Obama'nın Türkiye'de işi ne?

Başbakan Erdoğan’ın İsrail Cumhurbaşkanı’nın gözlerinin içine baka baka, “Siz çocukları öldürmeyi iyi bilirsiniz” demesi, bu satırların yazarının yüreğine su serpmiştir.
Bunun birkaç sebebi vardır.
Birincisi, İsrail’in böyle bir derse ihtiyacı vardı.
İkincisi, başta ABD ve Avrupa olmak üzere, iktidarlarını, halklarından aldığı güçle değil de masonik kuruluşlar ve Yahudi lobilerinin desteğiyle sürdürebileceğine inananlara karşı, İsrail’e de pekâlâ meydan okunabilir ve bu meydan okuma sonunda halkın vereceği destekle masonik grupların ve Yahudi lobilerinin desteğine ihtiyaç kalmadan hükümet olunabilir mesajının verilmesi gerekiyordu.
Üçüncüsü, Türkiye ile Araplar arasında temeli İngiliz emperyalizmi tarafından atılan düşmanlık fitnesinin söndürülmesi içindi. İngilizler ve bütün Batılılar Araplara, Türkler dinsizleşti ve sizi sattı derken Türklere de, Araplar sizi arkadan vurdu propagandası yapıyordu. Böylece bugünkü AB üyesi ülkelerin ve ABD’nin daha dün, mevcut Türkiye’nin üçte ikisini işgal ettiklerini, çoluk çocukları camilere doldurup yaktıklarını, hamile kadınları süngülediklerini unutturuyor, bütün faturayı Araplara kesiyor, kestiriyorlardı.
Davos’taki bu çıkış, Türklerle Araplar arasındaki bu fitneyi serbezemin hale getirdi.
Efendim Erdoğan Yahudilerden cesaret ödülü almış, şunu yapmış, bunu yapmış, bunları geçin. Biz bu konularda yüzlerce yazı yazdık, yazdıklarımızdan kitap oluştu, İsrail istihbaratı tarafından da fişlenip, Mossad arşivlerine girdik. Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı İsrail Cumhurbaşkanı’nın gözünün içine baka baka, “Siz çocuk öldürmeyi çok iyi bilirsiniz” dedi ya, âlem ona bakar. Nitekim İslâm âlemi de ona baktı ve Türk ve Arap halkları arasındaki buzlar eridi. Yâni, cin şişeden çıktı. O gün ve sonrası Türkiye’de Yahudi’nin gölgesinden korkan ve masonun m’sinden ürken şahıs ve mihraklar, “Göreceksiniz, İsrail ve Yahudi lobisi başımıza çok işler açacak” demeye başladı. Bu hal utanç verici bir haldi. Müslüman olarak utanç vericiydi; bir beylikten 22 milyon kilometrekarelik Düveli Muazzama’yı kuran Osmanlı torunları olarak utanç vericiydi; vatanın her santimetrekaresi ABD’nin de desteklediği Avrupalı ordular tarafından işgal edilip önüne Sevr konulan karnı aç, sırtı çıplak bir milletin Atatürk önderliğinde verdiği Milli Mücadele ruhu adına, utanç vericiydi.
O günler geçti...
İsrail ve ABD bu bölgede Türkiye’siz bir varlık gösteremeyeceklerini gayet iyi bildiklerinden bütün bu olanları olmamış gibi görerek, daha doğrusu günü geldiği, şartlar elverdiğinde açmak üzere bir parantez içine alarak, “Yola devam” dediler. İsrail Dışişleri Bakanı Livni, Dışişleri Bakanımız Babacan’la görüştü, ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton Türkiye’yi ziyaret etti. Ankara şimdi de çiçeği burnunda Başkan Obama’yı bekliyor.
İşte tam bu noktada acı olan bir başka şeyle yüz yüze geliyoruz. Bir kısım kalem ve siyasiler tarafından Obama ziyareti, neredeyse, “Türkiye’nin kurtuluşu” olarak pazarlanıyor. Obama Türkiye’yi nasıl kurtaracak, o ABD’yi kurtaramadı ki. Ankara’ya gelişi de, bizi kurtarmak değil, ABD’yi kurtarabilmek için Türkiye’den ne koparabilirim hesabında.
Velhasıl, ABD, ABD’dir, İsrail de İsrail.
BM Karabağ’da Ermenileri ve Filistin’de İsrail’i “işgalci” ilân ettiği halde ABD ne İsrail’e Filistin ne de Ermenilere Azerbaycan topraklarından çekilin diyor mu? Demiyor. Ama Türkiye’ye, sen bütün bu olup bitenleri görmezlikten gel, İsrail’i incitme, Ermenistan ile sınırlarını aç, Irak’ta yaptığım katliamları gündeme getirme, Barzani’yi üzme, Afganistan’da benim için öl, diyor.
Eee?!
Eee’si şu, bu kıyağına karşılık, hani siz Ermenileri kestiniz ya, işte ben ona bu yıl da “soykırım” demeyeyim. Verdiği onca şeye karşılık Türkiye’nin ABD ve İsrail’den aldığı sadece budur, bu dün de böyleydi, bugün Obama ile de böyle...
Biz biliyoruz ki erinde geçinde ABD “soykırım” diyecek ve Türkiye İsrail, ABD ve Ermenistan’a o güne kadar ne verdiyse, işte onunla kalacak.
Yani Obama, Bush’un başlattığı Haçlı seferinin kravatlı yüzüdür, o kadar...

Yazarın Diğer Yazıları