Öcalan Başbakan Yardımcısı mı olacak?

Olaylar, gücünü ve şiddetini kaybederken, AKP, dışarıdan gelen baskılar nedeniyle, daha az gaz ve su vererek, milletin de gazını aldı. Taksim Gezi olaylarını, en başında, bir halk hareketi olarak görmüştüm. Ama ne yazık ki, uygar toplumların aksine, baskı, yalnızca küçük bir grup genç ve onlar gibilerin internet üzerinden yürüttükleri baskılarla sürüyor.
Ancak, AKP iktidarının tehlikeli gidişi, dışarıdaki para kaynaklarına da, güvendikleri dağlara ne kadar kolay kar yağabileceğini gösterdi. Doların, Amerikan borsalarındaki yükselişe ve Merkez Bankası müdahalesine rağmen önlenemeyen yükselmesi, aslında Türk ekonomisinin, ne kadar keskin bir bıçak sırtında yürüdüğünü kanıtladı. Genel kural, borsa yükselirse döviz kurları düşer. Ama ne hikmetse bizde öyle olmadı.
Kimse önemsemedi göründü oysa geçen hafta ABD Büyükelçisi Ricciardone’nin yaptığı açıklamalar bence ince ve diplomatik bir uyarıydı. Ama ne yazık ki bu uyarıyı, sanki İngilizce bilmiyorlarmışçasına, adam gibi tercüme etmeyen veya en azından algılamayan basına, söyleyecek sözüm yok. Ricciardone “Türk demokrasisine güveniyoruz” dedi. Tayyip Erdoğan’a veya AKP’ye güveniyoruz demedi. Bu sözler aslında demokratik haklarını kullanan gençlere destekti. Benzeri açıklamaları Fransız ve Alman Dışişleri Bakanları da yaptı.
İlk gözle görünen sonuç, göstermelik olarak sürdürülen, AB ilişkilerinin kopma noktasına gelmesi. Bırakın AB’nin tümünü, Almanya, Fransa ve İtalya gibi ülkeleri devre dışı bıraktı. Tüm gücü ile ampul takımı şimdi Arap ülkelerine yükleniyor. Unuttukları veya şimdilik sallamadıkları, onların da yani Arap ülkelerinin de kendileri gibi, Washington, Paris, Londra ve Berlin’den emir aldıkları.
Suriye konusunda, ABD’nin CIA aracılığıyla Erdoğan’ın çapulcularına iki yıldır destek verdiği, en sonunda ABD basınında da sayfa sayfa anlatılıyor. Hani karışmıyorlardı, silah vermiyorlardı ya, işte bizimkilerin bir yalanı daha belgelenmiş oldu. Halep konusunda, büyük bir saldırıya hazırlanan Suriye ordusunu, hava kuvvetlerinden mahrum bırakmayı amaçlıyorlar. Allah’ın adını haykırarak kelle kesmelerin sonu, herhalde Türkiye’de seçimlere militan destek saldırı mangaları oluşturmak. Polis, bunlardan Gezi olaylarına karşı gösteri gibi katılanlara, İngilizce komut vermemiş miydi?
İçeride ise bugüne kadar horladıkları Alevi topluluklarına da aynı pirinç ve kömür dağıtımı gibi rüşvet dağıtmaları. Alevi dedelerini de maaşa bağlayacaklarmış. Bu aralar emekli ve memur maaşlarındaki artış hikâyeleri, devlete alınacak memur sayısı palavraları, herkese iş ve aş hikâyeleri gırla gidiyor. Yersen.
Benim dikkatimi çekense, Rusya’nın Taksim ve Gezi olaylarındaki halk hareketinde, Erdoğan yanlısı bir politika izlemesi. Ne kadar dikkat çekici? Anlaşılan eski KGB’ci Putin Efendi, bir anda komünizmden çark edip, muhteşem kapitalizm adına, sol görüş ve halk hareketlerini göz ardı etmiş gibi. Bunu Rus resmi radyosunun haberlerinde görebilirsiniz. Bunda acaba Erdoğan’dan kopardıkları Karadeniz’in altındaki boru hattı inşasının etkisi olmasın. Yoksa totaliter bir liderden ötekine destek mi desek nedir bilemiyorum. Ama Rus yaptı gene Rusluğunu.
Bu yazıyı PKK’nın Meclis’teki uzantılarının açıklamaları ile bitirmek istiyorum. Arkadaşlar, PKK’nın Meclis’te siyaset yapacağını açıklamış. A bravo, sanki biz anlamamıştık, sanki bilinmeyeni açıkladılar. Şimdilik Erdoğan’ın İmralı’daki bebek katilinin serbest bırakılması konusunda son noktayı seçimler öncesi yapacağını tahmin ediyor ve bekliyorduk. Tabii ki bunu yapacak. Ve hatta ne kadar adil ve demokrat olduğunu göstermek için de Silivri’yi bir şekilde bizim tahmin ettiğimiz bir formülle boşaltacak. E ne de olsa AKP artık tek başına iktidar olamayacağını biliyor ve PKK gibi de bir koalisyon ortağına ve Apo gibi de Başbakan Yardımcısına ihtiyacı var. Ne de olsa Arınç miadını doldurdu ve düşman aynı düşman.

Yazarın Diğer Yazıları