Öcalan’a da ‘katil’ diyemeyeceğiz
Şeyh Sait’e hakaret ettiği gerekçesiyle mahkemelik olan Ankara Barosu avukatı Karslı şaşkınlığını Yeniçağ ile paylaştı:
Adı Nihad Karslı...
Ankara Barosu’na kayıtlı bir
avukat...
Onu bu yazının konusu yapan olay da pek uzak değil mesleğine; hukuki bir vaka dolayısıyla ulaştık kendisine...
Yalnız rutinden farklı olarak, kendi kendisinin müvekkili yahut kendi kendisinin avukatı Karslı bu olayda.
İsyanı bastıran subayın torunu
Aynı zamanda 1925’teki ayaklanmayı bastıran subaylardan Yüzbaşı Ali Rıza Karslıoğlu’nun da torunu olan Nihad Karslı, Radikal gazetesinde dün yayımlanan bir habere göre, “Şeyh Said’e hakaret”ten yargılanacak!
Yargılanacak çünkü, geçtiğimiz yıl Diyarbakır’da yapılan “Şeyh Sait’i anma etkinlikleri”yle ilgili olarak yaptığı haberde, Milliyet gazetesinin vatan haininden “Kürt önderi” diye söz etmesine tepki gösterdi.
Savcı Muhittin Kaya’nın, Şeyh Sait’in torunlarından! Diyadin Fırat’ın, Karslı’nın “adalet.org” isimli internet sitesine yazdığı yorumda yer alan “Şeyh Sa...itini yakalayıp asanlardan biri de dedem. Yıllarca savaşta tek düşüncesi Misakı Milli’ydi. Tüm varlığını bu vatana armağan etti...” cümlelerinde, dedesine “it” dendiği gerekçesiyle Ankara Cumhuriyet Savcılığı’na yaptığı suç duyurusu üzerine açtığı davanın ilk duruşması 12 Ekim 2011 günü Ankara 5. Sulh Ceza Mahkemesi’nde görülecek.
Karslı, bir yandan “Yazının tamamına bakarlarsa o “it”in, adamın kendi adının son hecesi olduğunu görürler...” diyerek hakkındaki suçlamayı reddetsede, öte yandan belli ki ağır geliyor Şeyh Sait’e hakaret etmediğini ispatlamaya çalışıyor
olmak.
Övenler suçlu
Ona göre asıl suç “Şeyh Sait’i övmek” çünkü. Bunu bir temenni olarak değil hukuki bir gerçeklik olarak savunuyor:
“Şeyh Sait vatan haini, suçlu birisi. Suçundan dolayı idam edilmiş birisi. Hukuken bu kişi anılamaz, övülemez. Övülürse suçtur. Yeni TCK’da da “suçu ve suçluyu övmek” halen suçtur. Ve geçtiğimiz yıl Diyarbakır meydanında toplananların hepsi o suçu işlemişlerdir. Asıl yargılanması gereken onlardır!..”
Torun enflasyonunun sebebi
Gelin görün ki onlar yargılanmıyor...
“Bu ülke için savaşmış canını ortaya koymuş insanlara hakaret edildi Diyarbakır meydanında. Ben şimdi düşünüyorum, Şeyh Sait’i övmek değil yermek suçsa, o zaman benim dedem suç işledi “bir kahramanı!’” yakalayıp adalete teslim etti diye! Çok acı, trajikomik bir durum bu Türkiye için. Eskiden Öcalan’a “sayın” diyen yargılanıyordu, şimdi herhalde “çocuk katili” diyen yargılanacak...” sözleriyle paylaşıyor duygularını Karslı.
“Şeyh Sait’in torunu” markasını iflas ettirmek niyetinde olduğunu duyduğumda “bu da şerrin hayrı olsa gerek” diye geçiriyorum içimden. Kimbilir belki bu dava “Şeyh Sait torunu enflasyonu”nu düşürmek için de “caydırıcı” bir
emsal olur.
Çıkar savaşı
Baksanıza Karslı bu konuda hayli
kararlı:
“Şeyh Sait denen vatan hainin torunu geçen seneye kadar yoktu. Geçen sene Türkiye’nin ücra bir köşesinden veraset ilamı alıp torunu olduğunu ortaya koydu. Hukuken de geçerli değil, veraset ilamları kesin nitelikli değildir. Bakarsınız bu dava sırasında onların torun olmadığını da ben ispat ederim.”
Ona göre “torun kontenjanı”na rağbetin iki sebebi var; birincisi tarikat işlerini kaşımak, ikincisi de Şeyh Sait üzerine kadastroya geçmiş herhangi bir mülk varsa buradan maddi çıkar
sağlamak.
