le kapışıyor gibi görünen Türkiye’nin bölgedeki her icraatı İsrail’i rahatlatıyor. Ama Suriye ve İran uyandı. Bunu nereden anlıyoruz, Lübnan’daki yeni gelişmelerden. Türkiye’ye “Sen çık aradan” dediler, Davutoğlu ağzına Lübnan’ı alabiliyor mu?
İyi de halk bu kadar basit, bu kadar göz önündeki bir durumu niye görmüyor, göremiyor? Göremiyor, çünkü onun derdi başka. Size dört ayetlik bir sure verilip beş dakikada ezberle denilse, ezberlersiniz. Ama odanızda bir yılan olsa dikkatiniz dağılır, aklınız yılanda olur. O gün akşama kadar bile ezberleyemezsiniz. Türk halkı açlık, işsizlik, müstehcenlik ve israf yılanları ile birlikte yaşamaktan dikkatini Allah’ın ayetlerine teksif edemez hâle getirildi.