Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Yavuz Selim DEMİRAĞ
Yavuz Selim DEMİRAĞ

Obama'ya mektup (07 Nisan 2009)

ABD Başkanı Obama, daha Türkiye’ye gelmeden mütareke matbaasında, yandaş medyadan muhalefet rolüne bürünenlerden tutun da televolecilere kadar bir takım kalemşorlar, “Obama’ya iadeli taahhütlü” mektuplar yazdılar. Kambersiz düğün olmaz diyerek Hüseyin Ağbiye bir mektup da ben döşeneyim dedim.
Sözü uzatmadan mektubun muhtevasına gelelim;
Hüseyin Ağabey, önce selam eder, 1 Mart tezkeresine rağmen, canım memleketimize hoş geldiniz derim. Avrupalara kadar gelip de, Türkiye’mizi teşrif etmeyip, boğazda rakı şişkebabımızı tatmaktan mahrum kalan, Michel yengemize de arz-ı hürmet ederim. Beyaz Saray İlköğretim Okulu’nda tahsillerini yapmakta olan kızlarınıza Allah zihin açıklığı versin. Üniversite öğrenimleri için yurt dışı burslarını hiç merak etmeyin. Hele okullarını bir bitirsinler. Canlarının çektikleri temin edip, gemicik alımlarında, altın ticaretinde, medya yöneticiliğinde, elimizden geleni ardımıza koymayacağımızdan emin olun. Hüseyin Ağbi; Kenya’yı unuttuğumuzu sanmayın. Köydeki babaannenize, Türkiye’den ticari temsilcilik alıp da, Ayasofya’da şükür namazı kılan, kardeşinize de selamlarımızı sunuyoruz.
Duvarlarında “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” yazan, Meclisimizdeki muhteşem konuşmanızı gözyaşlarıyla izleyen, muhipleriniz de bağlılıklarını bildiriyorlar. TBMM’de grubu olan parti liderlerine ayırdığınız beşer dakikalık değerli zamanınız için ne kadar müteşekkir olduklarını anlatamam. Önce özerklik isteyip, sonrasında bağımsızlık talebinde bulunanların, İmralı’dan aldıkları talimatı sizlere iletmekten, ziyadesiyle memnuniyeti bir bilseniz.
ABD’yi bilmem ama bizim memlekette kefaletin sınırı yoktur. Brüksel’de “Türkiye’yi AB’ye alın” sözleriniz üzerine sevinçten ne kadar da gözyaşı döküldüğüne, sizden önce yurdumuza gelen CIA yetkililerinin hepsi şahittir.
Siz teminat vermeseydiniz vallahi şu Rasmussen denen adamın NATO Genel Sekreterliği’ne asla izin vermezdik. Bir taraftan, “Türklere teslim olmadım, terör örgütüyle bağı varsa ROJ TV’ye de dava açarım” diyen Rasmussen yatıp kalkıp size dua etsin, yoksa Kasımpaşa tokadı yiyecekti. Gelelim İran’a. Kafanızı bu işe yormayın. Ta Okyanus ötesinden buraları düşünüyorsunuz. Burnumuzun dibindeki Tahran’ı bize bırakın. Stratejik ortak olmanın bedelini elbette öderiz. Size ırak, bize yakın olan Irak’taki sıkıntılarınızı da biliyoruz. Geri çekilirken vereceğiniz molalarda, misafirperverliğimizi göstermezsek ne olalım.
Kafanızı Afganistan’a da takmayın. Ne de olsa bize uzaktan akrabadırlar. Bize saygıda kusur etmediklerine göre, aramızdaki anlaşmazlığı bizden başka da kimse çözemez. 24 Nisan konuşmanızda malum lafı etmediğiniz takdirde Afgan pürüzünü halletmeyi de bize havale ediverin, ne de olsa askerimiz çoktur.
Taa sizin oralardan gelen küresel ekonomik kriz, bizim memleketi de teğet geçti. Esnaf birazcık darda. Ermeni sınır kapısı için bakkala, manava destek kredisine koltuk çıkarsanız fena olmaz. Trabzon’da işsizlik artmamasına rağmen hamdolsun belediyeyi AKP kazandı. İmar tadilatlarıyla buradaki arsalar bayağı değerlenecek. Limanda ortak yapılacak tesislerde Gürcistan’a insani yardım yetiştirmek bir nevi insanlık görevi olacak. Bu işe Rusya’daki Putin mırın kırın ediyor ama siz “Hamili kart yakınımızdır” diye bir kartvizit yazarsanız işi kotarmış oluruz.
Ha unutmadan, şu IMF’ye bir telefon açın da stand-by anlaşmasında ümüğümüzü fazla zorlamasınlar. Mektubuma son verirken ABD’nin dost ve müttefik Türkiye’den asla vazgeçmeyeceğine, sizin gizli de olsa Müslüman olduğunuza inancımızı hatırlatıyoruz. Hasılı kelam, Obama’ya selam...

Yazarın Diğer Yazıları