İade-i itibar uyarısı haklı çıktı
Karslı’nın başına gelenleri dinlediniz.
Dönün şimdi 17 Mart 2008’e...
Hatırlayın Yeniçağ Genel Yayın Yönetmeni Hayri Köklü, “Cumhuriyet ahlaksız rejim mi?” başlığıyla yayımlanan araştırmasını hangi satırlarla noktalıyordu:
“Kendilerini “Yeni Osmanlıcı” ve “2. Cumhuriyetçi” olarak adlandıranlar, Milliyetçi Türkiye’yi kuran Kuvayı-Milliye’den “rövanş” almak için Cumhuriyet’e isyan eden, Atatürk’ü öldürmeye kalkışan ve düşmanla işbirliği yapanlara “iade-i itibar” isterlerse sakın şaşırmayın...”
Yoksa;
Türklüğe hakaret edenler hakkında suç duyurusunda bulunanların “faşist” diye yaftalandığını...
Devletin bölünmez bütünlüğüne kast edenlere karşı çıkanların “statükocu” sayıldığını...
Gün aşırı millete küfredenlere haddini bildirenlerin “nefret suçlusu” diye sanık sandalyesine oturtulduğunu...
Atatürk’e hakaretin suç olduğunu hatırlatanların “putperest” yerine konulduğunu görüp de şaşırıyor musun hala!
Ama sen de haklısın...
“E o zaman Sait ne” diyorsun değil mi? Putlar şeyhi mi oluyor bu durumda?
NOT:
Eğer öyleyse, Altemur Kılıç’ın günlerdir deşifre ettiği Büyük Kürdistan Oyunu bu “put”u yıkmaya dönük en kapsamlı saldırıdır; ister misiniz Şeyh Said’in aziz hatırasını zedelemekten bir dava da Kılıç’a açılsın!
+++
67’sinde yapılan botoksun en meşru kılıfı
Doğal afetlerle mücadele etmeyen insanoğlunun doğayla mücadele konusundaki azim ve kararlılığını dehşetle izliyorum... Misal Nazlı Ilıcak; geçtiğimiz gece o çıtı pıtı narin suratını, üzerine kaş göz çizilmiş uçan balona döndürmüş halini görüp de ürkmeyeniniz oldu mu? NTV’nin reytingini düşürmek için Mehmet Ali Birand sponsorluğunda girişilmiş bir kumpas diyeceğim neredeyse... Anlaşılır şey değil; 67 yıl boyunca yerin aşağıya aşağıya çektiğini kaldırsan ne olacak bu saatten sonra; Victoria’s Secret kızı olacak değilsin ya! Yoksa es kaza muhalefet edenin kodesi boyladığı şu zamanda, jest ve mimikleri katleden botoksu kalkan olarak kullanıp ruh halini perdelemek mi asıl niyetin...
+++
İmralı’daki caniyle elele devlete savaş açtılar
Aklın ve vicdanın yolu bir; köşe yazarlarından bölücü TÜSİAD’a sert tepki
Siz bırakın polise tokat atan Sabahat Tuncel’i de Ümit Boyner’e bakın. Ümit Boyner’in şahsında da Türkiye’deki para babalarının tavrına dikkat edin.
Adamlar diyorlar ki:
’Şu anki devlet yapısını esneterek ortaya parçalı devlet yapısı çıkartalım, böylece Kürt sorunu çözülür.’
Bunun anlamı şu: Türkiye’yi parçalara ayıralım, bir bölümünü Kürtlere bırakalım.
PARA ALLAHLARIDIR
Adları Türk işadamı... Ruhları Türk düşmanı...
Batılı sermayenin acentası gibidirler...
Devletmiş; vur tekmeyi...
Milletmiş... Aman aman uzak dursun!
Para kazanıyorum ya...
Milletim de devletim de odur.
Anam Avrupa’dır babam da Amerika...
Allah onlara uzun ömür versin...
Türkiye mi?
Yıkılacaksa yıkılsın.
***
Bu Ümit Hanım tek başına değil.
Kocası Cem Boyner aklı veriyor.
Bu hazret diyor ki:
’İnsanların mutluluğu; devletin bölünmesinden de devletin kendisinden de daha önemlidir.’
Bu çok bilmiş adam bilmiyor ki:
Devleti olmayan insanın mutluluğu olamaz.
Tarih; böyle diyenlerin mezarlığıdır
aslında.
***
Bu devlete de millete de düşman anayasa taslağını kim hazırladı?
Prof. Ergun Özbudun...
Peki bu Özbudun daha önce ne yapmıştı?
AKP’ye anayasa taslağı hazırlamıştı.
Yani, AKP’nin anayasa taslağı karşımıza şimdi TÜSİAD’ın elbisesini giymiş olarak çıktı.
Millete ve devlete düşman olanlar...
İşadamlarının kalkanı altına girdiler...
***
Ümit Boyner... Cem Boyner...
Bunlarla kolkola olan o işadamları...
Aynı zamanda İmralı ile tam ittifak içindedirler.
Çünkü; bunların söylediklerini, daha önce yüzlerce kez söyleyen isim:
Abdullah Öcalan’dır.
Öcalan ile TÜSİAD el ele...
Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı savaş veriyorlar.
Rıza Zelyut / Güneş
+++
Onların parası varsa milletin de yüreği var
TÜSİAD denilen bu kuruluşun işi gücü kalmamış, Türkiye’ye Tayyip’in çizgisinde yön vermeye kalkışıyor. Uçuk kaçık maddelerle dolu anayasa taslağını Tayyip’in Ergun Özbudun gibi adamlarına hazırlatmışlar. Her şey açıkta, her şey sırıtıyor: Amaç, ülkenin bölünmezliğini yok etmek.
Böyle saçma sapan bir belgenin bu kaymak tabakanın para babaları tarafından sipariş edilip onaylanmış olmasında, acaba Tayyip’in önceden haberi ve bilgisi var mıdır?
Elbette vardır.
Bu kaymak tabaka Tayyip’e ters geleek hiçbir adım atmaz, atamaz. Sonra başlarına nelerin geleceğini onlar iyi bilir!
Bir yanda milyarlarca dolar para, borsa oyunları, holdingler, yatırımlar, gazete ve televizyonlar... Öbür yanda özel jetler, görkemli makam araçları, yalılar, villalar, resepsiyonlar ve böyle ihanete varan önerilerle medyada yer bulma çabaları...
Değil bir, bin tane TÜSİAD olsa, anayasanın o değiştirilemez maddelerini değiştirecek, Türkiye Cumhuriyeti’nin bölünmez bütünlüğünü Kürtçülere armağan edecek bir güç yoktur ve olamaz. Onların parası pulu varsa, Türk milletinin de inançları var. O inançları kaymak tabakanın kaprislerine, entellik liboşluk gösterilerine ezdirmez bu millet.
Emin Çölaşan / Sözcü
+++
TÜSİAD’ın çalışması Cumhuriyet hariç Anayasa’da değiştirilemez madde kalmamasını öneriyor.
(...) Demokrasinin, laikliğin, hukuk devletinin olmadığı bir ülke cumhuriyet olsa ne yazar, olmasa ne yazar?
l Mehmet Y. Yılmaz / Hürriyet
+++
Derya’da sazan bitmez!
Türkiye’de “sivil Anayasa” ihtiyacını dile getirmek cesaret ister. Ümit Boyner ve TÜSİAD yönetimini kutlarız.
Kafa karıştıran tek nokta, “Değiştirilemez maddelerin nasıl değiştirileceği” ydi. Bu sorunsalı aşmak için şöyle bir maddeye ne dersiniz: “Dayanağını askeri darbelerden alan anayasalar, demokratik seçimlerle oluşan meclisler tarafından tümüyle değiştirilebilir.”
Demokrasilerde çare tükenmez!
Derya Sazak / Milliyet
+++
Olsa olsa “danayasa” yaparlar
Cumhuriyetin içi boşaltılacak.. Laikliğin akıbeti meçhul... “Türk” sıfatı tarihe gömülecek... Uzun dönemde de herhalde “Türklerin ülkesi” anlamına geldiğinden “Türkiye” sözcüğü kaldırılacak...
Cumhuriyetin kimyasını değiştirmek TÜSİAD’ın görevi midir? Öyle görünüyor ki yıllar önce Cem Boyner liderliğindeki Yeni Demokrasi Hareketi’nin hedeflerine bu defa TÜSİAD şemsiyesi altında varılması amaçlanmış. Nitekim toplantıya damga vuran konuşmayı da Boyner yaptı. Bu Anayasa Türkiye’yi böler diye düşünenlere peşin cevap verdi: “Türkiye’nin insanlarının mutluluğu, onuru, haysiyeti bu ülkenin bölünmesinden daha önemlidir” ...
Sormalı; Acaba ne zamandan beri halkın mutluluğunu bu kadar önemsiyorsunuz? Boyner Holding’de çalışanları mutlu etmek için her yıl istedikleri zammı veriyor musunuz? Hiç duymadık da...
Melih Aşık / Milliyet
+++
TÜSİAD’ın hazırlardığı taslakta anayasadan Türklük kavramının çıkarılması istenmiş.
Daha önce TÜSİAD kendi adındaki “Türk” kavramını çıkarsın!
F. Fidan